memlekete daha faydalı olabilme im- kânları sağlıyacaktı. Kanunun haklı ve isabetli olduğu muhakkaktı. Ama haberin duyulma- sıyla birlikte bulanık su avcıları orta- ya çıktı. Bunlar lal hemen dillerine doladılar ve kısa zamanda, ele geçir- dikleri bu iplikten kazak örmeğe baş- ladılar. Efendim, Milli Birlik Komite- si üyeleri ne demişlerdi? Hani kendi- lerini memlekete adamışlardı? Hani her türlü fedakarlığa hazırdılar? Şimdi ne olmuştu? Eski çamlar bar- dak mı oluyordu? o Söylenen tözler tamamen bir kenara atılıyor, gene eski hamamın eski tası ortada kalı- yordu! Nitekim haftanın başında baş- tanıyınca hâdiseleri hayallerin değil mantığın gözüyle görenler -meselâ bu mecmua- bunun imkânsızlığını, hattâ uygunsuzluğunu belirtmişti. Bu neviden demagojik telkinlere ka- pılmamaları gerektiği, bir hizmetin karşılığını almanın ayıp sayılmaya- cağı, belirli mevkilerde bulunanların geçim akıntısı çekmelerinin kâfi pa- ra kazanmalarından çok daha büyük mahzurlar, tehlikeler taşıdığı hatır- latılmıştı. Ama Komitenin, o tarih- lerde ayakları yerden kesilmiş üyele- ri idealistliği bir garip mânada an- lıyorlar, kendilerini âdeta beşeri ih- tiyaçlardan azade havariler sanıyor- lardı. Şimdi, realite kendisini hisset- tirdiğinde eski sözleriyle ister iste- YURTTA OLUP BİTENLER gelecek milletvekillerinin maaşları 2 bin liranın üzerinde olamıyacaktı. Gerçi hazırlanan teklif henüz raf- taydı. Komite bu günlerde bunu düşü- nemiyecek kadar meşguldü. Ardı ar- kası kesilmiyen toplantılarda ele alı- nan meseleler başkaydı. Ama ergeç ortalık sükünet bulacak ve Komite bu kanunun üzerine eğilecekti. Geçi- ci maddelerden birinde, "Milli Birlik Komitesi feshedilir veya bir başka teşekkül olarak vazifesine devam e- derse.." diye bir kayıt mevcuttu. Bu gibi hallerde Komite üyeleri 150 lira asli maaş karşılığından emekliye sev- kedileceklerdi. Komite üyeleri başka vazifelere atansalar bile aynı mua- meleye tâbi tutulacaklardı. kentte bu tip söylentiler süratle ya- yıldı ve ocak başlarında kafalar âli- mane sallana sallana bunlar tekrar- lanmağa başlandı. Hele yıllanmış De- mokratlar çokbilmiş bir edayla kaşla- rını çatarak: "— Görün, idealist beyleri! Daha İlk günden kendilerine yontmaya baş- ladılar. Eee, mevki bu.. Adamı nasıl değiştiriyor, herkes anlasın" diyor- lardı. Doğrusu istenilirse bu, Milli Birlik Komitesi üyelerinin tamamile hak et- tikleri bir cezaydı. Daha teşrii vazife- yi yüklendiklerinde, o kıtalarının ba- şındayken aldıkları parayla çalışa- caklarını söyleyince ve kendilerine sâdece beş bin lira borç alma hakkı AKİS, 4 KASIM 1960 Milli Birlik Komitesi çalışıyor Üniformaya elveda! mez tezada düşüyorlar ve bunun yap- tığı akislerden üzüntü duyuyorlardı. Bu, işledikleri hatanın kefaretiydi. Ama hazırladıkları kanun kusurlu değildi. Kanunların ruhu gana kanun teklifinde sâdece geçici maddeler Milli Birlik Ko- mitesi üyeleriyle ilgili bulunuyordu. Böylece Komitenin 37 üyesinin ma- aşları ordudan alınıp Meclise devre- diliyor, biraz da fark -bazılarında- oluyordu. İşin esası, bundan sonra gelecek milletvekillerine (o dayanıyor- du. Teşkil edilecek Meclislerin üyele- ri de bundan böyle en yüksek me- mur maaşı seviyesinde maaş alacak- lardı. Yani (oilerde genel seçimlerle Kanun teklifinin geçici maddele- rinden biri de emekliye sevk ânında Komite üyelerine tanınan 50 bin lira- lık ikramiyeyle ilgiliydi. Bu madde- nin müzakereler sırasında tartışma- lalara yol açacağı anlaşılıyordu. Ü- yeler arasında bunu mâkul görenler vardı. Büyük dedikodulara yol aça- cağı kanaatinde olanlar da mevcuttu. Bunlar ikramiyeyi tamamen reddedi- yorlar ve böyle toplu bir paranın a- lınmasını mahzurlu buluyorlardı. Doğrusu istenilirse, bu itirazın sa- hiplerine hak vermemek güçtü. Maaş ayarlaması ne derece yerindeyse, bu- nun yanında ele bir de toplu para ge- çirme gayreti umumi efkâra o dere- ce sevimsiz, ve yersiz görünecekti. 19