TARİH Napolyonun Eylav zaferinden sahne. Herşey millet için kaklarından köpükler içinde kalmış olan bineğini mahmuzlayarak geçti. Cenovadaki İngiliz Başkonsolosunun mektubunu derhal Başvekile verme- lerini Şansölyenin ouşaklarından 1s- rarla istedi. Henüz yatmış olan Metternich, bir yabancı Başkonsolostan gelmiş yazı için rahatsız edilmekten hoşlan- madı ve yorganını üzerine çekti. An- cak ertesi sabah yatağında Kahvaltı ederken komodinin üzerinde duran zarfı merak ederek açtı. Haber bomba gibi patladı.' Louis XVIlI in sarayı, haberi öğ- edilmez bir korku ve Bütün garnizonlara Napolyonun yo- uçuruldu. Baskı renince tarif telâşa kapıldı. en Süratli atlılarla lunu kesmek emri altındaki gazetelere okampanya aç- maları için kat'i talimat verildi. Hü- kümetin bütün tesir ve propaganda imkânları seferber hale konuldu. 13 Martta Napolyonun kânun dışı bir mücrim olduğu ilân edildi. Paris gazetelerindeki ilk man- şetler, iktidar baskısının şiddetini göstermeğe kâfi idi; "Canavar Elbe- den kaçtı" "Korsikalı kocamış kurt Cannes'da karaya çıktı", "Kaplan, Gap ilçesinde görüldü ve askeri bir- likler takibe giriştiler", "Macera- perest, dağlarda yakalandı ve cezası- nı buldu". "Napolyon öldürüldü". Takvimin yaprakları ile beraber basının havası da değişiyordu. Bas- kıdan pek baş kaldırılmamakla be- raber, gazeteciler birkaç gün sonra Fransızlara has esprilerle manşetle- ri işlemeğe o başladılar: "Asiler, hile 6 ve kurnazlık sayesinde Grenoble civa- rına sokulabildiler.", "Zalim müstebit Lyon şehrine girdi, fakat resmi kuv- vetler nefretten taş kesildikleri için hiçbir mukavemetle karşılaşmadı", "Gayrımeşru iktidar heveslisi, hükü- met merkezine daha 225 kilometre u- zaktadır.", "Bonaparte süratle ve mu kavemet o görmeksizin ilerliyor. fa- kat asla Parise giremiyecektir!" Derken ifadeler bir kere daha ton değiştirdi: "Majesteleri Fontain- bleau'ya gelmiştir", "İmparator ya- rın Pariste bekleniyor!" "Eski askerler asla ölmezler" Cannes'da bir avuç Hangi mucize, Ü muhariple karaya ün görmüş çıkan Napolyonu getirmişti? Bir Napolyonun zaferleri askerlerinin a- yakları ille kazandığını yazmıştır. Napolyon, bu sefer de herşeyin süratli harekete bağlı olduğunu bi- liyordu. 9 kilometre ötedeki Antibes- garnizonu haber alıp toparlanınca- ya kadar, o 1100 kişilik mevcudu ile sarp dağ yollarına dağılmıştı bile.. Dağların iktidarlarca unutulmağa alışmış, fakat hâdiseleri unutmayan köylüleri yirmi yıl önce onun İtalya seferinde buralardan nasıl geçtiğini biliyorlardı. Napolyonun Millesimo, Arcola, Rivoli ve Mantoa meydan muharebelerindeki Oomenkibeleri, O vadilerde akislerini kaybetmemişti. Dağ köylerindeki eski muharip- ler, silâhlarını kapıp koşuyorlar veya oğullarım yolluyorlardı Kasabalarda, belediye reisi veya eşraf imparatoru karşılamağa o çıkıyorlardı. e Kadınlar ve çocuklar, saatlerce şarkılar söy- liyerek yürüyüş kolunu takip ediyor- lardı. Halk sairleri, Louis XVII dev- da mısraları ve sazlariyle terennüm ediyorlardı. Napolyon ise. gün gör- müş muhariplerin dayanabileceği azami hızla ilerlemekten başka bir- şey yi Grasse, Digne ve Gap arkada bı- rakılmış ve ufukta Grenoble gözük- müştü. Napolyonun yorgun kafilesi, uzaktan bir askeri birliğin yaklaştı- birliği, Napolyonla karşılaşmış bulu- nuyordu. Yolun iki tarafında' saflar harp nizamına girdi. Yol boyu, kardeş kanı dökülen bir mezbahaya dönecek miydi? Hücum boruları ötmüştü, fakat asker tered- düt ediyordu. Karşılarında Fransız kuvvetlerinin eski manda- nı ve harp meydanlarının efsanevi kahramanı duruyordu. Napolyon atından atladı, sakin ye emin adımlarla ilerledi ve askere hitap etti: "Beşinci kolordunun erle- ri.. Beni tanımadınız mı? İçinizde kumandanını öldürebilecek tek kim- se varsa, ileri çıksın ve ateş etsin!." Sırtındaki muhafız üniformasının pe- lerinini açarak bekledi. Korkunç bir süküt ve sonra aske- rin senelerce içten gelme gür sesle tekrarlamağa alıştığı cevap: "Vive I'Empereur! Yaşasın İmparator!., Şimdi Napolyonun kuvveti, en az bir misli artmıştı. Silâh, teçhizat ve malzemesi tam bir kıta emri altına girmişti. Grenoble'de, yedi bin mevcutlu bir garnizon bulunuyordu. Napolyo- nun bu kadar çabuk şehir önlerinde görünebileceği tahmin edilmediğinden Kralın partizanları hazırlıksızdılar. Napolyon, garnizondaki askerlere bir beyanname yolladı. Bu beyanna- meyi, Elbe'de geçirdiği son gece ka- leme almıştı: "Fransızlar, hayatım sizindir ve sizin hizmetinize arzedilmiştir. oŞi- kâyetlerinizi çekildiğim sürgün ye- rinde duymamazlık edemezdim. Va- tanım hizmet beklediği vakit, hak kazanmış olduğum bir istirahati ka- bul edemezdim. İşte geldim. Askerler! Siz hiç bir vakit mağ- lüp olmadınız. Fakat ihanete uğra- dınız ve aldatıldınız. Sizin silâhları- nızla memlekete hizmet etmiş olan kumandanınız tekrar Fransanın se- sine koşmuştur. Onun saflarına katı- ınız. Yabancı devletlerin emirleriy- le oturup kalkan bir iktidar tarafın- AKİS , 20 NİSAN 1960