emi tamamlıyordu. Yağız Yar- bay, ikmetse, sivil elbiseleri için- de dahi haşmetli görünüyordu. Yıldız resmiydi ve her zamanki gibi devam- lı gülüyordu.Lacivert çizgili bir el- bise giymiş olan Küçüke gelince, top- lantının henüz başlamasından olacak; susuyordu. Senato heyetiyle. Milli dirlik Ko- mitesi üyelerinin müşterek toplantısı- nı Sezai O'Kan a - Hepinizi iz selamlarım efendim” dedi. O'Kana, öteki heyetin başkam Ne- cip Bilge cevap Vi - Me bikini müşterek. Böy- le karslı. konuşmaların faydası büyük olu Bu Mia, po Yıldız söze karış- tı ve her zamanki sevimli haliyle: “— işe tatlı haşlıyalım. Kahvele- ri nasıl içersiniz?" diye so retim üyelerinden bir çoğu az şekerli içeceklerini söylediler Anlaşma.. yem içilmesiyle başlıyan top- lantı bir hayli uzun sürdü. Saatler 19.30'u gösteriyordu ki. öğretim üye- leri Tören Salonunu terkettiler. Ne- şeli görünüyorlardı. Sabah başlıyan hareket iyi gelişmiş ve müşterek hu- zursuzluğun giderilmesi için bir çare bulunmuştu. Çare, Akkoyunlunun de- diği gibi değildi. Uzlaşma ve tashih imkanı mevcuttu. Bilge, elinde çan- tası, küçük bir kâğıtla kapıdan çıktı- ğında ağzı kulaklarına varıyor dense yeriydi. Beyaz kâğıdın Üzerine ace- leyle yazılmış tebliğ, kısa ve kesin. di. Meselenin Üniversiteler Kan -muaddel- esprisi içinde yeniden “ele alınacağı belirtiliyor ve bir uzlaşma- ya varıldığını bildiriyordu.Öretim üyelerinin ardından Komite üyeleri dışarı çıktılar. Sami Küçükün güle- rek söylediği sözler daha iç açıcı, yü- katılmamış arkadaşlarına baktı. Ba- kışından, iyi yapıp, yapmadıklarını anlamak istiyor gibiyi. Diğer komi- te üyeleri -Vehbi Ersü, münir Köse- oğlu, Emenullah, Çelebi'- Albay Kü- çükün vereceği oizahatı beklediler. Mesele yeniden ele alınacaktı. Alına- cak ve muaddel Üniversiteler Kanu- nunun sağladığı geniş Üniversite Muhtariyeti çerçevesi içinde mütaleca edilecekti. İyi bir taraf daha vardı. Bundan böyle o Üniversiteler sâdece ve sâdece Senatonun kararlarıyla i- dare edilecekler, Komite Senatodan gelmiyen bir meseleye sureti katiye- de el atmıyacaktı. Gemi kurtarıl- mıştı. Nitekim bir gün sonra Başkan Gürsel kabul ettiği ve Ankaranın hem ateşli, hem olgun talebe lideri Beşir Hamidinin başkanlığındaki hu talebe AKİS, 4 KASIM 1960 heyetine (o affedilen öğretim (üyeleri hakkında Senatoların fikrini sorduk- larını açıkladı, Bu üyelerin durumu önümüzdeki haftanın balında faali- yete geçecek bir karma Komisyon ta- rafından tetkik edilecekti. Başkan şöyle dedi: — Şayet içlerinde haksızlığa uğ- rayan varsa, bunlar elbet eski görev- lerine iade edileceklerdir.' Böylece, bu satırlar yazıldığı sıra- da hataların tek mantıki tamir yo- lu da acımış, mesele ise kapanmış bulunuyo Hata neredeydi? Mesele kapandıktan sonra, başkent” te bilançosu yapıldı, üye- leri işin aldığı seyir karşısında hiç ü- zülmemiş değillerdi. Zira (harekete geçmeden evvel üniversitelerde bir temizlik yapılması lüzumundan kime bahsetseler müsbet cevap almışlardı. Hattâ pek çok kimse bu temizliğin bizzat üniversiteler tarafından yapı- lamayacağını söylemiş ve üyelere tır panı ele bizzat almalarını tavsiye et- mişti. Buna rağmen M.B.K. hareke- tin üniversitelerden gelmesini gene de beklemişti. Hem de, beşbuçuk ay. Tam beşbuçuk ay, ha bugün, ha ya- rın bu iş olacak diye üyeler sabret- mişlerdt. Ama dağ fart bile doğurma- mış, bir Allahın kulu çıkıp Üniver- site içinde ufak bir temizliğe teves- sül etmemişti. O zaman, işin başa düştüğü kabul edilmişti. Komite eli- ne neşteri almış, yaraya basmıştı. Yalnız biraz fazla derine gitmiş ola- cak ki, canı yanan Üniversitenin sesi oldukça yüksek çıkmıştı. Sezai O'Kan İtidal tavsiye etti. Evli evine, köylü köyüne.. ili Birlik Komitesinin en genç Kurmay yüzbaşıların- dan biri , dürüst ve idealist İr- Jan Solmazer, haksızlığa da uğ- ramış olsalar affedilen üniver- site öğretim üyelerinin tekrar kürsülerine dönmelerini iste- miyor. "Onları onore. ederiz, büyük elçilik, valilik veririz, ama attığımız adımdan geri dö- nemeyiz" diyor. Bir defa, idealist İrfan Sol- mazer başkalarının da ideal sa- hibi bulunabileceklerini ve içi hocalık ateşiyle yanan herkesi büyük elçilik, yahut valiliğin tatmin edebileceğini nasıl sanı- yor? Kendisini ordudan haksız yere çıkaraalar da Washing- onla Büyük Elçi yapsalar "AI- lah razı olsun"der mi? Ama bunun yanında, haksız- lığa da uğramış olsalar affedi- leni hocaların kürsülerine iade edilmemeleri için gösterdiği se- bep biraz tuhaftır. Solmazer ilâve etmiştir: "Orduda bir usül vardır* Alınan karardan katiy- yen dönülmez. Dönüş ricat de- mektir. Ricat eden ordu ise boz- guna uğramış sayılır." Genç kurmayın bir küçük noktayı unuttuğu o anlaşılıyor. 27 Mayıstan beri kendisi dahil 37 subay ordu değil, devlet ida- re etmektedirler. Ordularla dev idare tarzlarında ise, bazı usul farkları vardır. Bu noktayıhatırlarsa Solmazer şüphesiz o haksızlıkların tamiri için kollarını sıvayacakların ba- şında gelecektir. Ama gene de Komite üyelerinin anlamadığı bir nokta vardı. Bu feryat nedendi? Neden Senato, 28 Martta Başbakan Adnan Tm ei a te talebeleri için "vur" emi erdi- ğinde, ona bağlılık telgrafı « çeken ve hareketini tasvip eden öğretim üye- leri hakkında bir muamele yapmamış, yapılınca da feryat etmişti? Neden Senato, malüm Tahkikat Komisyonu- na selâhiyetler tanıyan kanunun A- nayasaya uygun olduğunu biçimine getirip vazeden bir profesörün istifa- sını bir ay uğraştıktan sonra geri çe- virmiş ve bu profesör vazifeden affe- dilince yaygarayı basmıştı? İşte Komite üyeleri bunları anla- mıyorlar ve reaksiyona da bir türlü mana vermiyorlardı. Hele hasmın kampanyaya katılması İhtilâlcilerin 15