SİNEMA Festivaller Berlin 1960 Sinema bir eğlence vasıtası olarak taşıdığı önemin yanı sıra, son yıl- larda yeni ve büyük vazifeler de yük- lenmişti. Sayıları gittikçe artmakta olan milletlerarası festivaller, sine- manın milletlerarasında bir (kültür elçiliği, insanlık sevgisi, barış hasre- ti, milletlerin karşılıklı işbirliği gibi maksatları perçinlemek işini üzerine aldığını göstermekteydi. Festivalle- rin sosyal ve politik hadiselerle yakın ilgisini en iyi sembolize eden teşeb- büslerden birisi de, bu yıl onuncu yı- lını idrak etmekte olan Berlin Film Festivalidir. İkinci Dünya Savaşında bir harabe haline gelen Berlini, sa- vaş Öncesindeki ikbal ve şaşaasına kavuşturmak için tedbirler arandığı bir sırada, bu şehirde büyük bir film festivali düzenlenmesi de ilk akla ge- len çareler arasındaydı. Nitekim tek- lifin yapılmasından onbir ay sonra 1951 yılının 6 Haziranında. Birinci Berlin Film Festivali büyük bir tö- renle açılıyordu. Sovyetler ile Batı arasındaki gerginlik, kuşatılmış Ber- lindeki Festivali Batı taraftartarının bir güç gösterisi haline getirivermiş- ti. Batı Almanya sinemasının sanat, teknik ve estetik cihetlerden Doğa Almanya ile kıyaslanamıyacak ka- dar geri olmasına rağmen Festival yabancıların iştirakiyle ilgiyi az çok üstüne çekebilmişti. Birinci Festiva- lin dünyanın çeşitli köşelerinden Ber- line çektiği sanatçılar, yazarlar, ga- zeteciler ve seçkin bir topluluk Batı Almanya için ayni zamanda dertle- rini ortaya serebilme imkanı vermiş ve Batılı idareciler Almanya konu- sunda kendi açılarından vaziyetin açıklamasını yapabilmişlerdi. Daha sonraki Festivaller ilkinden alınan derslerden faydalanmak sure- tiyle gittikçe daha canlı bir hal aldı. Başta Amerika olmak üzere hemen bütün Batılılar Festivale her yıl iki üç film gönderirken, komünist mem- leketler aleyhte bir tutum alıyor ve Festivali boykot ediyorlardı. Hattâ Doğu Almanyalılar Batı Berlinde Festival yapılırken kendileri de Do- ğu Berlin sinemalarında gerek, ken- dilerinin ve gerekse öteki komünist memleketlerin çevirdiği değerli film- leri göstererek, Festivale gelen ta- nınmış yazar ve sanatçıları kendi si- nemalarına çekiyorlardı. Bugün bazı kimselerce hala "boş geçirilecek va- kit” telâkki olunmaktan kurtulamı- yan sinema Festival süresince (o Al- manyada hakiki bir siyasi yarışma ile neticelenmektedir. Gün geçtikçe 34 radyo ve basım bile asan bir kuvvet iktisap etmekte olan sinema sanatı- nın, bir efkârı umumiye müessesesi sıfatıyla omilletlerarası O hâdiselerde oynamak istediği önemli rol, Berlin Festivali, Moskova Festivali gibi ha- diselerle bugün iyice ortaya çıkmak- tadır. Büyük devletler e milletlerarası Festivalleri, yalnız milli sinema en- düstrilerinin tanıtılması için (değil, ayni zamanda siyasi, ekonomik ve kültürel prensip ve geleneklerinin de bir daha meydana konulması yo- lunda büyük bir fırsat sayarlarken, ayni gerçeği, Türkiye hariç, dünya- nın öteki bütün küçük ve geri kai- lin Film Festivalinde gösterilen renk- li dokümanter filmi "İstanbul" dan başka yıllarca hiç bir Türk filmi dış ülkelere çıkamamıştır. Son yıllarda İstanbul Üniversitesi Edebiyat (oFa- kültesi adına Ord. Prof. Mazhar Şevket İpşiroğlu ile Sabahattin E- yüboğlunun yaptıkları odokümanter filmler de olmasa, dünya milletleri- nin Türkiyede film çevrildiğini oöğ- renmesi herhalde mümkün değildir. Adı geçen dokümanterler Berlin Film Festivallerinde bir derece tutturarak veya mansiyon alarak değerlerini kabul ettirmekle beraber "tek elin nesi var, iki elin sesi var" misali, tek başlarına Türk sineması hakkın- da bir fikir vermekten çok uzaktır- lar. Esasen umumiyetle yabancı ka- meramenler tarafından çekilmiş olan bu filmler, millilik sıfatın da her- Bir Türk filminden sahne Beli büken: İlgisizlik mış milletleri da anlamış görünüyor- lar. Bugün hemen hiç bir festival yoktur ki katılan devletler arasında Formoza'nın, Seylân, Yeni Zelanda, Küba veya Filipin'in adlarına rast- lanmasın. Dana bir devlet olarak da- hi varlıklarını milletlerarası piyasa- da yeterince ispatlıyamamış millet- ler bile, festivallerin tanıtılma, pro- paganda ve alış - veriş bakımından taşıdığı önemi iyice kavramışlardır. Yalnız kırk yıllık bir sineması olan milletler arasında şerefli bir yere sa- hip bulunan Cumhuriyet (o Türkiyesi bu gerçeği görmekten adetâ kaç- maktadır. Yıllar önce Türk Film Dostları Deneğinin teşvikiyle Ber- halde tamamen temsil etmemekte- dirler. Her yıl düzinelerle film çevi- ren ve bunlar arasında hiç olmazsa yabancılar karşısına çıkabilecek se- viyeyi az çok tutturmuş beş altı kor- delâ verebilen Türk Sineması, hariç- te tanınma imkânı bir türlü bu- lamamıştır. "Üç Arkadaş" filminin Berlin Film Festivaline katılması için yapılan mücadele; rejisör, pro- düktör, senarist ve sinema yazarla- rının müşterek' protesto beyanname- leri ilgilileri harekete geçirmeğe yet- memiştir. Nitekim 24 Haziran cuma günü meşhur Kongresshalle'de açılan X. Berlin Film Festivalinde de Tür- kiye yine bir dokümanter filmle tem- AKİS, 6 TEMMUZ 1960