YURTTA OLUP BİTENLER da burada Cebesoyun yeni bir parti- nin teşkili için gayret sarfettiği, te- maslarda bulunduğu söyleniyordu. Ama, bunun aslı yoktu. Emekli Ge- neral son derece kesin tarzda devam tti: "-— Haberin hiç bir esası mevcut değildir. Nereden çıkmış, nasıl çıka- rılmış bilmiyorum. Diğer gazeteciler de telefon edip, soruyorlar. Onlara da aynı cevabı veriyorum. Parti kura- cağım şeklindeki havadisin aslı yok- tur. Ben, siyasi hayatı artık terket- miş vaziyetteyim”. Cebesoy, açık kahverengi bir yaz- lık elbise giymişti. Gömleği de, elbi- sesine uygun tarzda kahverengiydi. AKİS muhabiri kendisinden telefon- la randevu istemiş, fakat Cebesoy gö- rüşecek bir şeyi bulunmadığını bil- dirmişti. Bunun üzerine rali bulmuştu. Cebesoy Adaya kadar gelmiş gazeteciyi kabul etmiş, onun- la konuşmuştu. Zaten gizli kapaklı bir faaliyeti yoktu. Hayır, & Siyasi teşekkülün, değil başına geçm larında vazife almak dahi hatim lan geçmiyordu. Siyasetten ayrılmıştı. Aslında Cebesoyu D.P. ye hisler! itmişti. Atatürkün ölümünden sonra Türkiyenin idaresini ele alan İsmet İnönü daha o günlerde çok partili hayata geçmeyi tasarlamıştı. Fakat karsı partiyi bir takım Atatürk düş- manlarının kurması başlıca endişe- siydi. İnönü Atatürkün daima samimi bir arkadaşı olarak kalmış, ona karşı şahsi sevgi duymuştu. Nitekim kira- ya verinceye kadar oturduğu pembe evinin yemek odasında (Atatürkün bir tablosu, oturma salonunda imza- lı bir fotoğrafı daima asılı durmuş- tur. Cumhurbaşkanı olunca hemen her şeyden evvel Atatürkün küskün arkadaşlarım toplamış, onlara yük- sek mevkiler vermiş, hepsini rejimin unsurları haline getirmiştir. Kâzım Karabekir bu düşünceyle B.M.M. baş- kanlığına seçilmiştir. Atatürkün düş- manı değil, dostu olan fakat adı is- tismara müsait Fethi Okyar Adalet Kurtarıcı aleyhinde bir havanın es- mesini önlemiştir. Gerçi bütün haya- na meziyetlere sahip bulunduğundan dolayı her badirenin sonunda gün gibi parlayan İnönü bu hareketinden dolayı demagogların tenkidine uğra- Atatürk düşmanlığıyla Cumhurbaşkanı gayesinde başarı ka- zanmış, çok partili hayata, geçişte ye- 8 Ali Fuat Cebesoy Paydos! ni partiyi Atatürke bağlı sanılan Ce- lâl Bayar kurmuştur. o Gerçi, "Milli Sahtekâr" herkes gibi İnönüyü de al- datmış, kafasındaki tek düşüncenin iktidar sahibi olmaktan ibaret bulun- duğunu kısa zamanda ortaya koy- muştur. Ama İnönünün bunu farket- mesi elbette ki mümkün değildi ve Atatürkün nimetleriyle adam olmuş "Milli Sahtekâr"ın daha baştan Ata- türk inkılâplarına ihaneti yeni Cum- hurbaşkanının hatırından geçmemiş- ti. Grup ve İnönü mnönü, Atatürke hissi ve şahsi se- beplerden dolayı iğbirar duyanları 1938'in havasından faydalanarak va- ziyet almaktan böylece menettikten sonra onları gayrımemnun halden çıkardı, kendilerini hayatlarında ha- yâl etmedikleri omevkilere getirdi. Yeni Cumhurbaşkanı için mühim o- lan Atatürk inkılâplarıydı. Bunların zedelenmesine, hattâ münakaşa mev- zuu olmasına göz yummamak gerek- ti. O tarihlerde İnönü, herkesin bil- diği gibi, bal gibi diktatördü. Hattâ, Tarihte ilk defa, harp sonrasında mo- da olan Güdümlü Demokrasiyi, yâni meşhur tâbirle Münevver Mutlakıyet rejimini tatbik ediyordu, Bu bakım- dan arzularını gerçekleştirmekte faz- la güçlük çekmedi. Atatürkün şahsı etrafında başlayabilecek tadsız mü" nakaşalan böylece önledikten sonra Karabekirlere, oCebesoylara, Refet Paşalara şerefler bahşetti. o Büyük Meclisin başında Karabekiri Cebesoy takip etti. Fakat devir değişip te zi- hinler ayaklandığında C.H.P. Meclis Grubu daha fazla istiklâl (o peşinde koşmaya başladı. Grup Cebesoydan memnun değildi. Gerçi İnönü emre- derse 1946 da gelen . Grubun aksine karar alması bahis mevzuu bile değil- di Ama İnönünün artık o taraklar» da bezi yoktu. Bütün aklı fikri mem- lekette (o Demokrasiyi (o gerçekleştir- mekten', ibaret bulunduğundan Grubu da hareketlerinde serbest bırakmıştı. Hele Meclis Başkanı seçimi gibi me- selelerde (o milletvekillerine tesir et- mek aklının köşesinden geçm miyordu. Cebesoy ise o tarihlerde nün Meclis Başkanı" idi ve bu yüzden an- tipatikti. Şahsen hiç bir meziyet or- taya koyamamış, bütün kuvvetinin 1- nönüden geldiğini belli etmişti. lik ortada, Başbakanlıktan Şükrü Saracoğlu vardı. C.H.P. Mec- lis Grubunda derhal kulis faaliyeti başladı. Hareketin önderlerinden baş- lıcası Hıfzı Oğuz Bekataydı. o Yâni, ne oluyordu? Bu Milli Şeften artık gına gelmişti. Meclis pekâlâ kendisi- ne İnönünün arzusu hilâfına bir baş- kan seçebilirdi. Cebesoyun yerine Sa- raçoğlu biçilmiş kaftandı. Nitekim, Meclis reyini Saraçoğlu- na verdi. Gerçi İnönü müdahale etme» miş ve Cebesoyu kendisine olan ma- nevi bağıyla başbaşa bırakmıştı. Ni- hayet emekli General de biraz him- met etmeli, alara lakin sevgisini kazanmalıydı. Halbuki Saraçoğlu bu mıştı. Zaten antipatik Nihat Erimin Cebesoy lehinde vaziyet oalması e- Generalin felâket - sebebi ol- -Daima da düşük Menderesin kanatları altına sığınmıştır ya..- Ama Cebesoy bu hezimeti asla affetmedi ve pek çok kimsenin yap- tığı gibi "Kabahat İnönüdedir" deyip işin içinden sıyrıldı. İnönünün talihi gariptir. Herkes en sonda, kusuru AE İnönüye yükler.. bugün İnönüye karşı yüreğinde bir. hınç duydu ve Meclis Başkanlığı-. nı kaptırmasını o affetmedi. Halbuki zavallı İnönü elinden geleni yapmış, Cebesoy dolayısıyla C.H.P. Grubunun genç milletvekillerini darıltmıştı. Kir tekim D.P. kurulduğunda Celal Ba- yar ve arkadaşları Cebesoyu İnönü- nün yanında değil, kendi yanlarında gördüler. Emekli General işin sonuna kadar yeni ahbaplarına sadık kaldı, onların hizmetini gördü. Daima İs- tanbuldaki D.P. listesine okatılmayı kabul etti. Hattâ 1957 seçimlerinin arefesinde D.P. ve liderleri bütün hü- viyetlerini ortaya koydukları o halde Cebesoy Sayarların, oMendereslerin listesinde arzı endam etmeyi uygun buldu. Nitekim D.P. bilinen şekilde AKİS, 17 AĞUSTOS 1960