ANAYASA nusu da buna benzetilebilirdi. Ko- misyon bu meseleler üzerinde biraz fazla uzun durmakla beraber netice- de doğru hâl çârelerine Allahtan u- laşabildi. Ama bu arada, biraz fazla nazari kararlar verilmiyor da değil- di. Meselâ, telefon omuhaverelerinin zabıtaca dinlenebilmesinin bağımsız hâkim kararıyla olması yeterli gö- rülmemiş, bunun için her defasında Anayasa Mahkemesinden ,izin alın- ması şart koşulmuştu. Bu takdirde ise, Doğu ve Güney - Doğu illerimiz- de kaçakçı takip eden her jandarma bölük komutanının tâ Anayasa Mah- kemesinden izin gelinceye kadar elin- deki kaçakçıyı kaçırması işten bile değildi.. Üstelik, bu kadar teferruata ait işlerle uğraşacak bir Anayasa Mahkemesinin asli işlerine vakit bu- lup bulamayacağı da sorulmağa de- gerdi. Bununla beraber Komisyon bu aksaklıkları kolaylıkla anlıyor, bazen fazlasiyle hassas (oOolmasına rağmen basında çıkan tenkitleri karşılıyor ve bunlardan ciddi bir şe- kilde istifade etmesini biliyordu. Ne- Onar arkadaşlarıyla birlikte Üniversiteye giriyor Baha ticede, bu mübalâğalı tarafların da iye emin olmamak için hiçbir sebep yı Prensip aa Nitekim, bunun bir misâli de İkinci Meclis konusunda verildi. Komis- yonun, modern cereyanlarla ilgisi o- lan, iktisadi ve sosyal perspektifi de geniş bulunmayan bazı yaşlı, üyeleri- nin İkinci Meclisin Birinci Meclisle eşit yetkili korporatif bir Meclis ol- masını istemeleri üzerine büyük bir münakaşa açılmıştı. Münakaşa oyla- rın eşit şekilde taksimiyle sona erdi. Fakat neticede, C.H.P. nin cevabın- dan ve basındaki çok haklı tenkitler- den istifade eden -ilk önce biraz kız- mış olsalar da- bazı üyeler Korpora- tif Meclis fikrinden ovazgeçince bu tehlike de savuşturulmuş oldu. tarz müzakerelerde bilhassa Savcı, Prof. Sarıca, Prof. Tunaya, Prof. Arsel ve Doç. Giritli çok müs- bet bir rol oynuyorlardı. Buna karşı- lık, kendilerinden mütalea istenen İstanbul İktisat Fakültesinin iktisat hocaları, iktisadi ye sosyal açı ve sos- yolojik görüş bakımından hiç basiret gösteremediler ve seçilmeden gelmiş üyelerden ekseriyetle okurulacak bir İktisat Şürasının plân yapmaktan tu- tun da teşrii mahiyette tekliflerde bulunmağa k:dar en geniş yetkiler- le teçhizini isteyebildiler! Fakat, ay- ni Fakültenin maliye hocalarının ver- diği ve anahatları itibariyle C.H.P. nin cevabındaki hükümleri çok andı- ran tekliflerin de yardımıyla Komis- yonun gençler grubu bu saçma tekli- fi geri çevirmeğe muvaffak oldu. Komisyon diğer konularda da prensip kararlarına vardı. Birinci Meclisin yetkileri, teşekkül tarzı, Hü- kümetin yetkileri, Hükümetle Mec- lisler arasındaki münasebetler, Cum- hurbaşkanlığı Yargı etkisi ve Anaya- sa Mahkemesi, siyasi partiler konu- larında Komisyonun hiçbir çevreden önemli tenkitler celbetmeyecek müs- bet ve klâsik kararları oldu. Komis- yon bu konularda İtalyan ve Federal Almanya Anayasalarından -tıpkı C. H.P. gibi- bilhassa İstifade ediyordu. Neticede, büyük tartışma yine İkinci Meclis üzerinde olacaktı. Şimdilik, bu meclisin korporatif bir meclis ol- mayacağı söylenebilirdi. Komisyonun realitelere ve son cereyanlara hâkim genç üyeleri şimdi de bu meclisin sâ- dece istişari yetkileri olmasını sağ- lamağa uğraşacaklardı. İkinci Mec- lis, kanunların yapılmasına, son söz Birinci Mecliste kalmakla beraber, katılmalı ve bir fren vazifesi görme- liydi. Ancak, genel oyla seçilmeyece- $i için Hükümeti düşürmek yetkisi- ne sahip kılınmamalıydı. Mülkiyenin tasarısı İşte tam bu sırada Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi hukuk ve siyasi ilim hocaları, Prof. Savcının da tas- vibiyle güzel bir tasarıyı Komisyona yolladılar. Bu tasarı, anahatları iti- bariyle yine C.H.P. nin cevabına uyu- yordu. Bazı noktalarda, meselâ sos- yal haklar, çalışma vazifesi, plânla- manın tanzimi, kanun tasarılarının iki meclis arasında gidip gelmesini kaldırması bakımından C.H.P. nin tasarısının bu tasarıdan ileri olması- na karşılık, Mülkiyenin tasarısı da, madde madde yazılması dolayısiyle ve Meclisin feshi konusunda göster- diği çok yerinde ve orijinal hâl şek- liyle daha ileri ve işlenmiş fikirler getirmişti. Hele İkinci Meclis konusu. gibi konularda muhafazakâr tema- yülleri yenmek için bu tasarı paha biçilmez bir destek olabilirdi. Mülki- ye hocalarının niyeti, tasarılarım Ko- misyona sunmaktı. Asla Komisyonla yarışa çıkmak gibi bir niyetleri yok- tu. Fakat, tasarının basına erken ak- sedişi hemen böyle bir kanaat uyan- dırdı. Bazı alıngan zevat da bu kana- AKİS, 17 AĞUSTOS 1960