— Muzaffer bey, -genç yüzbaşı Muzaffer Özdağdı- söylediklerinize hak vermiyor değiliz. Ama dâvaları- mızı hallederken merkezden başlasak da daireleri yavaş yavaş büyütsek mas olur?" dedi. Zeki Kurmay isin nereye varaca- ğını kestirdi. Kendisini ona göre,ha- zırladı ve gelecek hücumu bekledi. Taarruz gecikmedi. Sakal bırakmış olan genç: "— Biz, bugünki konuşmamızdan tatmin olmadık. Bize tam manasıy- la herşeyi açıklamadılar. Gerçi bâzı kapalı şeyler söylediler ama, hocala- rmızın 147 sinin birden affına sebep olan gerekçeyi bildirmediler" dedi. Özdağ gülümsiyerek sakallı gen- ce döndü: — Bilir misiniz ki çocuklar, bu karar verilmeden önce Üniversitede- ki diğer hocalarınıza tek tek her şey anlatılmış ve onların tek tek fikri a- lınmıştır?" Gençler hayretle birbirlerine, son- ra da gülümsiyen Özdağa baktılar. Genç Kurmay devam etti: "— Evet evet, alınmıştır. Ama bu, bir hayli de zor olmuştur. Meselâ bir hâdise biliyorum ki, size nakledersem güçlüğü kavrarsınız. Bir şahsın Üni- versiteden atılması için senelerdir dua eden bir profesör, atılmasını iste- diği o şahıs hakkında kendisinden bilgi sorulduğunda donmuş kalmış ve ii sey söylemek elinden gelme- mişt Sakallı genç kolay kanıcılardan değildi: *«— Neden a açıklamıyorsu- nuz, Yüzbaşım — e ziyadesiyle yarala- mış oluruz. Bunun gibi daha binlerce misâl ve ey mevcut”. n nüz büyümeğe başlamış sakalını kmazlaği ve: "— İhtilâl yapmış insanların, di- ğerlerini en az kendileri kadar cesur olmağa zorlamaları lâzım, gayet de- diğiniz gibiyse, Üniversite camiasın- dan bir açıklama beklemek gerekir. Onlar niçin açıklamıyorlar?" Genç Yüzbaşı tebessümünü bir a- ra dudaklarından si — Biraz evvel Çekiniyorlar" dedi. Sakallı gene ısrar etti: "— Biz hiç e bâzı açık- lamalar yaptıktı.' Özdağ ebsümünü tekrar du- daklarına oturttu — Onun için s size güvenimiz var" dedi. Sonra etrafındakilerin ellerini teker teker sıkarak Meclisin büyük kapısından içeri girdi. Özdağ Meclisin kapısından içeri girdiğinde karanlık basmak üzereydi. Ankara Üniversitesi talebe teşekkül- AKİS, 4 KASIM. 1960 izah ettim ya.. lerinin yet, Milli Birlik Komitesi üyelerinden bazılarıyla Üniversite olaylarının tar- tışmasını yapmışlar ve toplantı he- nüz bitmişti. Talebe teşekkülleri temsilcileriy- le konuşan Milli Birlik Komitesi üye- leri, Dündar Taşer, Muzaffer Özdag, Muzaffer Yurdakuler ve Fazıl Akko- yunluydu. İki saate yakın münakaşa etmişler, öğrencilere (o affın sebebini anlatmağa çalışmışlardı. Görünüşte öğrenciler tatmin olmuşa benziyor- lardı. Ama, toplantı bitip kendi ara- larında konuşmağa başlayınca kazın ayağının öyle olmadığı anlaşıldı. Üni- versiteli gençler hiç te tatmin olma- mışlar ve 147 hocanın vazifelerinden ayırılmış bulunmalarına bir türlü kendilerini alıştıramamışlardı. Hoca- lardan büyük bir kısmını belki de ta- nımıyorlardı. Ama mesele hiç de Mil- li Birlik Komitesinin izah ettiği gibi değildi, öğrencilerin Oüzerinde dur- dukları nokta Üniversite muhtariye- tinin zedelenmesi ve hocalarının ken- . di organlarının dışında bir organ ta- rafından vazifelerinden uzaklaştırı|- malarıydı. e Ayrıca bu işin "neden'i açıklanmamış, körpe dimağlarda bir takım istifhamlar yaratılmıştı. İşte gençlerin şikâyetleri bu yöndendi. 1128 öğretim üyesi girik U seklindeki masanın etrafı- na toplanmış öğrencilerle Milli Bir- lik Komitesi üyeleri içinde en heyecan lı olanı, Fazıl Akkoyunluydu. Sık sık elini masaya vurarak konuşuyordu. Bir Şeyler açıklamak istercesine ileri meramını anlatmağa in Nihayet da- yanamadı V yetkililerinden müteşekkil he- YURTTA OLUP BİTENLER "— Arkadaşlar, biz hepimiz has- tayız. Biz de hastayız, siz de hastası- nız. Onun İçin her sahada ameliyat yapmak lâzım. Ben biraz sinirliyim, bana bakmayın siz. Sizler de konu- şun. Konuşun da anlaşalım. Açık a- çık, ne derdimiz varsa ortaya döke- im. Bunların içinde ahlâksızlık yap- mış olanlar vardı. Söylemeğe sıkılı- yorum ama, bir profesör Amerikada bir Negro ile alt alta, üst üste yaka- landı ve hudud harici edildi. Üniver- site Senatosu bunu bildiği halde ken- disini tasfiye etmedi. Bizim yaptığı- mız kanun, bir anketin neticesidir. Hissi davranmadık. Bunlar bir daha knk a alınamaz, diye kayıt . Bu, mühim bir kayıttır. Dü- şünün arkadaşlar, adam yılda iki de- fa Üniversiteye uğruyor. Kimi ise, hiç Nİ Bunları ne yapalım yân Akkoyunlu. doğrusu istenilirse biraz heyecanlanmış, biraz da sinir- lenmişti. Genç (Üniversiteliler Yar- bayı büyük bir dikkatle dinliyorlardı. Yüzlerinde biraz o çekingenlik belir- mişti. Akkoyunlu devam etti: "— Tamamı tamamına 1123 öğ- retim üyesi hakkında tahkikat yapıl- dı. İki ay devam etti, bu. O zamanlar kendilerine (o danıştığımız o kimseler, şimdi kenara çekildiler." Belli ki, Yarbayı en fazla, bu ke- nara çekilenler üzmüştü. Bir zaman- lar sorulanlara bülbül gibi cevap ve- ren ve arkadaşları hakkında olma- dık şeyler söyleyen, hattâ kasasından dosyalar çıkarıp Komiteye tevdi e- denler şimdi ortadan yok oluyorlar, hattâ ve hattâ kararı beğenmedikle- rini, tasvip oetmediklerini söylüyor- Üniversite öğrencileri M.B.K. üyeleriyle dertleşiyorlar Basiretin sesini birlikte dinlediler