metin kurulmasını takiben İçişleri bakanlıgı vazifesine getirilen Gene- oglu haftan m ortasında yeni tayin- leri yaptı, kararnameyi çıkarttı ve vali arkadaşlarından vazifeleri (o ha- sna derhal gitmelerini İstedi. o Vilâ- yetlerde idareyi muvakkaten almış bulunan askeri komutanlar bütün memlekette huzurun temini gibi ha- -ati ehemmiyetteki vazifelerini ba- şardıktan sonra yerlerin bu temiz tavanlara devredeceklerdi Bu arada Çankaya köşkünde. Bayan, Etimes- gut meydanında Menderesi ve evin- de Erdelhunu teslim alan kahraman komutan Burhan Pasa -General Bur- hanettin Uluç- İzmir valiliğine geti- riliyordu. Ankara ve istanbulun aske- ri valileri de vazifelerini muhafaza e- deceklerdi. Böylece memleket Ethem Yetkiner veya Turhan Kapanlı. İl- han Engin veya Kemal Hadımlı gibi valilerden kurtulmuş, ferahlamış olu- yordu, Yeni adım, bütün çevrelerde çok müsbet karşılandı. İhtilal, ilk günkü hedefine doğru ilerliyordu. Bu sıra- da Hükümetin selahiyetli Bakanları memlekete realist, verimli, milletten fedakarlık istemekten çekinmeyen bir ciddi "iktisadi istikrar politikası" hazırlamakla meşguldüler. Bu iş için Maliye Bakanı dürüst Alican, Tica- ret Bakanı kaskatı Cihat İren ve Devlet Bakanı bilgili İnan kollan kelimenin tam manasıyla sıvamışlar- dı Fakat bu Safta hafta çıkan bir kas fırsat Türkiyede pek çok şeyin değişmiş bulunduğu hakikatini en gösterişli tarzda gözler önüne verdi. Bayramın ikinci günü Çankayadaki Hariciye Köşkü civcivli günlerinden birini yaşadı. Cemal Gürsel ikamet- gahını Hariciye Köşküne nakletmiş- ti- Bu bir şatafat merakından ziyade zaruretlerin icabı alarak atanmış ted- birdi. Yoksa, karargah hayatına a- lışmış Orgeneral doğrara istenilirse Hariciye Köşkünün mükellef salon- larında pek rahat etmedi. General Gürsel o gün Köşkte Ankaradaki kordiplomatiği kabul etti. Kabul res- minde Milli Birlik Komitesinin üye- leri ve Hükümet mensupları ile yük- sek memurlar da hazır bulunuyor- lardı. Yeni Bakanların mutavaat ta- vwrları, Milli Birlik Komitesi asala- Asıl Tehlike: Sevimsizlik ! Bir iktidar devrilmiş bulunuyor. Sadece İhtilal günü sokaklara fırlayan halkın sevinci heyecanı bu iktidarın ne derece nefret edilen bir iktidar olduğuna göstermeye yetmiştir. Sabık ekabir şuanda bütün bir milletin maskarası olmuş vaziyettedir ve Bayarların, Mendereslerin acıklı sonlan ancak iğrenme hissi uyandırmaktadır. Zaten 27 Mayıs Ha reketinin bu kadar kolay başarı kazanması aklı başında, namusla her Türkün tam desteğine malik bulunması neticesidir. Fakat şu anda gözleri on sene evvele çevirmekte fayda vardır. Tam on yıl önce, gene bir mayıs ayında Türk milleti tıpkı bugünkü gibi sevi- niyor, bayram yapıyordu. Sevincin sebebi aşağı yukarı aynıydı. Tutul mayan bir iktidar seçmenin serbest iradesiyle devrilmiş, çok partili re- jime geçilinceye kadar fütursuzluğun çeşitli nümunelerini vermiş C.H.P işbaşından uzaklaştırılmıştı. Herkes yeni gelenlerin «skilerin akıbetin- den ders alacağını umuyor, millete batan bir takım hareketlerden ikti- darın yeni sahiplerinin dikkatle kaçınacağını sanıyordu. Doğrusu iste- nilirse C.H.P. bir umumi politikanın tasvip görmemesinden çok bir mu- ayyen zümrenin hareket tarzı yüzünden sevimsiz bale düşmüş ve mil- let nazarında itibarını kaybetmişti. Mantık icap ettiriyordu ki eski ikti- darın bu mübalâğalarını terennüm ederek. Beyne Tren ve Savarona Otomobil Saltanatı ve Aslanköy Faciası edebiyatını işleyerek, zafer ka- zanan yeni iktidar aynı cins hatalar işlemekten sakınsın. Halbuki Ba- yarların ve Mendereslerin daha ilk günden mesuliyet mevkilerini ikbal vasıtası saydıkları artık belli olmuştur. Şu en sene içinde iktidar takı- mının fütursuzluğu Türk tarihinin hiç bir devrinde görülmediği içindi! ki bugün o takım milletin tam nefreti ve kınayla çevrili olarak hayatla- rını Harbiyelilerin süngüsüne medyunu şükran, cezalarının tayinini bek- lemektedirler. imdi, D.P. yi takip eden muvakkat idare ve seçimlerle işbaşına ge- lecek sivil demokratik rejimin liderleri kendilerini sevimsizlikten ve ne- ticede D.P. büyüklerinin akıbetinden koruyacak dersi hadiselerden al- mışlar mıdır? Alacaklar mıdır? Öyle anlaşılıyor ki daha işin başında bir iki ikaz faydasız olmayacaktır. Otomobil Saltanatı, Türkiyede iktidarları en ziyade kolaylıkla se- vimsiz bale getiren yoldur. Bu, belki aslında ehemmiyetsiz bir mesele- nin suni şekilde şişirilmiş halidir. Ama gerçek sudur ki çoğu kırmızı plakalı resmi arabaların kullandı» tarzı basit halk tabakalarının işbaşın- da bulunanların tutama hakkında verdiği nete miyar olmaktadır. İhti- laldeu itibaren başkentin sokaklarında bir takım kadınlar ve çocuklar taşıyan resmi otomobillerin kaybolmasını gönül isterdi. Generallere ve rilen arabalarda aucak generalleri görmeyi hep arzulardık. Bunlar ta- hakkuk etmemiştir. İntiba, sadece otomobillerle müşterilerinin değiş- tiği intibaıdır. Yeni idare bu mevzuda gösterişli ve devamlı bir karar dır bunu ilan ettiğinde itibarı defalarla artacaktır . m ilk günler Cemal Gürsele gönderilen bir takım satılık atlarının bunları çekenlerin ekserisi daha bir hafta önce Mende- rese aynı bağlılık telgraflarını çeken profesyonellerdir. radyolarda okunmasının akisleri kütü olunca bu, Menderesvari yayınlara derhal son verilmiş ve pek de iyi edilmiştir. Bir hususu bugün de, yarın da mutlaka zihinde muhafaza etmek lâzımdır: Bu millet, mesela bir Ata- türke mubah görmediğim bir Menderese, bir Gürsele, bir İnönüye mu- bah görmek niyetinde değildir. Halkın şahıslarla alakası azdır. Halli asıl ilgilendiren bu şahısların etiketim taşıyan idarelerin davranış tar- zıdır. Caka ve çalım, nasıl Bayarda battıysa, bugün Gürsel, yarın İnönü aynı yolu tutarlarsa onlarda da batacaktır. Gösteriş, haşmet, devletli imkânlarından fütursuzca, faydalanma, Ankara caddelerinden gürültülü şekilde geçiş.. Bunlar sakınılması gereken, basit oldukları için bertaraf edilmesi başta kolay, fakat alışılan ve sonra kurtulunamayan bir takını âdetlerdir. Bu mevzuda bugünden gösterilecek his bir hassasiyet aşırı sayıl mayacaktır. AKİS 9 HAZİRAN 1960