İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Sosyal Hayat İşsizlik ve ötesi Geçen haftanın ortalarına doğru Ti- caret Bakanı Cihat İren, ticaret ve sanayi erbabiyle temaslar yapmak için İstanbula gitti Kendisine işsiz- lik konusu hakkında ne düşündüğünü. soranlara, birçok bakımlardan ilgi çekici ve çok önemli bir cevap ver- di. Cihat İrene bakılırsa, işsizlik da- ha D. P. iktidarı zamanından beri mevcuttu. Bu yıl rekolte esnasın- da eline, geçen yıla nazaran daha fazla para geçecek olan köylü -çün- kü mahsül daha fazladır- genel tale- bi arttıracaktır. Bu talep artışı bil- hassa mensucat gibi istihlak eşyası üzerinde olacaktır. Mensucat fabri- kalarının artan talebi karşılamak i- çin daha fazla çalışması gerekecek, bu da daha fazla işçi kullanmayı ge- rektirecek ve böylece işsizlik ken- diliğinden önlenecektir. Çünkü hâli hazırda işsizlik en fazla sanayi ko- lunda hissedilmektedir. Aslında Cihat İrenin bu sözleri, kendisinin samimiyetle ve dürüstlük- le inandığı iktisadi kurallara tama- men uygundur. Cihat İren bir neo- liberaldir ve onun için en önemli olan şey iktisadi muvazeneyi omuhafaza etmektir. Yine Ticaret Bakanına ba- kılırsa, bu konuda alınması gereken tedbirler dolambaçlı tedbirler olma- malıda; para ve bütçe politikası saye- sinde, piyasa mekanizmasının işleyi- şine doğrudan doğruya müdahele et- meden bu mekanizmayı tashih et- mek ve istenilen yola (sevketmek mümkündür. Nitekim, Cihat İren bu kanaatle- rine tamamiyle uygun düşen iktisa- di istikrar programının hararetli bir savunucusu olmuş, bu sayede dâhil- de ve hariçte müsbet bir şöhret sağ- lamaya da muvaffak olmuştur. 27 Mayıs İnkılâbı yapıcüanmn da mem- leketi tekrar enflâsyon çukuruna at- mak istemedikleri ve istikrara taraf- tar oldukları şüphesizdir. Bu maksat- la, üstelik dış âleme Türk İktisadi politikasının enflâsyoncu olmayaca- ğını göstermek için, bu konudaki köklü kanaatleri bilinen tanınmış bir şahsiyete ihtiyaç vardı. Cihat İren işte bu düşüncelerle Ticaret Bakan- lığı mevkiine geçti ve yeni Hüküme- tin, iktisadi istikrar politikasına ta- raftar olduğunu büyük bir önem ve ısrarla açıklamasında da büyük ve müsbet bir rol oynadı. Fakat, işte şimdi Cihat İrenin iktisadi istikrar anlayışı memleket 26 çapında imtihan geçirmektedir. Her- kesin müttefik olduğu bir husus var- dır: Enflâsyon kötüdür» Müzmin ve hızlı bir enflâsyon kalkınmanın yo- lu olamaz. Fakat, bir yandan da işsizlik tehlikesi ortadadır. Bu teh- likenin önüne geçmek ise (İnkılâp Hükümeti için bilhassa önemlidir. Gerçi, issizlik aşağı yukarı 8 aydan beri müzmin bir şekilde artmaktay- dı ve D. P. iktidarı bu mesele kar- şısında hiçbir ciddi tedbir almak lü- zumunu duymamıştı. Aslında, bugün Adalet Mensucat Fabrikası gibi bü- yük bir işletmenin kapanması işte bir temayülün devamından başka bir şey değildir. Hiç kimsenin işsizliğin devammdan ve artmasından İnkılâp Hükümetini sorumlu tutması müm- Cihat İren Satın alınamayacak adam kün olamaz, Fakat, İnkılâp Hükü- metinin çok yüksek bir İtibar sevi- yesinde kalması milletin yüksek ve hayati menfaatleri icabıdır. Bu bil- hassa Taşlıtarla gibi çevreler için bü- yük bir zarurettir. İşsizlik önlenme- lidir. Ancak, Ticaret Bakanının bu konuda yaptığı tavsiye, rekolte neti- cesinde umumi talebin artmasını beklemekten yani tâ yaz sonuna ka- dar eli kolu bağlı oturmaktan ibaret görünmektedir. Halbuki, İktisadi istikrarı o sağ- lamalım ve enflâsyonu Önlemenin tek yolu piyasa mekanizmasına sonsuz bir itimat beslemekten ibaret değil- dir. Hele malt bakımdan eskisine nis- betle daha sıkı bir politikanın takip edildiği devrelerde devlet bizzat ha- rekete geçmek, arızi ve geçici olsa bile, elinden geldiği kadar işsizliği önlemek için füli müdahalelere giriş- mek zorundadır. Nitekim, işsizlik tehlikesinin derhâl harekete geçirdi- ği İstanbul TEKSİF Federasyonu- nun kıymetli idarecileri başları dara düştükçe hemen koştukları 'hocaları Prof. Orhan Tunadan şu sözleri işi- tince bir az ferahladılar: "Tedbir al- mak lâzımdır," Krediler artıyor İstanbullu sendikacılar (o Tunanın başkanlığında işsizliğe karşı alına- cak tedbirleri müzakere ededursun- ar, durum Hükümet çevrelerinde de gitgide artan bir anlayışla karşılan- mağa başlanmıştı. Nitekim, geçen Pazar günü gazetelerini açan vatan- daşlar, Bakanlar Kurulunun bir teb- liğini okudular. Bu tebliğde Bakan- lar Kurulu "sanayi ve ihracat kre- dileri konusunda Para Fonu ile ya- pılan görüşmeler neticesinde alınma- sı imkân dâhiline giren ferahlatıcı tedbirlerin tasvibine karar o verdiği- ni" bildiriyordu. Gerçi, İnkılâp Hü- kümeti, D. P. 'nin milletlerarası ve- sayet altındaki Hükümeti o değildi, hariçte iktisâdi itibarımızın 27 Ma- yıstan beri çok yükseldiği -Econo- mist'in koca koca makaleler yazarak Hükümeti methetmesinin gösterdiği gibi- aşikârdı. Bu bakımdan kredi siyasetinde bir açılmanın mümkün olmasına ancak. Milletlerarası Para Fonu temsilcileriyle yapılan görüş- meler "neticesinde" karar verilmesi biraz tuhaf geliyordu İnkılâp Hü-, kümeti, bu gibi kararlan kendi ken-, dişine almak ve milletlerarası oeks- perlerle tam bir anlayış dairesinde -çünkü ayni lisanı konuşmaktadır- lar- sadece istişare etmek mevkiin- deydi. Bu sebeble, tebliğdeki bu İfâ- de olsa olsa bazı kâtiplerin eski alış- kanlıklarından Seri gelmişti. Fakat,' herhalde sanayi ve ihracat kredile- rinde bir artış birçok bakımlardan ye-| rinde olacaktı. Bir kere, kredi plâ- fonlan sistemi hayli tesirli işlemiş- ti. Böyle olunca, yaz sonundaki muh- temel talep artışı karşısında vuku bulacak bir çok stok azalmasını şim- diden ikmâl etmek lehi istihsâl faa- liyetini hızlandırmak maksadiyle sa- nayi ve İhracat kredilerini arttırmak-! ta büyük fayda vardı. Kaldı ki kredi artışları asın bir dereceye erişirse plâfon sistemini tekrar sıkılaştırmak daima kaabildi.Öte yandan bu karar kredi hacmini arttırmak, o vergileri ödememek, kambiyo primlerini za- manında vermemek gibi türlü yollar- dan kredi kolaylıkları görmüş olan m AKİS, 6 TEMMUZ 1960