hedanının sâdık hizmetkârı, İran ta- rhinin en büyük diplomatlarından -İran Azerbeycanını o zamanki Sad- razam Karamessaltaneh'le birlikte Stalin'den kurtarmıştı- ihtiyar Saray Nâzırı Hüseyin Ala ağır in Hastahanenin kapısına doğru yürü- yordu. Doğum daha önce işitilmişti. İmparatoriçelerinin bir erkek evlât dünyaya getirdiğini bilen genç hem- şireler, mesut haberi Hastahane dı- şında nöbet tutan Sarayın muhafiz- larına iletmekten kendilerini alama- mışlardı. Bir muhafız da o arada se- vincini tutamamış ve hoparlörle hal- ka bir erkek prensin doğduğunu müj- delemişti. Fakat, Iran Sarayının eski geleneklerine olan bağlılığıyla halk hâlâ heyecan içinde, resmi açıkla- mayı bekliyordu. Hüseyin Alâ, kapı- da göründüğü zaman, etrafı bir anda büyük bir süküt kapladı Saray Na- zırının yüzünden ne olup bittiğini an- lamağa imkân yoktu. Âlâ bir an dur- du, etrafını süzdü. Sonra, ak saçlı ba- sını iftiharla arkaya doğru atarak "Kadiri Mutlak Ulu Tanrı, İmparato- riçemize ve Şehinşahımıza bir erkek evlât bahşetmek lütfunda bulundu!" cümlesinden ibaret olan kısa, resmi tebliği okudu. Resmi tebliğ, camlı bir çerçeve içinde Hastahane o kapısına bir Saray Muhafizı tarafından asılır- ken. Tahranın eski kalbinin batar- yaları Veliahdı selâmlayan top atış- larına başlamışlardı. Top atışları he- nüz bitmemişti ki müezzinler, mina- relerden halka Veliahdın dünyaya geldiğini ilan ediyorlardı. Bir saat sonra ise, Iran Bakanlar Kurulu top- lanıyor ve imparatorluğun kanunla- rına göre bir prensin dünyaya geldi- ğini ve bu prensin Veliahd sifatiyle İran Tahtının ve Âlâ Hazret! Hüma- yun Şehinşah Rıza Şah Pehlevi Ilnin meşru ve tam vârisi olduğunu ilân ediyordu. İran Radyoları derhal ya- yınlara başlamışlardı. Saat 14 olmuş- tu ki, İranın her köşesinde herkes bir Veliahdin dünyaya geldiğini ve tam sıhhatte olduğunu biliyordu. Hükü- met, altı günlük büyük bayram ilân etti. Bu altı gün içinde Şehinşah Haz- retlerinin hesabına bütün o fakirlere İstedikleri kadar bedava yemek dağı- tılacak ve işçiler üç gün ücretli tâtil- den faydalanacaklardı. Bütün mah- kümlar -tabi! siyasi mahkümlar ha- İmparatorluğunun gelenekleri gere- gince ancak bir erkek evlât olduktan sonra Keyhüsrevin Tacını giyebilecek olan Şehinşahın taç giyme merasimi- nin bir hafta içinde yapılacağını ilan ediyordu. İmparatoriçe Hazretleri de bir hafta Hastahanede İstirahat bu- yurduktan sonra (Mermer Sarayda AKİS, 4 KASIM 1960 Rıza Şah Pehlevi Veliaht, işleri düzeltebilecek mi? Veliaht için yeni inşa ettirilen özel paviyona, bebeğin Fransız dadısı ile birlikte yerleşecekti. Bütün bunlar olurken, Ferah Di- ba, saat 16'ya doğru, tebaasının se- vinç sayhaları ve otomobillerin korna gürültüleri arasında gözlerini açtı. Şehinşah başucundaydı. elleri kocası- nın ellerinin içindeydi. Şehinşah, genç ve güzel karısına sevgi ve minnet ifâde eden bakışlarla bakıyordu. Bir an göz göze geldiler. Ferah olan bite ni soramıyordu. Fakat, kadınlık içgü- düsü ona kocasının kendisine işte şimdi hakikaten tutkun olduğunu an- peydahlandı. Şehinşah, loğusaya doğ- ru hafifçe eğilerek, "Bir erkek evlâ- dımiz oldu, İran müstakbel Şehinşa- hına kavuştu. Tanrıya bin şükür ki seni bana gönderdi!" dedi. Şehinşah, karısını sol yanağının ardından öper- ken Ferahın gözleri sevinç gözyaşla- rıyla dopdoluydu. Artık, sâdece ken- disinden bir devlet vazifesi beklenen bir kadın değildi. Kocası tarafından sevilen ve hürmet edilen bir kadındı. Artık hakiki bir İmpaartoriçe olmuş- tu. Karı koca birbirine tekrar bakış- tılar. Şehinşah karısını yalnız bıraka- rak odadan çıktı Hastahanenin kapısında göründü- gü zaman Şehinşahı Tahran halkının DÜNYADA OLUP BİTENLER sevgi tezahürleri karşılıyordu. Şehin- şah, heyecanlı ve sevinçliydi. o Kısa bir demeç verdi: "Ulu Tanrı duaları- mı kabul ederek İmparatoriçeye, ba- na ve İrana bu erkek evlâdı ihsan ey- ledi!" dedi. Kahverengi Rolls - Royce Hastahaneden ayrılırken, Mermer Saraya yorgun, düşünceli, fakat me- sut bir adam götürüyordu. Evet, Şah mesuttu. Fakat, yine de düşünceliydi. Bir erkek vârise sahip olması, hiç şüphesiz, Hanedanın ve şahsının memleket içinde ve dışında- ki itibarini arttıracaktı. Basit halk kütleleri, sevsinler sevmesinden, Hü- kümdarlârın evlenmesinden, çocuk sahibi olmasindan, gidip gelmesinden, birbirlerini kabul etmesinden dâima hoşlanırdı. Ama bu sevinç daha ne kadar devam edecekti ? Memleketinin karşılaştığı muazzam dâvaları halle- debilecek miydi ? Pekâlâ biliyordu ki, hâlledemezse, bugün şahit olduğu se- vinç, tezahürleri ve sevgi, yerini kısa zamanda bıkkınlığa ve nefrete bıra- kabilirdi. Şimdi, omuzlarındaki me- suliyet büsbütün büyümüştü. Bir gün Sarayından genç, güzel ve masum karısıyla ve küçücük oğluyla birlikte silâhla ihtilâlciler tarafından alınıp belirsiz bir istikamete doğru götürül- mek için bir tankın içine tıkılmak ih- timali onu korkutuyordu. Yapılacak tek şey vardı. Kendisini tutan dere- beylerine rağmen büyük ıslahata gi- rişmek, memlekette bu ıslahatın baş- langıcını hazırlayacak demokratik reformları başarmak ve ilk iş olarak ilkbaharda âdil ve dürüst bir seçim yapmak! Bunları başarabilecek miy- di? Belli değildi. Fakat, Veliahdine sahip olduğu gün iyiniyetli herkes, şimdi bir Hükümdardan çok bir insan olan Rıza Şaha bol şana diliyordu. 31