Bir Mülakat 147lerden Biri GG hafia Üniversite içkide yapılan tasfiyenin öğretim üyeleri, gençlik ve basın seviyesindeki tepkileri bu hafta da devam etti. Fakat bu tep- , 27 Mayıs öncesi gibi sokak nümayişleri şeklinde değil, bir “fikir ihtilâ- Ji” mahiyetinde Milli Birlik Komitesine arz edildi. Türkiyede mevcut bütün üniversitelerin rektörlerinin istifası ve İnkı- lâp Türkiyesinin bir "rektörsüz üniversiteler diyarı haline gelmesi li sebepsiz değildi. Memleketin geleceğini hazırlayanlar, sessiz ve vakur tayı protesto ediyorlardı. Nihayet Mili Bü rlik Komitesi basiretin sesine kulak verdi, hataların tashihi cihetine gidileceğini açıkladı Bu arada affedilen -ama haklı ama haksız- 147 öğretim üyesi ne düşü- nüyordu? İşte AKİS bu sayısında, aşağıda okuyacağınız mülakatta bu su alin cevabını vermektedir, Ankara Üniversitesi Profesörlerinden Yavuz Abadan bu âni tasfiye- nin sebep ve neticelerine ehliyetle neşter vurmaktadır. “1943 yılında Büyük Millet Meclisinde, Eskişehir milletvekili olarak ilk konuşmam, Maarif bütçesi mü- zakerelerinde vuku bulmuştur. Bu konuşmamda Üni- versite muhtariyetinin kanuni teminata bağlanması tezini savunmuştum. Bu dilek ancak 1940 yılında ger- çekleşti. O zaman kanunlaşan Üniversiteler Kanunu- nun hazırlanış safhasında çalışan Sıddık Sami Onar ve Necmettin Halilden mürekkep Üniversite ve Hükümet temsilcilerinin yanında bütçe komisyonundan üye ola- rak Prof. Tahsin Bekir Balta ile ben de vardım. "O günden bu yana Üniversiteler Kanununun de- ğişen şartlara göre, gerek ruhunda gerek tatbikatında eksiklikler doğmuş bulunuyordu. Bu eksiklikleri ve bu arada Üniversitenin' kendi içindeki kontrol eksikliğin- den doğan kusurları bir çok kereler bir seri makaleler halinde yazmayı düşünmüş ve hattâ programım hazır- lamıştım. Ancak, sakıt iktidarın 1953 denberi başlıyan Üniversiteye baskı tedbirleri bu karar ve teşebbüslerin her birini engelledi. Ne zaman bir niyetimi tatbik ka- rarına ulaşmışsam. aksi bir tesadüfle bir öğretim üye- si hakkında veya genel olarak Üniversitelere ait şiddet tedbirlerinin tatbik edilmesi vakıaları ile karşılaştım. Bu durumda, 1943 dan beri Üniversite muhtariyeti için mücadele eden bir insan olarak, sakıt iktidarın mütte- fiki haline düşmekten çekindim. Bu izahattan anlaşıla- cağı üzere, Üniversiteler Kanununun bâzı hükümleri- nin gözden geçirilmesi zarureti doğmuştu. 27 Mayıs inkılâp hareketinden sonra antidemokratik kanunların tasfiyesi için teşkil olunan komisyonda arkadaşları- mızla beraber Üniversiteler Kanununun 46. maddesine ait bir sakat hükmü de tasfiye etmiştik. Fakat Üni- versiteler Kanununun umumi olarak gözden geçirilme- sine yetkimiz olamıyacağı tabu idi. Bu, Üniversite or- ganlarına düşen bir görevdi. Üniversite organlarının bu görevlerini ifada bugüne kadar gecikmiş olmaları, beş ay içerisinde cereyan etmiş olan büyük hâdiselerin sey- ri dolayısiyle kötü niyete yorumlanamaz. Çünkü Üni- versite içerisinde ve onun organları tarafından tatbik edilecek reform hareketinin çok itinalı, dikkatli ve sa- bırlı bir şekilde hazırlanması gerekir. “Buna karşılık Ankara Üniversitesi, kendi bünye- sinde yapılmasını zaruri gördüğü âcil bir tasfiye husu- sunda inkılâp hareketini takip eden günlerde karar al- maktan geri durmamıştır. Ve tahmin ederim ki, eğer Üniversite tatil devresine girmemiş olsaydı kanunun ıslahı ve diğer tasfiye zarureti olan halleri de ele almış bulunacaktı. "Milli Birlik Komitesince kararlaştırılmış bulunan 114 ve 115 numaralı kanunlara gelince, bunların gerek usül, gerek tasfiye bakımından bir sürpriz teşkil etti- ği ve açılış gününe takaddüm eden Cumhuriyet Bay- ramında Üniversiteyi halli hayli güç sıkıntılı bir duru- ma soktuğu inkâr götürmez bir gerçektir. Üniversite kanununda yapılmış olan muhteva değişikliklerini tam olarak henüz etüd fırsatını bulamadığım için kesin bir mütalea beyan edemiyeceğim. İlk bakışta, kanunun bir çok ileri hükümler ihtiva ettiği göze çarpıyor. Fa- kat, bizzat Üniversiteler tarafından tetkik edilerek ve 4936 saydı üniversiteler Kanununun gösterdiği yoldan ve mercilerden geçerek hazırlanmadığı cihetle tatbi- AKİS, 4 KASIM 1960