bedbaht ailenin Gece saat 20,10. gözyaşlarını tuta- dürlügü servislerini emrine tahsis etti. da, Eric'in babası, mayarak televizyonda haydutlar a- leyhinde oşikâyette (o bulunmadığını; çocuğunu iade ettikleri takdirde on- ları bağışlamağa hazır olduğunu bil- diriyordu. Roland Peugeot, "Size hi- tap eden, çocuğu elinden alınmış bir babadır" derken, komünist amele- sinden pujadist bakkala kadar bütün Fransızların gözleri oyaşarmıştı. O anda, bütün Fransa, bütün ihtilâfla- rını, ayrılıklarını unutmuş, o Eric'in mukadderatı üzerinde tek kalp ha- linde çarpmağa başlamıştı. Can bedeli.. Geçen haftanın ortasında çarşam- bayı Perşembeye bağlayan gece, Peugeot ailesinden biri, siyah bir araba içinde meçhul bir yere doğru hareket ediyordu. Arabayı hiçbir po- lis otomobili takip etmedi. Araba gideceği yere gitti, bir bavul dolusu parayı haydutların gösterdikleri ye- rel bıraktı. Ertesi günü Eric Peugeot Parisin dış mahallelerinin birinde so- kakta yalnız dolaşırken bulundu. Ço- cuk serbest bırakılmıştı. Çocuğu gö- ren bekçi onu derhal karakola gö- türdü. Polis Eric'i hemen babasına teslim etti. Roland Peugeot, büyük Peugeot'nun Foch Avönüsündeki evi- ne, kucağında Eric girerken, caddede toplanmış olan her sınıfa mensup muazzam bir kalabalık, onları alkış- lıyordu. Şimdi iş, Fransız polislerinin en kurna» olan Emniyet Genel Müdürü Mösyö Verdier'ye kalıyordu. Bir an- da muazzam Fransız polis teşkilâtı harekete geçti. İki gündür bütün sı- nırlar kapatılmış, karasuları polis, jandarma, gümrük motorları ve do- nanma hücum botları tarafından aranmış, taranmıştı. Haydutların sınır dışına kaçabilmeleri mümkün değildi. 1935 den beri Fransada ikin- ci çocuk kaçırma vakasının failleri ergeç yakalanacaklar, bütün dünya- nın nefret hisleri içinde, adaletin pen- çesine teslim edileceklerdi. Güney Kore İstibdada karşı Geçen haftanın ortasında Güney Korenin meşhur Cumhurbaşkanı Syngman Rhee'nin bir bildirisi Seul Radyosundan ballandıra ballandıra okunuyordu. Cumhurbaşkanı şöyle diyordu: "Bu hadiseler, okomünist- ler tarafından tahrik edilmiş yıkıcı faaliyetlerdir!" Rhee'nin yıkıcı faaliyet dediği şey, aslında, bir ay önce yapılan meşhur Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasın- da bir polis kurşunuyla hayata göz- AKİS, 20 NİSAN 1960 lerini yuman 16 yaşındaki bir genç öğrencinin cesedinin limanda bulun- ması üzerine Masan öğrencilerinin yaptığı bir nümayişten ibaretti. Kim Wang - gu, iktidardaki Liberal Par- tinin görülmemiş seçim dalavereleri- ni ve idare adamları ile polisin kor- kunç hayasızlığım protesto edenler arasındaydı. Gitgide büyüyen halk- tan yılan polis, ateş açmış ve Kim de hürriyet davasının şehitleri arası- na karışmak şerefine erişmişti. Şim- di, arkadaşları, Kimin cesedini isti- yorlardı. Onu, kahramanlara lâyık bir törenle gömeceklerdi. 7 bin öğ- renci Masan Hastahanesinin önüne toplandı. Cesedi istiyorlardı! o Polis, -ayrıca Fusandan da 200 kişilik tak- viye almıştı- yine korkmuştu. Son günlerde, polis adı altında iş gören bu bir avuç adam, haklarına artık sa- hip çıkmağa başlayan halkın karşı- sında iyiden iyiye "Yürek Selanik" hale gelmişlerdi. Her alçak, her kor- kak o anda onların yaptığını yapar- dı. Korktular ve can havliyle ateş açtılar. Masan gençliği 2 kurban da- ha verdi. Fakat, halk ayaklanmıştı. Ceberutun istibdadı, halkı o çileden çıkarmıştı. Masan şehri üç gün bü- yük nümayişlerle çalkalandı. Masan- daki nümayiş güçlükle (o bastırılmış, 33 genç tevkif edilmişti ki; bu sefer de Fusanda, Seulde ve Taeguda ça- DÜNYADA OLUP BİTENLER tışmaların başladığı oaçıklanıyordu Halkın alinde silâh yoktu, cop yoktu, sopa bile yoktu. Halk, yüzyıllarca başkalarının istibdadı altında yaşa- mış, hürriyeti ancak 10 yıldır tatma- ga başlamıştı. Fakat, 10 yıl, halkın şuurunu kazanması için kâfi gelmiş- ti. Hunhar polisin bütün gayretine rağmen, Güney Korede halkın hidde- ti yenilemiyordu. Rhee'nin hürriyet kahramanlarını komünist diye göstermesinden son- ra, Hükümetin sapması gereken doğ- ru yolun ne olduğunu, birkaç gün sonra vazife müddeti sona ere- cek olan Cumhurbaşkanının -De- mokrat Muhalif- (Yardımcısı Chang gösterdi. Chang, Rhee'ye gönderdiği bir açık mektupta, hileli seçimlerin Yüksek Mahkemenin tarafsız incele- mesine sunulmasını, seçimlerin ya- pılmamış sayılmasını, halkın üzerine ateş açan polislerin mahkemeye sev- kedilmelerini talep ediyordu. Bu ya- pılmadıkça. oGüney Kore halkının hiddetini yenmek asla mümkün ola- mayacaktı. Bu, hiddet ise, bir gün, hiç şüphesiz, diktatörlüğü ve Onun hempalarını ateşi içinde kavuracak, hürriyet güneşinin doğmasını sağla- yacaktı. Masan gençleri, Allahtan Çünkü, aldıkları hakları savunmaktan kork- muyorlardı... GÜNEY KORE