KADIN Sosyal Hayat Bitmeyen dert Yeni bir mevsim başlarken, kadın- ların ne kadar çok işleri olduğu- nu düşünmek bile yorucu. Gelen mev- simi karşılamak için yapılacak işler, vazifesidir. sık mekten başıma ağrılar giriyor." rudur. Evleri, çocukları, kocaları hep yeni mevsim için ona muhtaçtırlar. Geçen omevsiminkiler kaldırılacak, gelen mevsiminkiler, sandıklardan dolaplardan çıkarılarak, havalandırı- lacak, ütülenecek, modaya göre dü- zeltilecek, giyilecek, kullanılacak hâ- le getirilecek. oSobaların kalkması, evin badanası koltukların yüzünün Evlerimizin döşemesini, o halılar, kilimlerle örtmeye mecburuz. Ayrı- ca her kadın odasını, salonunu bir boydan bir boya kaplayacak olan ta- ban halılarına hayrandır. Taban ha- lıları ise temizlenmesi en Zor eşya- lardan biridir. Eğer bütçede elek- trik süpürgesi alacak durum yoksa, halı süpürme işi, evin kadınına düşe- cektir. Ne Zor iş. Halbuki halılar kü- çük, seccade denilen boylardan seçi- lecek olursa, temizlik işi yarı yarıya kolaylaşacaktır. Evin ilk okul çağın- daki, küçük kızı bile, böyle renkli- motifli bir halıyı annesinin öğrete- ceği tarzda temizlemekten zevk du- ni Kadının elini ooyalayıp, vaktini alan bir sürü küçük işler vardır ki. Bir oturma odası Ferah ve rahat Been Çamaşır, yemek pişirm ünlük temizliği de hiç aksamadan "devam ettirilmelidir. Bü- tün bunlar iyi ama, ya mevsimlerin çok çabuk geçmesine ne demeli! Bi- rinin yorgunluğu bitmeden öbürü geliveriyor. Çocuklar büyüyor, giye- cekler eskiyor, yamalar deliniyor ve kadınlarımız yorgun düşüyor. Yor- gun bir insan da yarı yaşıyor de- İşin kolayı "Evet bütün bunlar yapılmalıdır. Ge- reklidir. Yoksa kadınlarımızın içi rahat etmemektedir. Ama, her işin, her yapılacak şeyin bir kolayı oldu- gunu asla akıldan çıkarmamak, bu işin çıkar yolu olacaktır. 28 ona zamanın nasıl geçtiğini belli et- tirmez. Yapılamadığı, yetişilemediği zaman da asab bozucu, yorucu olur. Halbuki bunları çocuklara yaptır- mak hiç de olmayacak iş değildir. Ayrıca onlar da bu işleri yaparken iş bölümünün, yardımlaşmanın zev- kini alacaklardır. Meselâ toz almak, tablaları yıkayıp parlatmak, sobanın önünü sümek, balkon yıkamak, çi- çekleri sulamak, kendi çamaşırlarını, mendillerini ütülemek, meyveleri yı- kayıp kurulayarak yerine yerleştir- mek onları nasıl mesut edecektir! Az yemek, öz yemek "Kocanızı eve midesiyle de bağla- mak gerekir." diye sık sık yan- lar, öğütler okuruz. Pek yabana atı- lacak söz olmamakla beraber, bu biç bir zaman, evde ziyafet sofrası gibi sofra hazırlamak manan taşı- maz. Yemeğin günlük gıdasını hesap- lamak, sofraya dumanı üstünde taze taze gelmesini sağlamak bu işe yeter. Tek çeşit yemek pişirmek, ev kadı- nını yormayacaktır. Hele ertesi gü- nün yemeğini akşamdan düşünmeye alıştırırsa kendini bu daha da kolay- laşacaktır. Bir tabak sıcak yemek, yanında bol bir salata, arkadan ge- lecek mevsim yemişi, ev halkını her zaman için memnun edecektir. Yok, eski kadınlarımız gibi önden çorba, arkadan etli, zeytinyağlıdan sonra sütlü diye düşünülecek olursa bu işin içinden çıkılmaz. Bahar elden gitmesin Çoğu zaman ev temizliği, üst bas derdi derken, arada olan bahara oluyor. Bahar geçip gidiyor. Aslında işler elden geldiği kadar kolaylaştı- rılsa da, bahardan bol bol istifada edilse, günlük hayat nasıl değişecek. Kırda, yürüyüşte geçirilecek bir gün- den sonra anne ertesi güne şarkı söy- leyerek başlayacak. Şarkı söyleyen bir anne çocukları sevindirecek. Şarkılar hayatı daha güzel göstere- cek. İçler açılacak. İşler (kolaymış, yaşamak olduğundan güzelmiş gibi görünecek. Her bahar, her kış için yeni el- biselere sahip olmak güzel, sevindiri- kışları dinlenmiş, yüz hatları sakin bir kadın güzel görünecektir. Dinlen- memiş, asabı bozuk, göz yaşları için- de yorgun bir kadın en güzel elbise- leri içinde bile çirkindir. Bunlar hep bilinir de yapılmaz. Aman Bahan, gelen aydınlık bahar günlerini kaçırmayalım. AKİS, 20 NİSAN 1960