DÜNYADA OLUP BİTENLER Demirperde “Sulh dilencisi" Geçen hafta sonuna doğru çalışma- larını bitiren Bükreş Komünist Partileri Konferansının tebliğini oku- -anlar, bu tebliğin Demirperde geri- sinde cereyan eden çok önemli bir münakaşanın neticesi olduğunu anla- dılar. Aforozlanmış olan (Yugoslav Komünist Partisinin pek tabii olarak iştirak etmediği bu kongrede, kendi memleketlerinde iktidarı ellerinde tu- tan 12 Komünist Partisi, "bir harbi önlemek için ellerinden geleni yapa- caklarını", "kapitalist memleketlerin yoğunda işçi sınıfının sosyalist inkı- lâbını barışçı yollardan ogerçekleşti- rebilmek için gereken imkanlara sa- hip olduğunu", "bununla beraber, ba- -- memleketlerde işçi sınıfının bu maksatla zor usullerine başvurması- nın zaruri olduğunu" bildirdiler. Demirperde gerisindeki omünase- betleri yakından takip edenler, bu tebliğden iki büyük dev olan Sovyet Rusya ile Komünist Çin arasında, ce- reyan eden ideolojik kavganın o he- nüz sona ermediği, fakat Krutçev'in Mao Tse-tung'a karşı yine de önemli bir galibiyet sağlamaya (Oo muvaffak olduğu mânasını çıkarmakta güçlük çekmediler Mesele “şuydu: Komünist Çin, Krutçev'in Batı ile ve bilhassa Birle- şik Amerika ile bir yumuşama politi-, kası gütmesini uygun bulmuyor ve bu politikayı Leninin öğrettiklerine aykırı sayıyordu. Çinliler, Krutçev'in siyaseti aleyhindeki ideolojik hücum- larına Leninin doğumunun 90 ıncı yıldönümünden yani geçen 22 Nisan- dan itibaren germi vermişlerdi. Çin- lilerin kanaati şuydu: Lenin, 1917'de İsviçre amelelerine hitaben yazdığı mektupta, kapitalist emperyalistler- le harbin önüne geçilemeyeceğini söy- lememiş miydi? Şimdi durumun bun- dan farklı olduğunu söylemek (o im- kânsızdı! Kapitalist memleketlerin içersinde istihsâl kuvvetlerinin okar- şılıklı durumuyla bunların münase- betleri arasındaki uçurum büsbütün genişliyordu! -Bu iddia hakikatin' tam aksinedir.- Bu durumda, elbette ki emperyalistler harb çıkarmak isteye- ceklerdi.. Komünist Çin sulh istedi- ğini Korede ve Hindiçinde pek âlâ göstermiş sayılmalıydı! Buna rağ- men, emperyalist Amerikanın hü- cumlarının, sonu gelmiyordu. Lenin, emperyalistlerin Sovyet Rusyayı Zor- la tanımak mecburiyetinde kaldıkla- rmı söylememiş miydi? Şu hâlde, emperyalistleri yola getirmek için 26 Nikita Krutçev Püsküllü belâ zor kullanmaktan vazgeçmenin ve onların tâ ayağına kadar gidip sulh dilenmenin mânâsı mı vardı? Çinliler bütün bu hücumları ya Mareşal Titonun şahsına gü- karşı yapıyorlar ve Krutçev'in ismini zik- retmemeğe bilhassa dikkat ediyor- lardı. Fakat, isin aslında hücumlara hedef olanın Krutçev olduğunda zer- re kadar şüphe yoktu, "Birlikte sulh içinde yaşama" formülünün mucidi Krutçev değil miydi? İşte, şimdi Ma- o'nun adamları, bu formülün ko- münizmin en büyük papası Leninin içtihadına aykırı olduğunu isbat e- diyorlardı. Gerçi, Çin basını oKrut- çev'in barış uğrundaki gayretlerini övmekten geri kalmıyor, hatta onun Amerika seyahati bile tasvip edili- yordu. Fakat, Çinlilerin kabul etmek istemedikleri şey, bu o seyahatlerin yapılması, bu gayretlerin (o sarfedil- mesi değildi. Çinliler, Krutçev'in, ka- pitalist dedikleri dünyaya karşı, zor metodları kullanılmasını kayıtsız şart sız bir tarafa bırakmamasını isti- yorlardı. Halbuki, Krutçev buna ya- naşmıyordu. Sovyet Rusyanın en büyük müt- tefikinden gelen bu kadar sert ten- kitlerin tesirsiz kalması da imkân- sızdı. Krutçev, Batılılar (o karşısında Mao'nun sandığı gibi kötü bir müza- kereci olmadığını göstermek O için U-2 keşif uçağı olayından beri türlü perendeler atmaktaydı. Son perende- lerden birini de, yeni Sovyet silâh- sızlanma plânına hayli yaklaşan ye- ni Amerikan silâhsızlanma plânını reddetmekle ve Silâhsızlanma Konfe- ransını terketmekle atmıştı. Ancak, Krutçev'in kendi siyasetine, yani yu- muşama siyasetine devam etmek is- tediği de söylenebilirdi. Krutçev, si- lâh kullanarak Amerikayı yok etme- nin, Sovyet Rusyanın da yok olması demek olacağını anlamıştır. Ayrıca, artık Sovyet toplumu yavaş yavaş a itiyatlarına doğru ilerliyor- . Artan istihlâk ihtiyaçlarını kar- silmek için savaş gayretlerini gev- şetmekten başka çâre yoktu. Papa ne derse odur! Üstelik, Krutçev, Çinlilerden gelen tenkitlerin Mao'nun Lenin hayra- nı olmasından ileri gelmediğini Ode pek âla bilmektedir. Demirperde ge- risinde, -tıpkı Ortaçağın katolik ce- miyetlerinde olduğu gibi- her saha- daki görüş ayrılıklarına bir ideolojik temel bulmak esastır. (Mao'nun ikide bir Leninden bahsettirme- sinin tek sebebi aslında obun- dan ibarettir. Hakikatte, eğer lke, Camp David görüşmelerinden sonra Pekin Hükümetini Çinin meşru Hü- kümeti olarak tanısaydı, bütün bu ideolojik gürültülerin meydana çık- mayacağı muhakkaktı. AKİS, 6 TEMMUZ 1960