DEVLET DEVLET Biliyor muydunuz? TİYATROSUNUN PARİSTE, Milletler tiyatrosunda vere- ceği temsiller programa alınmıştı. Bu pi 22-25 haziran akşamlan Sarah Bernhardı Tiyatrosu Türk tiyatro ve folklor topluluklarının gösterilerine ayrılmıştır. Öğren- diğimize göre D, Tiyatrosu oOParise iki piyes götürecektir. Bunlardan biri Sophokles'in "Kral Oidipus” trajedisi, öbürü de telif bir eserdir ve büyük bir ihtimalle, son mevsimlerin umumi bir iakdir ve alaka uyandırmış olan tarihi piyesle- rinden biridir. Folklor gösterileri ise, Basın - Yayın Umum Müdürünün uzun bir Avrupa turnesi için hazırlamakta oldu- ğu ekip tarafından yapılacaktır. Aynı ekip Paristen sonra İngiltere, Nis ve İtalyadaki milletlerarası halk oyunları fes- tiyallerine de katılacaktır. TİYATROSU PARİS TEMSİLLERİNDEN sonra Atinaya gidecek ve her yaz tarihi Epidauros açıkhava tiyatrosunda yapılmakta olan antik dram (festivaline "Kral Oidipus” la katılacaktır. Bu hususta ilgili Yutum makamlarıyla tam bir anlaşmaya varıldığı o bildirilmektedir. D. OPERASININ İSTANBUL TEMSİLLERİ büyük bir rağbet görmüş ve muvaffakiyetle sona ermiştir. Biletleri birkaç gün önce satılmış olan bu temsillerde 4 defa "Othello", 3 defa "Salome", 3 defa da "Luçia” operası oynanmış ve 10 temsilde 150.000 lira hasılat sağlanmıştır. 225 kişilik bir kadro ile yapılmış olan bu turnenin memleketimizde şimdiye kadar gerçekleş- trilmiş en büyük turne olduğu ve umumi masrafların, ,tah-. min edildiği gibi, 400.000 liraya yaklaştığı söylenmektedir. D. TİYATROLARINDA MEVSİMİN SON ESERLERİ de sahneye ko- D. TİYATROSU 1. ŞEHİR KARACA HALDUN AKİS, 20 nulmuştur. Bunlar, Küçük Tiyatroda Nuşiç'in "Felsefe Dok- toru'"ndan sonra, sırasıyla, Oda Tiyatrosunda Tunç Yalma- nın F. Bi idoux'dan çevirdiği ve Mahir Canovanın sahneye koyduğu “Şerefi nize” piyesi ile Üçüncü Tiyatroda Zihni Kü- çümenin İtalyan yazan Dino Buzzati'den çevirdiği ve Ziya Demiralin sahneye koyduğu "Klinik Bir Vaka" adlı eserdir. "ARZU (OTRAMVAYI'NI OGİSTANBULA o götürmeğe hazırlanmaktadır. Şan sinemasında 28 nisandan I mayısa kadar bir hafta sürecek olan "Arzu Tramvayı" temsillerin- de İstanbul seyircisi Mediha Gökçer'le Nedret Güvenç'i ve Yıldırım Önal'ı eserin başrollerinde seyretmek fırsatını bu- lacaktır. TİYATROLARINDA MEVSİMİN son iki eserinin de temsi- line başlanmıştır. Bunlardan birincisi, Dram Kısmında, Ne cati Cumalının, aylardanbcri ilân edilen "Mine" isimli p sidir. İkincisi de Lâl unda, Avni mar ia kiyle oynanan, Jose Lacour'un im than Yılı” dır. TİYATROSU ANKARAYA TEMSİLLER vermeğe gelecek- ir. 1 Hazirandan itibaren Küçük Tiyatroda verilecek olan bu temsillerde Karaca Ti; iyatro. repertuvarmdaki o eserlerden "Şarkının Sonu", "Çöl Faresi", "Tahta Çanaklar" ve Muam- mer Karacanın Site Ti alo dl oynamakta olduğu "Hızır" isimli piyeslerin oynanması kararlaştırılmıştır. Karaca Ti- yatro bütün haziran ayını Küçük Tiyatrodaki temsillerle geçirdikten sonra, 1 temmuzdan itibaren Gençlik Parkındaki açıkhava sahnesine (o geçecek ve temsillerine (orada devam edecektir. DORMEN TOPLULUĞU da cektir. Dormen topluluğu Ankaraya gelerek Üçüncü Ti- yatroda 18 -20 gün müddetle temsiller vermeğe hazırlan- maktadır. 1 Hazirandan itibaren başlıyacak bu temsillerde Dormen repertuvarının bu mevsim en beğenilen eserlerinden "Küçük Klübe” ile "Zafer Madalyası” oynanacaktır. Aynı topluluğa mensup ikinci bir grup, bu sırada, İzmire gidecek ve açıkhava tiyatrosunda, repertuvarına dahil başka eserle- ri İzmirlilere tanıtacaktır. Ankarada temsiller vere- NİSAN 1960 kaldırmaya çalışması, işler yoluna girer gibi olurken oğlunun Klaraya aşık olup onunla kağıt üzerinde kal- mış olan evliliği hakiki bir evlilik ha- line getirmeğe karar vermesi, seyir- ciyi kahkahalarla güldüren bu ko- medinin "yaka" tarafını bol ve zen- gin malzeme ile süslemeğe yetiyor. Sahnedeki oyun “Felsefe Doktoru" nu, Hüseyin Mumcunun dekorları içinde sah- neye koymuş olan Salih Canar, can- lı bir tempo tutturmuş. Bu sayede temsil, seyircinin ilgisini bir an gev- şemeden, zevkle seyrediliyor, Salih Canar, piyesin başrolü olan diploma ve Başvekile dünür olma meraklısı Jivotayı da kendisi oynuyor. Esere hakim olan komik unsurları seyirci- ye, karikatüre kayan aşırılıklardan çok çeşitli durumların gülünçlüğün- de, ölçülü bir oyunla vermek gerek- tiğini, kendisi gibi, karısı Mara ro- lünde, hafif tikleri ve kekemeliği ile tatlı bir kompozisyon yapmış olan Meliha Ars, oğlu Milorad'la kaynı Blagoe'yi tabii bir oyunla canlandı- ran Umran Uzman ve Coşkun Orhon, İsviçreli ve realist gelini Klara'da Jale Ayatada iyi kavramışlar. Buna karşılık ikinci oOdereceden rollerde, Kızı Slavka'da Elçin Saracoğlu ile iki hayır cemiyeti mümessili kadın- da Türkan Bora ile Gülyüz Tolga, rollerine inandırıcı rahat bir ifade veremiyorlar. Fakat Elçin Saracoğ- bağla bağlı olduğu, için için sevdiği belli olan ve sonradan Klara ile İs- viçrede evlendiği anlaşılan -en Önem- li sahnelerini beraber oynadığı- o ça- lışkan, seki ve biraz saf Velimir'i Ekmel Hürol garip bir makyajla, güldürmek gayretiyle lüzumsuz yere çirkinleştirerek öylesine pasif ve öl- çüsüz bir oyunla oynuyor ki karşı- sında kim olsa hocalar, ne yapacağı- nı kestiremezdi. (Halbuki Velimir, komedinin ikinci genç rolüdür, onun da Milorad kadar cazip, sevimli ol- ması icabeder ki Slavka'nın kendisi- ne duyduğu yakınlık değil, Klara'nın duyduğu (uzaklık bir sürpriz tesiri yapabilsin. Bazı rollerde de komik unsurun kalın hatlarla (verilmek istenmesi, aslında başarılı o tipler çizmiş olan, bazı sanatkarların başarısını gölge- liyor. Bunların başında çöpçatan Dra- go'da Semiha Berksoy geliyor. Berk- soy 1. perdedeki ölçüyü koruyabilmiş sonraki perdelerde (aşırılıklara düş- müş olmasaydı, rolünü birinci plana geçirmiş olacaktı. Yalancı Şahit Soy- ka'da Beyhan Gönenç için de aynı şeyler söylenebilir. Ömer Cenap Eren'in, "Yaslı Aile" den sonra, bize tanıttığı "Felsefe Doktoru" komedi o repertuvarımız için bir kazanç sayılmalıdır. 31