RADYO Radyolar Programlar 27 Mayısdan bu yana, günler geçtik- -e radyolarımız idari bakımdan bir düzene giriyor ve belli yayın prensip- lerine göre programlar hazırlamaya başlıyorlardı. Temmuz tonlarında Ankara Radyosunda toplanan Danış- ma Kurulunun ve yine aynı radyoda her üç radyo idarecilerinin yaptıkla- rı toplantıların kararlarına ayak uy- durarak programlarını önce İstan- bul Radyosu derlemiş ve basın top- lantısına pek düşkün olduğu anlaşı- dan itibaren yeni programlara geçil- mişti. Ankara Radyosu ise plak ve bantlardan medet umarak, program- cılığın yükünü, yalnız müzik yayını- na vermekte devam ediyordu. Yeni programlara geçtiğini (o he- men hemen bütün İstanbul gazetele- rinde ilân ettiren İstanbul Radyosu bu bakımdan ne gibi bir durumday- dı? Programlarında ne gibi ler yapmış, dinleyiciyi 27 oMayısdan sonra eğlendirmek ve bilhassa eğit- mek için hangi yollan seçmişti? Bu istasyon yalnız enizi Cİ- varından rahatça dinlenebildiği için herşeyden önce bir bölge radyosu idi. Dinleyicisi belli bir yerdeydi ve kara Radyosuna kıyasla daha geniş bir aydın kitlesine hitabediyordu. Bu sebepten de İstanbul Radyosu, bir memleket radyosu olan ve mikrofo- nundan sıkacak sesle her çeşit halk kitlesini tatmin etmek mecburiyetin- de kalan Ankara Radyosuna kıyas- yerde yayın yapan İstanbuldaki rad- yo, Basın Yayın ve Turizm Genel Mü- dürlüğünün baskısından da kendini kolaylıkla koruyabiliyordu. Eski ida- re Zamanında enel Müdürlüğün bu baskısı Ankara Radyosunun her AKİS, 17 AĞUSTOS 1960 bakımdan belini kıran bir faktör ol- muştu. 27 Mayısdan sonra aynı Ge- nel Müdürlüğün baskısı eski gün- leri hiçbir zaman hatırlatmayacak bir şekilde olsa ile yine de kendini gösteriyordu. Bugünkü baskı netice- sinde Ankara Radyosunun eski hali ne döneceğini söylemek hem büyük bir hata, hem de acı bir kötümserlik olurdu. Olurdu ama bu baskıya bir son vermek gerekiyordu. Basın Yayın e Turtam Genel Müdürlüğünün An- kara Radyosunun üstündeki baskısı günümüzde nasıl devam ediyordu ? Kü çük bir misâl bunu açıklamak için yeter de artardı bile. Ankara Radyo- su Eylülde yeni programlara başla- mak için hazırlıklarını hemen hemen yarılamış ve yeni programlarının çe- şitlerini ve saatlerini de tesbit et- mişti. Bu sebeple bir toplantı bile ya- pılmış, basta Radyo Dairesi Müdürü olmak üzere Ankara Radyosu idare- cileri ve Genel Müdürlükten seçil - miş bir heyet yeni programlar üs- tünde birer birer durmuşlar, bazıla- rını elemişler ve yalnız bu üç gün sü- ren toplantı sonunda kabul edilen programların mikrofona çıkmasını karar altına almışlardı. Sanki bütün bunlardan haberi yokmuş gibi odav- ranan Genel Müdürlük ise geçen Cu- ma günü, yâni yapılan toplantılardan tam iki gün sonra Ankara Radyosu- na yeni bir program fikrini, program- da konuşacak olan şahısla beraber gönderiyordu. Bu yeni program "Der- giler Arasında" ismini taşıyordu ve geçen Cumartesi günü, saat 21:00'de de yayınlanıyordu. Haftalık dergile- rin seçme makalelerine ait kısımla- rın okunduğu bu program aslında çok faydalı ve. ilgi çekiciydi. Fakat bu şekilde bir programın, hiç üstünde tartışılmadan mikrofona sı hem bir sürü değersiz programla- rın aynı yoldan Ankara Rad dan yayınlanmasına yol bir prensip kararıyla tezat teşkil edi- yordu. Bu karara göre programlar ancak bir heyet tarafından kabul edildikten sonra (o yayınlanabilecekti. Yâni hiçbir şahıs Ur programı tek başına mikrofona çıkaramıyacaktı. İşte İstanbul Radyosu, Basın Ya- yın ve Turizm Genel üdürlüğünün belki de farkında olmadan sebep oldu- ğu bu çeşit bir baskısından uzaktay- dı. undan i mikrofonlar daha rahat daha geniş bir gönül rahatlığı ile iş- lerini yapabiliyorlardı. Üstelik İstan- bul, radyo programcılığı bakımından daha büyük imkanlara da sahipti. Yıllardanberi İstanbul Radyosu bü- tün bu sebeplerden ötürü Ankara Radyosuna bir üstünlük taslamış vel bu üstünlüğü devam ettirmişti. Fakat bir türlü bu imkânlardan kâfi dere- cede yararlanamamış ve kaliteli bir seviyeye (o ulaşamamıştı. Il Ağustos 1960 tarihinden itibaren tatbik edilen programlar durumun 27 Mayısdan sonra dahi değişmediğini gösteriyor- Bunun belli başlı sebeplerinden biri İstanbul Radyosu idarecilerinin Türkiyenin diğer bölgelerindekilere kıyasla daha aydın sayılan kendi din- leyicilerine hitabetmenin güçlüğünü ve özelliklerini öğrenememiş olmala- rıydı. Eskiden üstünde durulmaktan korkulan çeşitli konulara artık İstan- leyiciye radyo tekniğinden uzak şe- killerle takdim edilmesi işin değe- rini sıfıra indirmiyorsa bile çok azaltıyordu. o Radyolarımızın yalnız yeni fikirlere değil, yeni (program şekillerine de ihtiyaçları vardı. İs- tanbul Radyosunda ise çok ilgi çeki- ci bir hale getirilmesi imkân dahilin- de olan "Kahramanlar Saati" hâla eski şekliyle yayınlanıyor, çoktan mi- adını doldurmuş olan Cemal Reşit Rey'in "Piano Dünyasındaki Gezinti- leri" de hâlâ devam ediyordu. Gönül istiyordu ki radyolarımız, hiçbir fay- dası olmayan alışkanlıklardan 27 Ma?! yısdan sonra tamamen kurtulsunlar ve büyük bir hamle yapsınlar. I Ağus- tosda yeni programlara geçen İstan- bul Radyosundan sonra Ankara Rad-, yosu da 1 Eylülde bu hamleye başlat maya hazırlanıyor. Şimdi bütün gözler ve kulaklar memleketin her tarafına sesini göndermek, aydının- dan köylüsüne kadar her çeşit dinle- yiciyi tatmin etmek zorunda olan Ankara Radyosuna çevrilmiş, bu is- tasyonun 27 Mayısdan sonraki yeni programlarını bekliyor