masını, askeri idarenin daha bir müd- det idareyi elde tutmasını ve kazanı- lacak zamandan istifade ederek teş- kilâtlanmayı, daha doğrusu toparlan- mayı arzuluyordu. İkinci grup işin biran evvel bitmesini ve iktidarı alı- vermeyi arzulayan gruptu. Üçüncü gruba gelince, bunlar için değişen hiç bir şey yoktu. Dün öbürlerine bel bü- küyorlardı. Bugün bunlara bel bük- mekteydiler. Yarın ise öbürlerine bel bükeceklerdi. C:H:P Ciddi çalışmalar G.eçen haftanın son akşamları, An- karada Kızılaydan geçenler artık herkesin neresi olduğunu bildiği yük- sek binanın pencerelerinde ışık gör- düler. C.H.P. Genel Merkezinin ışık- lan pek geç vakitlere kadar yandı. İçerde toplantı vardı ve C.H.P. idare- cileri çalışıyorlardı. Her şey Genel Başkan İsmet İnö- nünün bir telğrafıyla başladı. Muha- lefet lideri geçen haftanın başların- da partisinin ileri gelenlerine ve bil- hassa Parti Meclisi azalarına birer telgraf . cuma günü ara- da bulunm.: i. Telgraf al- mayan tek “CHP. li bir ülser ameli- yatını başarıyla atlatmış bulunan ve nekahat devresini Büyükadadaki A- nadolu Klübünde geçirmekte olan İs- mail Rüştü Aksaldan ibaret kaldı. CHP. ileri gelenleri hem partileri- nin durumunu ve tutumunu, hem de Anayasa mevzuunda açılan anketa İsmet inönü imzasıyla verilecek cevapları tetkik etmek üzere toplan- tıya çağırılmışlardı. Halkçılar, Kızı- laydaki Genel Merkezlerinde cuma sabahı toplandılar. Parti Meclisi aza- lan, D.P. devrinin en amansız gün- lerinde yapılan toplantıya nisbetle inanılmaz tehalükle Genel Başkanın dâvetine icabet etmişlerdi İlk gün, dört katlı binanın üçüncü katının or- tasında geniş salonda yapılan toplan- tda umumi meseleler görüşüldü, İn- kılâp hareketinin mânası ve ehemmi- yeti üzerinde duruldu. O zaman göze çarpan husus bütün C.H.P. mensup- larının Türk Silâhlı Kuvvetlerine karşı saygı, sevgi hisleriyle dolu bu- lunduğunu müzakerelerin ortaya koy- ması oldu. O kadar ki bir CHP. ileri geleni bu haftanın başındaki pazar- tesi günü, dudaklarında hafif bir te- bessümle şöyle dedi: “ —İlk seçimlerde iktidan alaca- gumızdan zerrece şüphemiz, tereddü- dümüz yoktu. Ama iktidarın el de- ğiştirmesinin bu şekilde cereyanın- dan benim kadar sevinen azdır. Gali- ba Tanrı, on senenin sonunda bu bu memleketin kaderini de- Doğrusu istenilirse o gün Kızı- AKİS, 6 TEMMUZ 1960 Onlara ihtiyaç Son zamanlarda bir cereyan kö- rüklenmek isteniliyor: Yarın- ki politika hayatımızın ciddi ve itimat verici temel taşlarını teşkil edecek genç, bilgili siyaset adam- ları geldikleri yerlere itiliyorlar. Bu cereyanın, bazı mensupları şim- diden ve kendi hayallerinde bakan- lıklar paylaşmaya başlamış C.H.P. de bilhassa geliştiğini söylemek ar- kasında nasıl bir maksadın yattığı m göstermeye yetecektir. Bu, kur- nazca ve sureti haktan görünerek bir "kendine yer açma" politikası- nın basit taktiğidir. "Çirkin Politi- kacı" lar yüzünden topyekün poü- tikanın bu günlerde itibarından kaybetmiş olmasını bir vasıta diye kullanarak siyaset sahasından ha- kiki Okıymetleri uzaklaştırmaya kalkışmak, onlara politikayı mâne- vi baskıyla bıraktırtmak, onların kısmen getirdikleri temiz havadan politikayı tamamen mahrum etmek ve siyaset hayatını eski mülevves şekline döndürmek, bilinmez, mem- leket menfaatleriyle ne derece telif olunabilir. Şu anda bu neviden hü- cumlara 1 numaralı hedefi Turhan Feyzioğludur. Genç profesörü tek- rar kürsüsüne döndürmek nin içinde ve dışında pek çok kim- seye rahat nefes aldıracaktır. Turhan Feyzioğluların, hiç kimse şüphe etmesin, yüz tane kusuru vardır ve bu mecmuanın okuyucu- ları bu kusurların icabında gene ba sütunlarda ne derece srmn ele alındığını hatırlarlar. yüz tane kusurun yanında Hezer luların bir vasfı mevcuttur ki öteki- lerin hepsini gölgede bırakmakta ve pırıl pırıl parlamaktadır: Adi sokak politikacısı olmamak! Bu sı- nıf politikacılar siyaset hayatımız- da bilgili, temiz, ciddi ve gayretli çalışmanın öncüsü olmuşlar, eski laydaki binada toplananlar daha son- ra bazı itirazlarda bulunmakla bera- ber Türk .Silâhlı Kuvvetlerinin ban- ketinin C.H.P. için lütufların en par- lağını teşkil ettiği hususunda muta- bık kaldılar. Buna mukabil alınmak üzere bulunan bir tedbirin koyu C H.P. liler tarafından ziyadesiyle hos karşılanmadığı ortaya çıktı. Toplan- tı günü Geçici İdare siyasi partilerin ocak .bucaklarını kaldırma kararını açıklamıştı. Aslında bundan daha münasip, bu kadar memleketsever bir düşünceye rastlamak kolay değil- di. Ama rahata alışmış bulunanlar derhal seslerini yükselttiler ve her bitmedi ki... partiye yeni bir rufa getirmişler, idealizme iyi mânasında ihtirası mükemmel birleştirerek övünülecek politikacı tipi yaratmışlardır. Poli- tika esnafı tarafından ayaklarının altına karpuz kabuğu konulmasına şiddetle çalışılmasına rağmen Fey- zioğluların büyük kütlelerce tam bir ri Ey sarılmasının sebebi Siyasal Bilgilerin genç talebeleri de hocalarının kürsülerine dönme- lerini istiyorlar ve onları kürsüle- rinden uzaklaştıran sebeplerin ar- tık tarihe gömüldüğünü belirtiyor- lar. Bu düşünce hatalıdır ve hadi- selerin dış görünüşüdür. Aslında memleket, belki yepyeni şartların icabı, politikada Feyzioğlulann ça- lışmasına en çok şimdi lüzum gös- teriyor. Yarın iktidara gelecek O. H.P. yi Feyzioğlular adi sokak de- magoglarına bırakamazlar. Eğilmiş iki omuz bulduğunda üstüne fırla- yan bu korkunç tip kr si- yasi hayatından ancak Aksal Feyzioğluların, zam ii we İrenlerin, İnanların, Alicanların, yahut onlardan daha genç Okyar- ların, Avcıoğluların, Kırcaların dün hâdiselerin zoruyla girdikleri poli- tikada yarın kalmayı kabul etme- leri sayesinde tasfiye olunabilir. Umumi efkâr olarak bize düşen bir vazife vardır: Bu kıymetlere karşı girişilmiş maksadlı hareket- leri daima açığa vurmak' Gençliğe düşen bir vazife vardır: Daha uzun | vadeli düşünmek. Ama asıl Feyzi- oğlular bir vazifeyle karşıkarşıya- dırlar: Asaplarını sağlam tutmak, "lanet olsun" dememek, oyuna gel- memek. Şahısları mühim değildir. Memleketin o sınıf politikacıya önümüzdeki devrede şiddetle ihti- yacı bulunuyor. şeyden çok demagoji kokan itirazla- rım ortaya döktüler. Yani, politika köyden elini, eteğini çekecek miydi? Nitekim CHP. Meclisi azalarından Cihat Baban geçen haftanın sonunda CHP. nin resmi organı Ulusta son derece zayıf, pek" acemice ve zoraki- ligi buram buram kokan bir yazı nes- rederek kararın aleyhinde bulundu. Allahtan ki Milk Birlik Komitesinin azalan kül yutmayan subaylardı. El altından yürütülmeye (o çalışılan ma- nevralara ehemmiyet vermeksizin bildiklerini okudular ve kararlarının tatbikinde ısrar ettiler. CHP. nin yakın istikbal o gün Kızılaydaki Ge- 21