dasını mükemmel alıyor, kahvaltısı - m dahi ihmal etmiyordu. Tabii buzda soğutulmuş nefis Rus havyarı bula- mamak bu on senelik saltanat me- raklısını üzüyordu ama, çare yoktu» Harbiyeye giden yolun başında çakı gibi Harbiyelier ve onların yanında tanklar kuş uçurtmuyorlardı. o Ku- mandanlık dairesi de tankların mu- hafazası altındaydı. İki Harbiyeli nö- betle ve devamlı olarak sabık erkâ- nın odasında silahsız olarak bulunu- yor, odaların kapılarında ise silâhlı Harbiyeliler duruyordu. Bir Harbiye- li, arkadaşlarının hislerine tercüman olarak, bu haftanın başlarında bir- gün kendisiyle konuşan AKİS muha- birine: " — Bir nöbetin bu derece tatlı o- lacağını hayatımda hatırana o getir- memiştim" dedi. Okulun üst katındaki revir daire- si ve revirin odaları eski Bakanlarla Samet Ağaoğlu gibi gözde Demok- ratlara ayrılmıştı. General Erdelhun ve General Namık Argüç de bura- daydılar. Yukarı kat sakinleri arasın- da ihtilâttan menedilen Refik Koral- tandı. Sabık Meclis Başkanının oda- sına girenler gülmeden çıkamıyorlar- dı. Saçlarının pembeye kaçan rengiy- le koca Koraltan hakikaten gülünç bir manzara teşkil (oediyor, gençlere nutuklar çekmeye o çalışıyordu. Ba- kanlar bir koğuşa alınmışlardı. Ara- larında en gamsızı ve kalenderi Et- hem Menderesti. İkbal günlerindeki i adam" babacan tavırlarını ve "iyi YURTTA OLUP BİTENLER pozunu muhafaza ediyordu. Zorlu da- ha ziyade uyumakla vakit geçiriyor, arada bir "monşer, ne sıcak!" diyor- du, Öteki Bakanlarla fazla alakala- nan yoktu. Kendi aralarında toplanı- yorlar, çene çalıyorlar, başlarına gele- ni konuşuyorlardı. Serbest hayattaki işreti ve anormal sefahati bırakmış olduklarından bir çoğunun yüzüne renk gelmişti. Zaten aralarında pek azı hariç, eski ekâbire "Sizi salıveri- yoruz" dense yola koyulacak olan son derece mahduttu. Belki Bayar çıkar- dı. Çıkar ve komitecilik kabiliyetleri- ni yeniden deneme yolunu arardı. Harbiyedeki on günlük ikamet, reji- min hakiki mesulünün kim olduğu- nu herkese gösterdi. Ama ötekiler canlarının kurtulduğuna memnun, Amerikanın Trajedisi Bu mecmua, Ankarada Ekselans Warren'in idaresindeki Ameri- ka Büyük Elçiliğinin Washing- ton hükümetini Türkiyede cereyan eden hâdiselerden gerektiği gibi ha- berdar etmediğinden ve sayın Bü- yük Elçinin Türkiyeyi de, Türkle- ri de asla tanımadığından daima . Gerçi mütevef- çilerini OAKİS'in değil oAmerika Cumhurbaşkanının tayin ettiğini! hatırlatabilirler. (o Doğrudur bul edilmelidir. Kaldı ki içinde ya-! şadığımız dünyada Amerika Büyük Elçileri birinci derecem ehemmiye ti haizdir ve Washington'un dost memleketlerde hangi havanın estiği rasındaki münasebetlerin ayarlan- masında esaslı bir unsur teşkil et- mektedir. Bu bakımdan Amerika- nın ciddi ve kalbi bir dostu olan bu mecmuanın bu mevzudaki devamlı hassasiyeti haklı görülmelidir. Şimdi lütfen meşhur New York Times'in -Amerikanın en iyi haber alan gazetesi- bizim 27 Mayıs İhti- lâlimizin akabinde neşrettiği Was- hington mahreçli şu haberini oku-! yunuz: 'Türkiyedeki askeri darbe Amerika Dışişleri bakanlığının yük- sek memurları için tam manasıy- la bir sürpriz teşkil etmiştir. Bu- AKİS,, 9 HAZİRAN 1960 radaki iyi haber alan çevrelere gö- re en son dakikaya kadar Ankara- daki Birleşik Amerika Büyük Elçi- liği Dışişleri bakanlığına Başbakan Menderesin gürültücü muhaliflerini muhtemelen o yenebileceğini bildir- miştir. Bu çevreler Büyük Elçiliğin Silâhlı Kuvvetler tarafından girişi- Fletcher Warren lecek bir hareketi ihtimal dahilinde görmediğini söylemektedirler. An- laşıldığına göre Büyük Elçilik bu. görüşünü desteklemek için Türkiye Genel Kurmay Başkanı General Rüştü Erdelhunun Başbakan 'Men- deresin sıkıca arkasında bulundu- gunu ve onun tarafından idare e- dilmeyecek veya desteklenmeyecek bir askeri darbenin tamamile im- kânsız bulunduğunu (o belirtmektey- di". Bir Büyük Elçinin, burnu di- binde cereyan eden hâdiselerden böylesine ohabersiz kalabileceğine inanmak hakikaten müşküldür. Kal- dı ki meşhur Taakikat Komisyonu- nun kurulmasının hemen akabinde bizzat Ekselans Warren'e Mende- resin Türkiyede rejimi değiştirdiği, onbeş kişilik bir sivil junta idaresi kurduğu, Türk milletinin böyle bir idareyi asla kabul etmeyeceği Ve sonuna kadar uğraşacağı en açık şekilde anlatılmıştır. Buna rağmen Ekselansın kendi — Dışişleri bakan- lığına bu derece hatalı raporlar göndermesi dalâlet değilse mutlaka gaflettir. Fek çok Türk senelerle Türk - Amerikan dostluğunun böy- le tutumlar dolayısıyla satsuması- nın endişesi içinde (yaşamışlardır. Zira Amerikan aleyhtarı hisleri dünyanın muhtelif köşelerinde ko- münistlerden de tesirli şekilde bu tip Büyük Elçiler körüklemişlerdir. Amerikanın Menderes idaresini des- tekler görünmeye kendisini mecbur sayması bu raporların bir neticesi değil midir? Yarabbi, bari Washington Tür- kiyenin bugünkü vaziyeti mevzuun- da doğru bir bilgi alabiliyor mu? 13