si ve alınacak emre göre dağıtılması kararlaştırıldı. Naşit Hakkı Uluğ Ankaradan dön- dükten sonra Dünya gazetesi sahip- leri durumu, faydası oOolmamasına rağmen bir kere daha sordular. Alı- nan kararın kendilerine yazalı olarak bildirilmesini istediler. uğ kararı Dünyacılara bildirdi. o Ancak resmi bir yazı veremiyeceğini ilave etti. Boşa çıkan umud "Resmi ilân ve reklâmları o kesilen Dünya gazetesi sahipleri ilk gün- ler fazla endişe duymadılar. Hususi reklâmlarla ogazeteyi (oyaşatabilme imkânlarını bulacaklarını tahmin e- diyorlardı. Eş dost sayesinde gazete- ye verilen hususi reklâmlar biraz arttırılabilirse matlup hasıl olabilir- di. Olsa olsa kârdan bir miktar za- rar olacaktı. Ancak yapılan o teşeb- büsler bunun bir hayli güç olduğunu ortaya çıkardı. D.P. çarkı büyük tüccarların ve iş adamlarının üzerin- den daha evvel geçmiş ve bazı gaze- telere ilan verilmemesi müessese sa- hiplerinden rica edilmişti". v Vatan, bu hâl karşısında son derece müşkül durumda kaldılar. Gazete sahiplerinin aldıkları ilk karar imkân nisbetinde dayanmak, daha sonra gazetelerin yayınına son vermekti. Gazetenin kapanmasıyla en az 125 aile reisi işsiz kalacaktı. o Gazetede süratle tensikata gidildi. Masraflar 'asgariye indirildi. Seyahatlara son verilmesi, hadiselerin mahalli muha- birler vasıtasıyla takip edilmesi ka- rarlaştırıldı. Bu şekilde bir müddet idare edilecekti. Gene başedilmez, gazete ziyan etmeğe başlarsa son çare olarak fiatın arttırılmasına, 50 kuruşa çıkarılmasına karar verile- cekti. Okuyucuya bir açık mektup yazılacak, durum bütün açıklığıyla anlatılacaktı. Bu da gazetenin yaşa- masını sağlamazsa kapıya kilit as- maktan başka yol kalmıyordu. Dün- yacılar bu kere tonuna kadar dayan- mağa kararlıydılar. Vatan da aynı durumdaydı. Durumdan, sadece iktidarın baş- ları pek memnundular. Gelen ha- berler Basının yavaş yavaş yola ge- leceği şeklindeydi. Hele haftanın so- nunda Vatan gazetesi hissedarları arasında ortaya çıkan görüş ayrılığı haberi, iktidarın başlarını zevkten geometrik şekillere osoktu. Nihayet Basını yola getirebilmişlerdi. .Maa- mafih bu bir şey değildi. İleride da- ha parlak ve tesirli bazı düşünceleri vardı. Basına bazı küçük iyilikler düşünüyorlardı. işin eğlenceli tarafı şuydu ki, İktidarın başlarına bu par- lak fikirleri orota değiştirmiş bazı büyük gazete tabipleri veriyorlar, İktidarın başlarını onlar a değiş- tirmemiş meslekdaşları aleyhine tah- rik ediyorlardı. 20 GEN ÇLİ K Teşekküller Boşa giden gayret Bütün hesaplar Mümtaz Tarhanın gençlere karşı yakın ilgisine ve muhabbetine güvenilerek yapılmıştı. Yetkililer de biliyorlardı ki, Mümtaz Tarhan bir eğitimciydi. Bakan oldu- ğu sıralarda bile gençlerle temasını kesmemeğe bilhassa dikkat etmişti. İktidar başları arasında Mümtaz Tarhan kadar gençlikle ilgilenen, gençliğin eğitim ve öğretimi sunda hususi görüşleri olan hemen kimse yoktu. Öyleyse tered- düde sebep de yoktu. İstanbuldaki D P. Gençlik Komitesinin başına otur- tulacak en uygun kimse ancak ve ancak Mümtaz Tarhan olabilirdi. Bütün bu hesaplar iyiydi, hoştu ama "evdeki hesap" her zaman "çar- şıya uymuyor"du. Daha işe başlar başlamaz bir takım aksilikler, sert- likler ogörülmeğe başlandı. İlk he- birisi Milli Türk Talebe Birliği idi. Bu birliği V.C. leştirmek büyük bir başarı olacaktı. Ama Mil- li Türk Talebe Birliğinin başındaki- ler -bir Genel Sekreter Hüseyin Sa- ğıroğlu hariç- öyle Mümtaz Tarhanın idare edebileceği, V.C. leştirebilece- ği kişiler değildi. Önce Milli Türk Talebe Birliği Başkanı Yaşar Özde- mir, yapılmak istenilen tertiplerin karşısına çıktı, durumu olduğu gibi açıkladı. İlk adımdaki bu yenilgi D. Gençlik Komitesini de, başkanları Mümtaz Tarhanı da fena halde sars- tı, Yapılacak iş, Yaşar Özdemiri kü- çültmekti. Acem kılıcı Hüseyin Sağıroğlu tesinde öğrenciydi. Aynı zaman- da Milli Türk Talebe Birliğinin de Genel Sekreteriydi. Birlikte sorumlu bir işi olan Sağıroğlunun V.C. ye alınması hiç fena olmazdı. Hiç ol- mazsa ilk yenilgi telâfi (o edilebilirdi. Av iyi ve isabetli seçilmişti. Sağıroğ- lu da, Samet Güldoğan için kullanı- lan metodlarla -yani .P. emri ve polis yardımıyla- da olsa Milli Türk Talebe Birliğinin Başkanlığını al- mak istiyordu. Gerçi, Hüseyin Sa- ğıroğlu gençlik çerçevesinde sevilen, tutulan bir öğrenci değildi. . P. hesabına çalışmasından bir fayda umulamazdı ama hiç ol- mazsa zevahiri kurtarmaya yardım edebilirdi. Ne var ki Hüseyin Sağıroğlu aynı zamanda C. H. P. den de ayrılmak istemiyordu. Onca "ne şiş yansın ne kebap" di. Ama C. H. P. İl merke- zindekiler bu taktiği çok daha ön- ceden biliyorlardı. Bu yüzden kapı- İktisat Fakül- larını Hüseyin uk. yüzüne kapayıverdiler. . saflarında nifakçıların işi yoktu. Ama bu Sağır- oğlu için düşünülecek bir şey ii di. Nasıl olsa ikbal kapılan D. hin elindeydi. O da a sırtını » P. ye dayadı. Al gülüm ver gülüm Hüseyin Sağıroğlu, odüşündüğünü yaptı,da. Gitti, kendini iyice, ba- -ında Mümtaz Tarhanın bulunduğu D.P. Gençlik Komitesinin emrine verdi. İlk iş göze girmekti. Göze gir- mek için Mümtaz Tarhanın sevgisi- ni, ilgisini kazanmak lâzımdı. Müm- taz Tarhanın ilgisini, (o sevgisini ka- zanmanın çeşitli yolları vardı. Önce, Tarhana Milli Türk Talebe Birliği- nin "Şeref üyeliği" ni verdirmeliydi. Bu suretle Milli Türk Talebe Birliği "çantada keklik" olarak gösterile- cek, Sağıroğlu D.P. büyüklerinin en sevgili genci olacaktı. Bu suretle hem Sağıroğlu maksadına daha yak- laşacak, hem D.P. Gençlik Komitesi bir başarı sağlıyacaktı. Ne var ki, Milli Türk Talebe Bir- liği adına bir kimseye gi" vermek Hüseyin yetkisinde değildi. O, olsa olsa İkti- sat Fakültesi Talebe Derneği adına böyle bir teşebbüse geçebilirdi. Ama bu teşebbüsü, Milli Türk Talebe Bir- liği adına göstermesi zor bir şey de değildi. D.P. nin İstanbulda öten bo- razanı Havadis, bu işi pek âlâ yapa- bilirdi. Nitekim yaptı da Fırtına kopuyor “Şeref üyeliği" havadisinin, D.P. İstanbuldaki borazanı Havadis- te yayınlanması, Milli Türk Talebe Birliğinin bütün idare organlarım derhal harekete geçirdi. Bu nasıl iş- ti? Hüseyin Sağıroğlu da kim olu- yordu? Derhal Sağıroğlu hakkında bir soruşturma açılmasına karar ve- rildi. Geçen haftanın sonunda Milli Türk Talebe Birliğinin eski Eminönü Halkevinin ön taraftaki odasında toplanan İcra Konseyi, Hüseyin Sa- gıroğlunu osigaya çekti. o Sağıroğlu, haberin basma yanlış aksettiğini, kendisinin Mümtaz Tarhana İktisat Fakültesi Talebe Derneğinin üyeliğini vereceğini söylüy bir türlü yanlış aksettiğini söylediği havadisi tekzibe yanaşmıyordu. Ni- tekim tekzip yerine, geçen haftanın ortasında başta Havadis olmak üze- re, bir çok gazetede çıkan bir resim- de Hüseyin Sağıroğlunun İktisat Fakültesi Talebe Derneğinin -M.T. T.B. nin değil- Şeref üyeliği berâtını Mümtaz Tarhana verişi görülüyordu. AKİS, 20 NİSAN 1960