YURTTA OLUP BİTENLER meslektaşlarının söylediklerini tek- rarladı ve öncülerin -Onar, Narter, Yetkin- ardından, daha ziyade bir mesleki tesanüt gösterisinin zorlama- sıyla. İstifa etmek niyetinde olduğunu da bildirdi Uluöz, bu konuda bilgi edinmek ve akıl danışmak için İstanbul ve An- karadaki ilgilileri müteaddit defalarca telefonla aramışsa da, kimsecikleri bulamamıştı. o Neticede, Orgeneral Gürselle Milli Eğitim Bakanına, ma- hiyetini açıklamadığı, birer telgraf çekmeyi uygun buldu. Rektörün en fazla merak ettiği, görevlerinden af- fedilen öğretim üyelerine Kasım ayı başında maaşlarının ödenip ödenmi- yeceği gibi hayati bir konuydu. Ziraat ve Tıp Fakültelerinden iba- ret Ege Üniversitesinde en kesif fa- aliyet, geçtiğimiz pazar günü başla- dı. Birdenbire feverana kapılan kırçıl duglas bıyıklı Uluöz, sababın köründe üyelerin evlerine otomobiller gönde- rerek, Üniversitenin minyon Senato- sunu fevkalâde (toplantıya çağırdı, İlk sözü de kendisi aldı ve istifa etti- gini bildirdi. Cılız sesli Uluöze göre, meşhur 114 sayılı kanun hazırlanış ve mahiyeti itibariyle (Üniversite muhtariyetini geniş ölçüde zedelemiş- ti. Yedi koltuklu Senato -sâdece dört üye hazır enik durumu göz- den geçirdi. Ne var ki, Rektörün is- tifası 114 sayılı mim doğurduğu mahzurları halletmeğe (o yetmiyecek, bilâkis, genç Ege Üniversitesinde bü- yük bir sarsıntı yaratacaktı. Bunun için de istifası kabul edilemezdi. Zayiat bilânçosu: İki Minyon Senato, meselenin ehemmi- yetine binaen, mütalealarını al- mak maksadıyla Ziraat ve Tıp Fakül- SIDDIK SAMİ, BÖYLE GELMİŞ BÖYLE GİDER DEDİ (Gazetelerden) Fazıl Akkoyunlu Aman dikkat! teleri öğretim üyelerinin tümünün toplanmasına ittifakla karar verdi. Aynı gün öğleden sonra, fasılasız ye- di saat, kapalı kapılar ardında topla- nan Ege Üniversitesi öğretim üyele- ri -işten el çektirilenler de dahil ol- mak üzere-, minyon Senatonun ka- rarlarım gene ittifakla tasvip etti. öğretim üyeleri, Grek stilinde İnşa edilmiş 'Rektörlük binasının muhte- şem antresinden gece saat 21.30 da kızarmış gözlerle bitkin bir halde çı- karlarken, hazırladıkları deklârasyo- nu, beklemekten patlıyacak hale ge- len basın mensuplarına açıklamadı- lar. Sebep: Vakit geç olmuştu, baskı- ya erken giren ie ei yetişeme- mesi ihtimali vardı, bu yüzden deklâ- rasyon lâyık li emmi gö- remez, dolayısıyla beklenen tesiri ya- pamazdı. Gazeteleri teknik müşkülâ- ta sokmanın hiç te mânası yoktu. Çi- lekeş gazeteciler boyunlarım tevek- külle büküp ayrıldılar. Ertesi gün sabahleyin daktiloda cihet yoktu. Son çıkarılan kanunlar, hazırlanışı ve mahiyeti obakımından Anayasa ve hukuk prensipleriyle ka- bili telif görülmemişti. Üniversiteler- le teşriki mesai yapılmamıştı. Tasfi- ye, araştırıcı elemanlar bakımından sıkıntı içinde bulunan Üniversiteler- de kolaylıkla doldurulamıyacak ge- dikler açmıştı. Durumun tashihi için diğer Üniversitelerle birlikte teşebbü- se geçilecekti. M.B.K. nin, aksaklık- ları en kısa zamanda düzelteceği ü- mitle beklenmekteydi. Kısacası dek- lârasyon, daha önce Ankara ve İs- tanbul Üniversiteleri tarafından ya- yınlananların hemen hemen aynıydı. Aslında, 114 sayılı kanunun tırpa- nından Ege (Üniversitesinin mâruz kaldığı zayiatın bilançosu, bir ordi- naryüs ve bir de profesörden ibaret olmak üzere, sâdece ikiydi: Tıp Fa- kültesi Dekanı ve Ege Üniversitesinin ilk Rektörü Ord. Prof. Dr. Muhittin Erel ve yine Tıp Fakültesinden Prof. Dr. İzzet Birant. Erel için hiç kimse- nin İtirazı yoktu ve tasfiyesi sürpriz teşkil etmemişti. i ce uzun zamandanberi "İstenmiyen Hoca" ilân edilmişti. Erele gösteriler "BİZ BİZE BENZERİZ" AKİS, 4 KASIM 1960