YURTTA OLUP BİTENLER tında sâdece aydın lider bulunmuyor- du. Ancak çok geçmedi, düğüne Kam- ber de katıldı: Yalçın, Belbezin yazı- hanesine uğramış, oradan kurucula- rın nerede olduğunu öğrenmiş, tele- fon edip Arpacının yazıhanesine dam- lanuştı. Teni Türkiye Partisi kurucu larının yüzü asıktı. Yalçın içeri gir- diğinde eline bir liste tutuşturdular. Alican: "— Kurucuların listesi, Bakalım beğenecek misin?." Başyazar, Enver Adakan tarafın- dan yazılmış altı kişilik listeyi sükü netle gözden geçirdi. Beğenmediği yü- zünden belli oluyordu. Nitekim: "— Neden Belbez yok? Kurucu- ların arasında olması iyi olurdu." de- i, Bu, bombanın patlaması için sin yal yerine geçti. Adakan yerinden fırladı. irikiyım kurucu, kalın ense sinin müsaade ettiği nisbette başını sağa sola sallayarak: — Ne zamandır aynı şeyi yapı- yorsunuz, ben ne zaman bir teklifde bulunsam derhal karşı koyuyor, güç- lük çıka.ıyorsunuz. Bu defa da aynı şeyi yapıyorsunuz. Sırf listeyi ben ha zırladım diye tepki gösteriyorsunuz dedi. Sonra burnundan soluyarak : "— Bir kere daha değişiklik ya- parsanız, ben çeker giderim!" diye sözlerini bitirdi. Kurucular bu tehdit üzerine te- lâşa düştüler. Keselerden bilinin kay- bı, oldukça Önemli bir omeseleydi. Ama elden bir şey gelmiyeceği için vodvilin jeneriği bilmem kaçıncı defa tekrar değiştirildi. Bu defa kurucu- lar arasına Ekrem Alican da katıldı. Sayıları da ona yükseltildi. Kurucula- rın tesbiti, geride bıraktığımız hafta- nın sonunda pazar günü Alicanın Kü- çükesattaki evinde yapıldı. Bu defa dehşetengiz başyazar Aydın Yalçının da fikri alındı ve toplantıya katılma- sı istendi. Benim jğlum bina okur.. Hikayenin giriş faslı ertesi gün ka- pandı. Bu defa oynayanlar arasın- da bizzat işin prodüktörü Alican da bulunuyordu. Başkentte sulu sepken caddeleri berbat ederken, Vilâyetin kapısından giren Y.T.P. nin -insan Yeni Hayat karemalâsını hatırlıyor- kuruculan, dışarı çıktıklarında büyük bir yükün altından kurtulmuş, doğru- su pek ferahlamışiardı, istim nasıl olsa arkadan gelirdi. Bir kere parti kurulmuştu ya... Meseleyi başından sonuna kadar takip edenler vodvilin Y.T.P. nin ku- rulmasıyla bitmediğini çok geçmeden anladılar. Asıl eğlenceli taraf, parti nin, günlerdir saklanan bulunmaz Hint kumaşı programıydı. Program açıklandığında çokları derin derin 18 Aydın. dedi. mayanlar mabetlerimizin avlularında veya meydanlarında ibadetlerini yaptılar. Akşamları, minareleri arasına mahyalar kurulmuş camiler âdeta taşmakta, milyonlarca müslüman oralarda vaızlar, mukabeleler veya meviütlar dinlemektedirler. Türkiye radyoları mübarek ay mü- nasebetiyle programlarına ilâveler yapmışlar, engellemeyecek şekilde Meselâ en fazla dinlenen program olan Yassıada saati, mıştır. Bir kısım meviütlar radyolarda yayınlanacaktır. bu yıl gösteriş ve politika olsun diye değil, vatandaşların ibadetlerini mimi Ramazan yaşamaktadır. "of" çekerek başlarını ümitsizce sal- ladılar. Başlarını sallıyanlapn haklı olmadıklarım iddia etmek hakikaten güçtü. Bir yığın yuvarlak kelimenin yanyana ve bir kere daha yuvarlana- rak getirilmesiyle meydana çıkan program, yeni hiç bir şey söylemiyor- du. Yeni Türkiye Partisinin progra- mında en enteresan kısım muhakkak ki Önsöz başlığıyla yayınlanan kısım- daki çağrıydı. Eski D.P. İller parti- ye çağrılıyorlar, o başıboş oylara da bir bağır gösteriliyordu. Kralın silâh- şörleri pek cesurane hareket ettikle rinden, ziyadesiyle böbürleniyorlardı. Pare doğuran dağın programdaki yeri, yeni partinin devletçilikle ilgili yayınlarının saatlerini değiştirmişlerdir. 20'den 21'e alın- Türk milleti inanarak kutlanan bir sa- olan kısmıydı. Bu kısmı okuyanların -hele devletçilik fikrini oObenimsemiş kişilerse- başlarına ağrı girmemesinin imkânı yoktu. Yeni Türkiye Partisi - nin ileri devletçiliğe mütemayil kuru- cuları, öylesine bir devletçilik pren- sibi öne sürmüşler ve bunu öylesine tarif etmişlerdi ki, okuyanın ağzı ku- -aklarına varıyordu. o Programın bu kısmına bir mizah şaheseri denilebi- lirdi. Hele programı takdim yazısının sonu ayrı bir şaheserdi. Yeni Türki- yecilere göre, sağlam parti program- ları kadar, hattâ bundan daha fazla bu programları tatbike koyacak şah- siyetler önemliydi. Eh, hal böyle olun- AKİS, 20 ŞUBAT 1961