SPOR Klüpler Fenerbahçe Kürsüdeki ateşin, hatip bütün gücü 1 ile bağırıyor, gözleri şimşek şim- şek Olmuş, kendisini dinlemekte olan kalabalığa hitap ediyordu: “Sportif kulüpleri soysuzlaşmaktan kurtarmamız lâzım. Burasını siyasi emellerine basamak etmek isteyenle- rin aramızda asta yeri yoktur Buna müsade etmeyeceğiz ve teşebbüs e- denleride de aramızdan kovacağız Menleketimizin kalbur üstü kulüp lerinden olan Fenerbahçeninı son DERECE fevkalade kongreden önceki günlerde omuhalif grubun pazarlık toplantılarından birisinde kongre başkanı bir Demokrat Partili tara- fından söylenen bu sözler O hayretle karşılanmış, kulüp idaresini ellerine mak arzusunda bulunan kodaman Siyasileri bu derecede tenkid eden ve onları kulüp camiasından kovmayı teklif eden bu O hatibin -sabık DP. Kadıköy İlçe Başkanı- partiden ko- vulmasının yakın olduğu söylentileri dolaşmaya başlamıştı. Gerçi D.P. li hatibin o gün mak- satlı olarak söylemiş olduğu sözler- deki hakikat payı oldukça fazla idi Durum sadece (Fenerbahçede değil hemen her sportif kulübün bünyesin- i idi. -e ayni D.P. nin sabık liderleri saltanatlarının devamı hususunda sportif (o kulüplerin (mensuplarından det ummuş ve ayni sebeple bu te- şekküllerin idari mekanizmalarına D.P. lilerin yerleştirilmesi gayretine girişilmişti. Fenerbahçede meşhur sabık D.P. Yüksek Haysiyet Divanı Başkam Os- man Kavrakoğlu, yıllar yılı renkleri- ne mezhep gibi bağlı San - Lacivert- li taraftarları iğfal etmiş, bundan sonra da meşhur gazelhan Ağah E- rozan başkanlık makamına kurul- muştu. Kavrakoğlunun zaruri sadece Fenerbahçelilere (olmuştu ama, ha yatında spor yapmamış -12 muhtelif teşekkülde başkan idi- Erozan. Türk fotbolunda telafisi imkansız kötü yarattığı haya futbolcuları şımarttı- ğı gibi kulüp kasalarını da tamtakır hâle getirmişti. Söze, asgari 30.000 lirada* başlayan futbolcular karşı- sında kulüp idarecilleri şaşırıp (o kal- mışlardı, İstanbuldaki 10 kulübün transfer ücretlerini azami 40.000 li- ra olarak dondurmaları hep gazelhan Borazanı başlarına musallat ettiği müsibetten bir dereceye kadar ken- 34 dilerini kurtarmak için alınmış ke- sin tedbirlerdi. Beşiklas Beşiktaş kulübünde de durum ayni idi. Son senelerde Nuri Tuncay ve Enver Kayanın başkanlık (omücade- lesi Siyah-beyazları uçurumun ta yanma kadar sürüklemişti. Aklı se- lim sahibi Beşiktaşlılar nihayet ge- çen yıl elele vermişler, Enver. (Caya hizibini ağır bir yeniliğe uğratarak. Kulüplerini (oOçökmekten kurtardıkları gibi şampiyonluga da yükseltilmişler- . Ancak, bu yaştan başkan sabık Çanakkale Milletvekili Nuri Togay dan şuh çalışkan umumi kaptan ant- renör ve genç futbolcuların eseri IDI. Galatasaray Sadık Giz, Osman Kapanı mücade- lesi Galatasaray için daima bü- yük zararlar doğurmuştu. Sadık Gi- zin kaprisleri yüzünden "Baba Gün- düz" ün kulüpten uzaklaştırılması ile birlikte, şampiyonluk da Sarıkır- mızılılardan hayli soğumuştu. Bu ol- gun camia, tehlikeyi en erken sezen kulüp olmuş, politik nüfus sahibi "göstermelik" başkanlara sırtını çe- virerek an büyük şöhreti renk askı olan Refik Selimoglu ve Gündüz Kı- lıca itibar etmişti... Öbürleri Diğer kulüplerimizin de durum farklı odegildi (Vefa kulübünden Salahattin Karayavuz (Sabık Trab- zon milletvekili), Feriköyde Abdur- rahman Yazgan .(D.P. Eminönü İlce TI. Bşk) Karagümrükte Sıtkı Yır- calı faal veya fahri başkan olarak bulunuyorlardı İstanbul kulüpleri i- çinde sadece ikisinin İstanbulspor (Ali Sohtorik) ve Adalet (Erdem İl- men) in başkanları muhalif oparti mensubu idi Halen Fenerbahçede yeni başkan- lık için en kuvvetli namzet Hasan Kâmil Sporeldi. Gerek hususi haya- tında ve gerekse kulüp camiasında parti veya gurup adamı olmayan Ha- san Kamil Sporel (Zeki Rıza Spo- relin ağabeysi) mevcut idare heyeti üyeleri arasında başkanlığa en la; olanı idi. Her şeyin yeni baştan sis aln- makta olduğu bu mutlu devirde sos- yal hayatımızın her tarafına nüfuz etmiş olan partizanlığın ortadan kal- dırılması mutlak bir zaruretti. Siya- si ideallerinin idame ve gerçekle- mesi için sportif cemiyetleri dejene- re etmek yolunda olan bu "göster- melik" başkanlardan kurtulmak her kulüp için mutlak bir vazife ol- muştu. Kısacası her kulüp artık asıl sahiplerine terkedilmeli idi AKİS, 9 HAZİRAN 1960