YURTTA OLUP BİTENLER masanın üzerinde duran ve fotoğraf makinesin benzeyen bir âleti eline aldı. Makine, çakmak büyüklüğün- deydi Sağ tarafında beyaz bir düğ- me vardı. Makinenin objektifine gö- zünü uydurdu, deklanşör zannettiği beyaz düğmeye bastı. Birden, eline ateş değmiş gibi, "Allah kahretsin" dedi ve makineyi yanındaki arkada- şına uzattı. Beyaz düğmenin marifetleri ha- kikaten enteresandı. Her düğmeye basılışta ekrandan müstehcen bir re- -im görünüyordu. Resimler türlü cep- helerden türlü yorar alınmıştı. Beyaz kitabın hikâyesi Geçen hafta içinde tahkikat bu şe- kilde yürütülürken heyetler öyle şeyler buldular ki hani neredeyse ku- yunun dibine inmekten vaz geçecek- lerdi. Sabık Başbakanın bir "Beyaz Kitap" hikâyesi meydana, çıkmıştı ki duyanların akılları (o duracaktı. Menderes son aylarında D.P. nin nurlu istikbal teranesiyle mucizevi kalkınma hikâyesini bir kitapta top- lamağa ve seçim öncesi bunu bastı- rarak dağıtmağa karar vermişti. Ki- tap bir rakam küpü olacak vs karı- şık birtakım lâflarla D.P. nin muci- zevi kalkınması vatandaşın gözü ö- nüne serilecekti. Bu iş için sekiz ki- şilik bir yazı kurulu kurulmuş, işin başına sabık (Başbakanın akıl yol- daşlarından D.P. nin iktisadi tutum şampiyonu Memduh Yaşa getirilmiş- ti. Yasaya bütün selâhiyetler veril- mişti. Kitabın hazırlanması için ge- rekli para İş Bankası tarafından te- min edilecekti. Ayrılan fon Ahmet Dallının em- rindeydi vs sınırsızdı. Beyaz kitabın kâğıdı milyonlarca lira sarfıyla İtal- yadan ithal edildi. Kâğıt o derece lükstü ki Türkiyede bunu işliyecek ancak bir tek matbaa vardı. O mat- baayla anlaşmaya varıldı. Kitap hazırlanmış, baskıya veril- mek üzereydi. Beyfendinin o günler- de aklına son derece parlak bir fikir geldi. Bir gün Yaşayı odasına çağırt- tı. istediği, hazırlanacak kitabın mü- nevver tabakayı da tatmin eder şe- kilde alması ve, efsanevi kalkınma masalının bir punduna getirilerek on- lara da yutturulabilmesiydi. Bu tek- life OBeyfendinin yoldaşı iktisatçı Memduh Yaşa bile şaşırdı. Odadan çıktığında ne yapacağını bilmiyordu. Elini şakağına koyarak derin derin düşündü. Nasıl olurdu da Beyfendi böyle bir şey istiyebilirdi ? Yazı ku- rulunu tekrar topladı ve kitabın ha- zarlıklarına yeniden başlandı. Ancak kitap tamamlanamadı ve sabık Baş- bakanın kararını değiştirmesi Türk aydınlarını bir mizah şahaserinden mahrum etti. 18 Yapılan tetkikler sonunda İş Ban- kasındaki Beyaz Kitap fonundan ne kadar para çekidiği henüz tam ola- rak tesbit edilememiştir. Ancak bu mizah şaheseri için 27 Mayısa kadar sarfedilen paranın milyonların üze- rinde olduğu tahmin edilmektedir. Bir arap şeyhi.. Sabık Başbakanın devlet kesesinden hesapsızca harcadığı, keyfince sarfettiği bununla kalmıyordu. Geri- de bıraktığımız hafta içinde Mende- resin bir halife edasıyla yaptığı dini bağışların da foyası meydana çıktı. Eyüp camiinde kesilen kurbanlar, hoca ve din adamlarına yapılan ih- sanlar hepsi, ama hepsi tahsisatı mestureden ödenmekte ve Beyfendi sabinden bir kuruş bile sarf etmek lü- zumunu hissetmemekteydi. Ayrıca nin elden aldığı bu parayı nereye sar- fettiği bir türlü anlaşılamadı. Milli Birlik Komitesi üyeleri ele geçenleri incelerken hakikaten hayret etmek- ten kendilerini alamadılar. Bir jilet- le sekiz defa traş olarak ayın sonunu güç belâ getirebilen bu mütevazı as- kerler, bir traş için 30 lira bahşiş ve- rilmesine bir türlü akıl erdiremediler. Ama hâdiseler geliştikçe ahlak- sızlığı sistem haline getiren bir reji- min cemiyetin her kademesinde tah- ribat yaptığı ve bütün memleketi te- daviye muhtaç hale getirdiği daha iyi ortaya çıkıyordu. Nitekim bunun bür delili kendisini belli etti. Eski alışkanlıklar.. Yüksek Soruşturma Kurulunun a- çıklanmasından bir gün sonra, Cu- martesi gecesi Ankaradaki Radyoe- General Gürsel Esenboğada | Merasimsiz yolculuk devri iktidarında yakınları tarafın- dan Menderesin hazineden maaş, tah- sisat vs harcırah almadığı şeklinde yapılan propagandanın nasıl bir ba- lon olduğu ala geçirilen küçücük fa- turalardan anlaşıldı. e Sabık Başba- kan değil almamak, yurt dışına yapa- cağı seyahatların tahsisat ve harcı- rahlarını dahi peşin almakla maruf- tu. Ele geçen vesikalar arasında sa- bık Başbakanın çoluğuna, çocuğuna ve metreslerine devlet hazinesinden binlerce liralık ihsanda bulunduğu anlaşılıyordu. Hele bir faturada gö- -- çarpan şu ibare okuyanları kah- kahadan bayılttı. "Beyfendiye elden verilen", İbarenin karşısında 470 lira gibi bir rakkam yazılıydı. Beyfendi- vinin büyük kapısından girip sağ ta- raftaki merdivenden çıkar çıkmaz sola düşen küçük odada tombul, saç- ları dökülmüş, gür kaşlı bir binbaşı önüne koyulan altı sayfalık A.A. bül- tenini hırsla karıştırıyordu. Radyoevi Müdürü Bnb. Nusret Altuğun şayet başında saçları- olsaydı, nar teli mu- hakkak ki telsiz anteni gibi dimdik olacak ve sinirden tir tir titreyecekti. Genç binbaşı elindeki, kalemle A. A. nın önüne sürülen bülteninden birçok yeri asabiyetle çizdi. Bir kısmım si- nirli hareketlerle karalıyarak bülten- den çıkardı. Son iki sayfasını da ta- mamen yırtarak yeniden kaleme aldı.. Ondan sonra rahatlar gibi oldu ve de- rin derin odanın ılık havasını ciğer- AKİS, 6 TEMMUZ 1960