SİNEMA Filmcilik Türkiye 1960 Yazın ilk gelirlerinin başlamakta olduğu şu günler Türk sine- ması da, 1960 yılı ile ilgili çalışma- lara başladı. Belli başlı şirketler ye- ni tasarılar yapıyor, yapılan toplan- tılarda kesin anlaşmalara varılmağa çalışılıyor. Öyle anlaşılıyor ki, yerli filmciler plânlı hareketin zaruretini yavaş yavaş takdir etmeğe başlamış- lardır. İşi tesadüflere (o bırakmaktan doğan zararlardan sakınmanın ge- zaktırlar. Türk filmlerinin geçtiğimiz yıldaki bahtsızlıklarından birisi ise, büyük emek ve para harcanan eser- lerin gereken ticari başarıyı kaza- namamasıdır. Çeşitli hatalardan ötü- -ü en umutlanılan filmlerin bilânço- larını zararla kapamasına yol açmış- tır. Yeni 'Sinema mevsimi o hazırlık- larının, kulis faaliyetinin arttığı bu günlerde, kendilerinden bir şeyler umulan Türk rejisörlerinin hazırlık- larına bir göz atmak ayrıca ilgi çe- kici olacaktır. "Namus İçin Yaşıyanlar" Amerikalı Aldrich'in, Yunanlı Kun- duros'un aşırı şekilde kaygılan içinde boğulan tutumlarını yurdu- muzda devam ettirmeğe çalışan Türk sinemasının "haşarı" rejisörü Osman F. Seden yeni mevsime "Namus İçin Yaşıyanlar" adlı bir filmle giriyor. Filmin, Sedenin hastası olduğu sıkı kamera oyunlarına fazlasıyla imkân veren hareketli bir konuşu var. Re- ri senaryosunu ' yazdığı "Ka- na", "Öldüren Şehir”, “Kanlarıyla Ödediler" gibi / filmleri- " nin devamı sayılabilecek olan "Na- mus İçin Yaşıyanlar", istismarcı bir garaj patronu ile şoförler arasındaki mücadeleyi anlatıyor.- Patron ayrıca şoförlerin karılarını elde etmeğe ça- lışıyor, şoförler ise ellerindeki bütün imkanlarla karşı mücadeleye girişi - yorlar. Filinin ilgi çeken bir yanı ise, sahibi rolünü bir başka reji- sörün, Memduh Ünün oynamasıdır. Gerçi Memduh Ün yıllar önce bazı filmlerde daha görünmüştü ama, epeydir bu işten elini çekmişti. Pat- rona karşı namus bekçisi şoförlerin liderini, geçen yıl "Düşman Yollan Kesti" filmindeki nefis kompozisyonu ile bütün seyirci ve tenkitçileri hay- ran bırakmış olan Eşref Kolçak can- landırmaktadır. Filinin kadın oyun- 32 cuları ise Peri Han ve Serpil Gül'dür. Filmi, Sedenin kameracısı (Kriton İlyadis çekmektedir. Son yıllarda anlattıkları ile hiç bağdaşmıyan yapmacık stillerin kur- banı olan Osman EF. seden eğer yeni filminde, işin sadece o teknikle bit- mediğini anlıyarak, biraz da anlat- tıklarının içine girmek gerektiğini hissederse, eserini kuruluktan kur- katabilirse lar'ıh başarıl bir film mümkündür olabilmesi "Mayk Hammer" den "Kıtipiyoz" a! 1959 Türk Film Festivalinin en ba- şanlı rejisör armağanım alan Atıf Yılmaz ise, bu mevsime ticari imkan- ları oldukça sarsılmış bir durumda giriyor. oSedenin "Düşman Yollan Kesti" sinde başına gelenler, Atıf Yılmaz'ın "Karacaoğlanın Kara Sev- dası" nda hemen aynen tekrarlan- mıştı. Her iki film de harcanan para- nın çokluğuna, verilen emeğin bü- yüklüğüne rağmen birincisi bilhas- sa kendisine yanlış bir stil seçtiğin- den, ikincisi ise ele aldığı konuyu hangi yönlerden ve nasıl anlatacağı- nı pek kesin şekilde kararlaştırama- dığından ticari bakımdan başarısız- lığa uğramışlardı. Atıf Yılmazın da- ha sonra Orhan Kemalin bir senar- yosundan önemli değişiklikler yapa- rak çevirdiği "Suçlu" su da ilkin san- sürün elinde değişikliklere uğramış, bu arada da mevsim iyice ilerledi- ğinden meselâ İstanbulda hâlâ piya- saya çıkarılamamıştı. Yurdumuzda belki de ilk büyük realizm teşebbü- sü olan "Suçlu" bazı bakımlardan geçirdiğimiz sezonun en iyi Türk filmi sayılabilirse de, orejisörü için gerekli (o ayantajları (o sağlıyamamış- tr. Atıf Yılmaza Festivalde en iyi rejisör Unvanını kazandıran "Bu Va- tanın Çocukları" nın ise, ticari cihet- ten tam bir fiyasko ile neticelendiği bilinmektedir. Genç rejisör biraz da bu özel durumunun neticesi olarak, yeni se- zona "Mayk Hammer" bozması bir filmle girecektir. Ticari yönden yı- lın en iddialı o filmlerinden o sayılan "Ölüm Perdesi", konusunu Ümit De- nizin bir Türk Mayk Hammer'i ya- ratmak hevesiyle meydana çıkardığı "Murat Davman" adlı bir gazeteci - dedektifin maceralarını anlatan ro- manından almaktadır. Ancak Mayk Hammer'in Türkiye için pek de par- lak netice overmiyeceğini düşünen prodüktör şirket, daha da ileri gi- derek, tipi daha önce piyasaya çı- kardığı "Fosforlu Cevriye" serilerin- deki "Kıtıpiyos"a benzemekten kas- emdu Hem rejisör, hem oyuncu çınmamıştır. "Ölüm Perdesi" nin konusu da, akla hayâle gelmiyecek kadar ente- resandır. Attila İlhan ve Bülent Oranın mahut romandan düzenledik- leri senaryodan Atıf Yılmazın yaptı- gı değişikliklerle (o çekilmekte (olan filme göre, komünistler bir perdenin storuna yerleştirdikleri gizli bir bom- bayla İstanbulu Ohavaya uçuracak- larken, Murat Davman Türkiyeyi bu faciadan kurtarmaktadır. Filmde ko- münistlerin şefi bir kadın -Leylâ Sa- yar-, Türk polisinin şefi ise diğer bir kadın -Muallâ Kaynak- tarafından oynanmakta, Murat Davman da bir yandan bomba işiyle uğraşırken, öte yandan da "küçük" çapkınlıklar sa- yesinde iki kadına da yetişebilmek- tedir. Rejisör Memduh Ün, bu filmde de oyuncu olarak görülecektir. Atıf Yılmazın filminden nasıl bir sonuç alacağım kestirmek, pek de zor olmasa gerektir. o Rejisörün bu mevsim için hazırladığı ikinci film mını Celâl'in "Kızıl Vazo" dan alınmıştır. adlı romanın- "Gecelerin Ötesi" Bu arada genç rejisör Metin Erk- san geçen haftanın sonunda ye- ni filmi "Gecelerin Ötesi" nin önem- li bir kısmım çevirmiş durumdaydı. Geçen seneki Festivalde "Dokuz Da- ğın Efesi" adlı filmi, Jüri Özel Ar- mağanını alan rejisör, senaryosunu kendisinin yazdığı "Gecelerin Ötesi" nde bir kaç benzin istasyonunun so- yulmasını ve bundan doğan neticele- AKİS, 20 NİSAN 1960