damsın, vazgeç" demişler, fakat ka- rarlı Kırdar tavsiyelere kulak asma- mıştı. Zaten daha önce de bir defa çekilmeğe kalkışmış, fakat Mende- res kabul etmemişti. Derken istifa mektubunu hazırlamış ve Menderesi sunmak üzere Gülhane hasftahaaefafi doktorlanndan izin almıştı. Dışara çıktığında Başbakanın İstanbula git- tiğini direnmişti. İstifa mektubu ce- binde Menderesi takibe koyulmuştu. İstanbula gelince de kendisine, Baş- bakanın bu sefer İzmire, şöhretli Ege gezisine çıktığım söylemişlerdi. Neti- cede Menderesi 24 Mayısta Başba- kanlıkta yakalamıştı. Yanında Koral- tan da vardı. 7l yaşma girdiğini, max nen ve bedenen çalışmıyacak hale geldiğini, İstirahat etmek arzusunda olduğunu zikrederek istifasının ka- buHİ dileğiyle (omektubunu vermişti. Menderesye müracaatı makul bul- muş. Kırdan iltifatlara boğmuştu. Müteakiben -Menderes mi, Koraltan mı, hatırlamıyordu-, kendisine böyle bir kritik devrede yanlış mütalealaral yol açmaması için, yeni bir arkadaş bulunup ilan edilinceye kadar çeki- kanlığına uğrayarak şahsi eşyalarmı toparlamış ve İstanbul yolunu tut- muştu. 97 Mayıs kendisini İstanbul* daki evinde bulmuş ve Yassıadaya Dolayısıyla 28 Nisandan başında bulunmadığı için, hiçbir ala- kası yoktu Kırdar: — Eğer zamanm Başbakanı isti- famı ilân etmiş olsaydı, huzurunuza sorumlu bir Bakan olarak değil, bir milletvekili olarak gelecektim" dedi. Arkasından da» adeta başına gelecek felâketi önceden sezinlemişcesine, ay- nen: - Bütün bunları şunun için söy- lüyorum: Huzurunuza ikinci bir defa ya gelirim, ya gelemem. Zira hasta- yım ve doktorların ihtimamı ve te- davisi ile ayakta durabiliyorum" şek- linde konuştu. Gerçekten Kırdarın bir de had se- ker hastalığı vardı. Son günlerdeki müdahalelerle derecesi bir miktar dü- şürülmüştü. Ailesinden hiç durma dan ilâç istetmekteydi. ifadesi süresince Kırdara "” dayanabilirim" mülahazasıyla tekli- fe yanaşmadı. Dramatik hâdisenin son perdesi, Başolun bir hususu aydınlatması için Kırdan Menderesten sonra tekrar mikrofona davet etmesi üzerine ce- reyan etti Kırdar, C.H.P. içinde par- AKİS, 20 ŞUBAT 1961 lak bir maziye sahip, başarılı ve yük- sek teveccühe mazhar bir şahsiyetti. Nasıl olmuşta da münfesih D.P. men- suplarının arasına karışmak gafleti- ni göstermişti? Herkes Başolun bir dokunması üzerine bin "ah" dinle- meğe hazırlanmış ve Kırdar da tira- dına başlamıştı. Asıl yarasına doku- nulan Kırdar 1954 te mefsuh D.P..nin İstanbul listesinde müstakil olarak milletvekilliğini nasıl kazandığını, cazibesine mukavemet gösteremediği o zamanki cakalı, şimdiki devrilmiş iktidarın saflarına hangi şartlar al- tında katıldığım anlatırken büsbütün heyecanlandı. Zamanla yoruldu ve "Müsaade ederseniz, oturayım" dedi. Başol bir baş işaretiyle müsaade et- tiğini bildirdi. Kırdar yaklaştığı is- kemleye bacağı ile çarptığı zaman, görmediği ve kendisinden önce ifade veren Tevfik İlerinin unuttuğu su bardağı yere düşerek kırıldı. Duydu- gu şıngırtı, heyecanın yeyip bitirdiği, manen ve bünyece harabeye dönmüş Kırdarın bayılmasına el oldu. Bakanların defilesi YASSTIADA DURUŞMALARI Duruşma, İstanbul ve Ankara olay- larının İstanbullu ve Ankaralı sa- nıkların mütad tören ve usülle salo- na alınmalarından sonra başladı. Yas- sıada duruşmalarının gedikli takip- çileri gazetecilerin "İstanbul Takı- mı" ismini verdikleri ve daha kalaba- lık sanıklar grubunun başım düşük Bayar çekiyordu. Bayar kolunda e- kose astarh "Wiscont" markalı bir trençkot ve elinde fıstıki yeşil renkli şapkası, başı önde ağır ağır yürüyor- du. iskemlesine çöktü, trençkotlum korkuluğa astı, şapkasını, arkasın- daki, semizliğinden hayli kaybederek Adeta zarifleşmiş oYetkinerin ayağı- nın dibine fırlattı ve kulaklığı itina ile aldı. Daha sonra da "Ankara Ta- kımı" denen sanıklar grubu sökün etti. Onların tayını da, üzerindeki iki düğmeli kruvaze elbisesi iğreti du- ran Namık Argüç çekiyordu. Cuma günkü duruşma, eski ikti- darın pespaye arlarının bir defilesi mahiyetindeydi. Düşük Menderesin tepetaklak edilen son kabinesindeki ideal arkadaşlarından sekizi, mesuli-