İçeri giren genç adamı farketti- ğinde hafifçe doğruldu ve kendine has tevazu içinde gelene oturmasını söyledi. Fakat aceleci kuryenin otur- mağa zamanı yoktu. Alelacele elin- deki zarflardan birini Feyzioğlunun eline tutuşturdu ve sonra özür dileye- rek odayı terketti. İşte Orta Doğu Teknik Üniversitesinin eski rektörü, bir Kurucu Meclisin teşkiliyle alaka- lı hazırlıkları yapmakla görevlendi- rildiğini böyle öğrendi. Sarı zarfın içindeki haber F eyzioğlu genç adamın hiç bir giriz- gâha lüzum hissetmeden eline verdiği sarı zarfı önce şöyle bir yok- ladı, sonra kâğıt açacağını aradı ve kağıtların arasında bularak sarı sar- fı itina ile açtı. Zarfın içinde dörde katlanmış bir kâğıt vardı. Diğer kâ- ğıtlardan farkı, antetiydi. Kâğıt Baş- bakanlıktan gelmekteydi. Dörde kat- lanmış kâğıdı yavaş yavaş fakat me- rakla açan Feyzioğlunun bu merakı birazdan zail olacak ve bütün yor- gunluğunu (ounutuverecekti. Kâğıt, daktilo mi yazılmış bir metni İhtiva etmekte Feyzioglu kalın gözlükleri altın- dan yazıyı önce bir solukta, sonra sindire sindire okudu. Metnin son sa- tırlarına geldiğinde yüzünde belli bir tebessüm gezindi. Sarı zarfın içindeki haber müstafi Rektörü ziyadesiyle memnun etmişti. Metin aynen şuydu: — Bir Kurucu Meclis teşkil edilmesine kurar verilmiştir. — Bu meclisin terkip tarzı, va- zife mesuliyetlerini tespit etmek üze- re en geç 20 gün zarfında bir anaya- sanın hazırlanmasına sayın Turhan Feyzioglu vazifeli kılınmıştır. Kendi- sinin Ankara Hukuk Fakültesinden intihap edeceği azalar ve diğer zevat- tan mürekkep bir kr kemen işe başlamasını rica ederi Metnin altındaki imza Devlet ve Hükümet Başkanı Orgeneral Cemal Gürsele aitti. Feyzioglu dikkatle oku- duğu kâğıdı tekrar dörde katladı ve sarı zarfın içine koyarak cebine attı. Feyzioglu için yeni ve mühim bir va- zife devresi daha başlıyordu. İkinci zarf Üniversitede... eyzloğlunun, neşe içinde Orta Do- F ğu Teknik Üniversitesi Rektörlü- iii terke hazırlandığı sıralarda bir başka otomobil Başbakanlık önünden hareket ediyordu. Otomobil Atatürk Bulvarını süratle katetti ve Sıhhiye- de sağa kıvrılarak Cebeci istikameti- ne yöneldi. İkinci (otomobilin yolu. birinciden uzun sürdü. Bir başka kur- yeyi hâmil olan otomobil Cebeci as- faltını katederek Hukuk Fakültesi önünde park etti. İkinci sarı zarf hâ- mili kurye de birincisi kadar sürat ve AKİS ,4 KASIM 1960 heyecanla vasıtayı terkederek Hukuk Fakültesinin idare (binasının bulun- duğu kısma girdi. Camlı kapıyı ite- rek salona dahil oldu ve sol tarafa saparak Eee Fakültesi Dekanının odasına yaklaştı. Kapının önündeki hademeye Başbakanlıktan geldiğini söylemesi üzerine kapıda fazla bekle- tilmeden içeriye alındı. Ne var ki De- kan, o sırada, Milli Birlik Komitesi ile profesörler arasında cereyan eden müzakerelere başkanlık ediyordu ve makamında ( bulunmu- yordu. Görüşme geç vakitlere kadar sürdüğünden Rektör vekili Necip Bil- ge sarı zarfın içindekileri ancak saat 23.30 da öğrenebildi. Haber, geç ol- masına rağmen üniversite camiasın- da yayıldı. Sarı zarfın içindekileri Muammer Aksoy Bilim adamı Öğrenen herkesin (yüzünü hafif bir tebessüm kaplıyor, daha sonra bu te- bessüm gittikçe büyüyor, büyüyordu. Anlaşılan şuydu: Üniversite camiası bir Kurucu Meclis haberini dört gözle bekliyor ve sivil idarenin bir an ev- vel gerçekleşmesini istiyordu. Hukuk Fakültesi kanalıyla bütün üniversiteye yayılan ve sarı zarfın içinde gelen haber, Turhan Feyzioğ- luna verilen haberin eşiydi. Eski tasavvur... urucu Meclis teşkili konusu yeni K değildi. Daha ihtilâlin ilk günün- den itibaren Mili Birlik Komitesi ü- yeleri arasında revaç bulan ve rağbet gören bu fikir sivillerin idareye bilfül YURTTA OLUP BİTENLER katılmalarını .derpiş ediyordu ki, za- man zaman üzerinde münakaşaların açılmasına sebep oluyordu, işte, haf- tanın leme gün başkent çevrele- rini meşhur Üniversite hadisesinden bile fazla meşgul eden' Kurucu Meclis hikâyesi bunun için büyük alâka gö ördü. Çalışmalara ilk başlama işaretini veren, Milli Birlik Komitesinde basi- reti temsil eden General Gürsel oldu. Devlet ve Hükümet Başkanı zaten her vesile ile bu mesele üzerinde du- ruyor, kabine toplantılarında Bakan- olmalıydı? tarzı neye göre ayarlanacaktı? En mühimi, işin organizasyonunu kim ml deaktif Geçen haftanın sonunda, uzun sü- ren fikir tartışmalarının meyvaları alınmağa başladı. Mutasavver Kuru- yete geçecekti. Bu işin organizasyonu en münasip ilim adamı olarak titiz bir hukukçuya bırakılmalıydı. Onun başkanlığında teşkil olunacak heyet ilk önce Anayasayı hazırlamalı, son- ra Meclis, bu Anayasanın hükümleri- ne göre teşkil edilmeliydi. Seçimler- den önce tamamlanması gereken asıl Anayasanın mutlaka bu Meclis tara- fından tetkik edilmesi (gerekiyordu. Bunun için ilmi kariyeri, ahlâki değe- ri ve çalışma temposu bilinen ilim adamları sıkı bir elemeye tâbi tutul- du ve elemeyi Feyzioğlu kazandı. Bu, Milli Birlik İdaresinde ayrıca bir dö- nüm noktası teşkü ediyordu: Turhan Feyzioglu bir siyasi partiye mensup- tu, C.H.P liydi. Böylece mânâsız bir tahdit yıkılıyor ve Mili Birlik Komi- tesi, kendisine aşılanmak istenen si- yasi parti fobisinden kurtuluyordu. Bu, ayrı bir memnunluk vesilesi oldu. İş tatbik safhasında... rganizatör seçildikten sonra işin 0 tatbikat safhasına geçildi. Feyzi- oğlu üzerinde karar kılındığında Fey- zioglu son Üniversite hâdiseleri se- bebiyle istifasını kaleme almış ve du- rumu daha rahat konuşabilmek esba- bı mücibesine istinat ettirerek basına bildirmek üzere bir toplantı tertip et- mişti, işte tam bu sıralarda Feyzioğ- unun yeni vazife emri eme alını- yordu. Garip bir tesadüf, Feyzioglu bir vazifeyi a uygun şe- kilde terk ederken ni bir vazife, hem de daha ul eli bir vazife kendisine tevcih ediliyordu. Vazifeye başlama emri akşam karanlığında kendisine tebliğ olunun- ca, Feyzioğlu kolları iri işe gi- rişti, önce bu mü nin fikri bir muhasebesini yaptı. İşe rd 17