Tese bir tek defa bakmadı. Pozisyo- nunu hiç değiştirmediği bacakları ü- zerinde, aynı istikamete vücudu çev- rik durdu. "Seven kadın" rolünü benimsemiş bulunduğu, işin daha başından belli oldu. Başkan, bütün tanıklara sordu- gu sualleri ona da sorunca öteki ta- nıklardan almadığı bir cevap aldı. Su- al "Arkanızda duran sanıkları, Adnan Menderesi ve Fahri Atabeyi tanır mısınız?" idi. Aydan "Gayet iyi ta- nırım" cevabını verdi. 1340 doğum- luydu ve Aydında dünyaya gelmişti. Demek ki eski dostuyla, aynı zaman- da hemşehri de oluyordu. Salim Ba- şol m bir kaç kelimeyle dâva- yı anlatt — Sanık Adnan Menderes evli bir adam. Bilirsiniz. Kendisiyle omüna- sebet tesis etmişsiniz ve ondan gayrı- Fahri Atabeyi Ankaraya bu çocuğu öldürmeğe azmettirerek göndermiş. Atabey çocuğu öldürüp mezarlığa gömmüş, iddia, bu. Siz ne diyorsu- nuz! Bu mesele hakkında bildiklerini- zi anlatın Ayhan Aydanın ilk cümlesi tam bir piyes cümlesi oldu ve dinleyiciler üzerinde büyük tesir yarattı. Bilhas- sa kadınların gözleri derhal yaşlan- ie ydan — Adnan Menderesi 1951'de ta- nıdım. Kendisini çok sevdim. Bütün emelim ondan bir çocuk yapmaktı..' de Tirad, aşağı yukarı sonuna kadar aynı rahatlık içinde ve aynı minval üzere devam etti. Ünlü soprano sesi kadar meşhur bebeğinin hikâyesini anlattı. Ancak söylediği bazı nokta- lar pek Menderesin işine gelecek şey- ler değildi. Ayhan Aydan sancılanın- ca Floryada Adnan Menderesi ara- " Fakat Başbakanı bulamayın- ca hususi kalem müdürü Muzaffer Ersüyle görüşmüştü. Muzaffer Ersü- ye "Dr. Fahri Atabeyi hemen buraya gönderin. Hastalandım" demişti. Aydan doğumdan evvelki safhala- rı anlatıyordu ki Başkan sözünü kes- ti: "— Bizim mevzuumuz doğumdan sonra" dedi. Bu arada bir mübayenet ortaya çıkıyordu. Genç kadına göre doğum zor olmuştu. Halbuki kendisini do- gurtan doktor ifadesinde bunun kolay olduğunu bildirmişti. Menderesin oy- naşı kendinden emin bir tavırla: — Doğuran bendim. Çok zor ol- du" cevabını verdi. Çocuk o kadar halsiz dünyaya gel- mişti ki zavallı anne evladının ölü olup olmadığını merak etmişti. Bu- AKİS, 4 KASIM 1960 YASSTADA DURUŞMALARI Sabık Başbakan "Bebek dâvası"na getiriliyor Nutku tutuldu nun üzerine Ankaranın en iyi çocuk doktoru Bahtiyar Demirağı çağırt- mış, fakat o da yavruyu kurtarama- mıştı. Ayhan Aydan tan bir katiyet- le "Çocuk eceliyle öldü" dedi. Ancak ölümün nasıl, nerede, ne zaman ol- duğu ve bunu nasıl öğrendiği husus- larında söyledikleri bermutad öteki şahitlerin ifadelerine uymuyordu. Za- ten bu, aslında "Bebek Dâvası" oldu- ğu kadar "Mübayenetler Dâvası" idi. Zira bütün duruşma boyunca aynı şe- yi söyleyen iki tanık veya sanık çık- madı. Herkes başka telden çalıyor, aynı vak'aları herkes kendine göre anlatıyordu. Elbette ki Ayhan Aydan baş kadın kahraman, bu kaidenin bir istisnası olmayacaktı. Başol düşük o efendinin oynaşına bir çok sual sordu. Ortada aydınlan- ması gereken bir mübayenet daha vardı. Menderes Fahri Atabeyi ken- disinin ogöndermediğini söylemişti. Halbuki şimdi Ayhan Aydan?.. Men- deres sanık mikrofonuna geldi ve bir defa daha "Fahri Atabeyi ben gön- dermedim" dedi. O zaman Ayhan Ay- dan, fedakâr bir LA Dam o Kamelya edasıyla atıldı: "— Belki Muzaffer Ersü telefonumu söylememiştir. ben benim Zaten Salim Başol o kendisine has -Beh- çet Kemal Çağların tabiriyle- "Ana- 25