17 Ağustos 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 33

17 Ağustos 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Milli Birlik Komitesine, hiç de nazik olmıyan bir üslüpla yazılmış bir mek- tup yollamıştı. Bu mektupta düşük iktidara mensup düşük bakanların 105 bin lira tutarındaki o borçlarının ödenmesi isteniyordu. Milli Birlik Komitesi üyeleri Klüp 47'nin Bulgar asıllı patronuna, bu faturalar 100 bin liraya yükselinceye kadar aklının ne- rede olduğunu sormadılar. Nazikâne bir cevap verdiler. Faturalarını alıp Başbakanlığa müracaat etmesini tav- siye ettiler. Başbakanlık 105 bin lira- lık ziyafet faturalarını hayretle in- tek iş, tek çıkar yol, her alacaklı gi- bi hukuki yollara başvurmaktan iba- retti. Bulgar asıllı patrona bu hu- sus tavsiye edildi. . Klüp 47'nin Bulgar asıllı patro- nu, bir zamanlar pek iftiharla hazır- ladığı ziyafet sofralarının mutena yi- yicileri olan Yassıada sakinleri için fikrini değiştirmiş bulunuyor: "Onlar benim başımı yedi, iflâsı- ma sebeb olacaklar. Allah da onların başını yesin" diye beddua ediyor. Hilton Otelinde günlerce kalan ve ner faturayı çok bularak itiraz eden İngiliz filmcileri bir ay için Londraya döndüler.; Victoria de Sica ile Russelind Russel'in baş rolleri oynıyacağı "Ma- şaallah" filminin, o İngiliz senaristi, sırf orijinalite ğini, fakat İstanbulu hayalindeki şe- hirden çok değişik bulduğu için se- naryoda bazı değişiklikler yapmağa mecbur kalacağını söyledi. 16 »* 18 yaşında güzel bir Türk kı- zı arayan İngiliz Filmcileri, bu ara- da, müracaat eden yirmi genç kızı da beğenmediler. BU fırsattan istifade eden esmer güzeli bir Rum dilberi > yaşının küçüklüğüne rağmen İstan- bulluların iyi tanıdığı genç kız- ya- nında ünlü bir Türk aktörü olduğu hâlde İngiliz filmcilerine müracaat etti. İngiliz filmciler "Eylülde tek- rar döneceğiz. Size cevabımızı o za- man veririz" dediler. Halbuki Rum dilberi, bu konuşmadan sonra Hilto- nun lobbisinde, günlük havadis avına çıkmış gazete muhabirlerini yakalı- yarak isminin Reha Dilek olduğunu, İngiliz filmcileri tarafından O angaje edildiğini, filmin bitiminden o sonra Londraya tahsile (gönderileceğini söylüyor, foto muhabirlerine otelin muhtelif salonlarında Terry Moore vâri pozlar veriyodu. AKİS, 17 AĞUSTOS 1960 Tİ Y A İzmir Belediye ve Kültür Belediyelerin (o bir şehrin meydânları, limanları, otelleri, çarşıları, ları kadar buraları dolduran insanla- rı ve onların medeni ihtiyaçlarıyla da ilgilenmeleri başlıca vazifeleri arasındadır. Bu ihtiyaçların elektri- ginden, suyundan, hava gazından, na- kil vasıtalarından tutun da spor ve binalarına, çocuk bahçelerine, umumi gezme ve eğlenme yerlerine kadar şehirlinin günlük hayatında yer tutan, maddi ve bedeni ihtiyaç- lar diye vasıflandırılabilecek olanla- rı var. Onların yanısıra, her şehirli- nin bir de manevi ve fikri bazı ihti- yaçları var ki öbürleri kadar zaruri olduğuna ve belediye hizmetleri ara- sında belki de başta gelmesi gerekti- ğine hâlâ kolay kolay inanamıyo- ruz. Bu. ihtiyaçlar şehirlinin ruhunu ve kafasını besleyecek, onu manen tatmin edecek kültür ve sanat hare- ketleri, bu hareketleri yaratacak, ge- liştirecek kültür ve sanat o yuvaları- dır. sokakları, ehir medeniyeti yalnız caddeler- den, büyük otellerden ve parklardan ibaret olsaydı New York, Londra, Paris, Viyana gibi medeniyet şehir- lerinin asıl şöhretlerini yapan zelere, kütüphanelere, resim galeri- lerine, Akademilere, Konservatuvar- TR O lara, Opera ve Tiyatro binalarına ne ihtiyaçları vardı? Bizim en büyük şehirlerimiz bile bunların birçoğun- dan henüz mahrumdur. Ama tiyat- ro, güzel sanatlarımız içinde, son yıl- larda öbür sanat şubelerinden daha hızlı ilerlemeler kaydedebilmiş oldu- gu için, bazı şehirlerimiz onun nimeti lerinden ofaydalanabiliyorlar. Bu bahtiyarlığa ermiş olan şehir- lerimizden biri de İzmirdir. Eski Hal- kevi binasının onarılması ve Devlet Tiyatrosunun fedakârlıkları sayesin- de, küçük de olsa, devamlı temsiller veren bir şehir tiyatrosuna sahibol- muştur. Bu tiyatroya koca İzmir be- lediyesinin yapabildiği yıllık yardım topu topu 50.000 liradan ibaretti. Son zamanlarda galiba onu da ver- mek güç gelmiş olacak ki Devlet Ti yatrosunun İzmir şubesini yürütmek' için girdiği masrafların onda biri bi- le olmıyan bu yardımdan - bir az da fuzuli müdahalelerden kurtulmak i- çin- -vazgeçmesini cana minnet bil- miştir. Halbuki İzmir Belediyesinden beklenen, Devlet Tiyatrosunun mer- kezdeki faaliyetini zorlaştırmak pa- hasına giriştiği bu takdire değer gayret ve faaliyeti, yıldan yıla artan bir ödenek yardımıyla beslemesi, olmazsa İzmirlilerin tiyatro ihtiya-, cını karşılayan bir Devlet müessese- sine; "Benim de çorbada tuzum var"! diyebilecek durumda olmayı bir onur; meselesi yapmasıydı. Çünkü tiyatro "Felsefe Doktora" İzmir sahnesinde

Bu sayıdan diğer sayfalar: