B A Gazeteciler Kırk yıllık Yani Yıllanmış gazeteci kendisinden u- mulmayan bir dirilikle Akaretler- deki Derya apartmanının merdiven- lerini tırmandı. Gülümsüyordu. Ne- şeyle "Ne kadar özlemişim evimi, inanamıyorum" dedi. Nefti bir ceket, bej bir pantalon giymişti. Şaşılacak bir çeviklikle merdivenleri tırmanan yıllanmış ga- zeteci cezası bir gün evvel altı ay tecil edilmiş olan Vatan Gazetesi iresinin kapısında kendisini emektar Peryin hanım ve aynı apartmanın üst katında oturan Özcan Ergüder karşıladı o Yalman heyecanlı ve son derece neşeliydi. Evin salonunda otu- rurken haline inanamıyor gibiydi. Üstelik inanılacak şey değildi doğ- rusu.. Pulliamzedelerderi o ikisi -Şa- hap Balcıoğlu, Selâmi Akpınar- ha- pishanenin soğuk ranzalarında uyu- mağa çalışıyorlardı. O ise, evindeydi. Kısa bir müddet Toptaşı cezaevin- de kalan Yalmanın kaldırıldığı has- tahanede yapılan muayene sonunda hasta olduğu ve cezasının altı ay tecili gerektiği anlaşılmıştı. Adli Tıb Meclisinin kararının tasdiki üzerine Vatan Başyazarı geçen haftanın son- larında tahliye edildi. Yalmanın tah- liyesi oldukça çabuk yapıldı. e İşlem, sadece hastahane odasının kapısında bekleyen jandarmanın kaldırılmasın- dan ibaretti. Ertesi gün Toptaşı ceza evindeki meslekdaşlarını ziyaret eden Başya- zar kendileriyle bir müddet konuştu ve onları teselli etti. Öyle ya, herşey en Oo evvel Allah vücut sağlığı verme- liydi! İnsan yeter ki, sıhhatli olsun- du! Hepsi gelir geçerdi! Şimdi Vatan okuyucularıyla bi likte bir çok. gaz gazetenin sol köşe- sinde çıkmaya derhal başlayan baş- makalelere çevrilmiştir. Ama, daha ilk yazıdan anlaşılmıştı ki, Yalman hep aynı Yalmandı. Bu bakımdan, gözlerin, yakında tekrar başka isti- d kamete çevrilmesi hiç kimseyi şa- şırtmayacaktır. Gazeteler Yanlış bir deyim.. Geçen haftanın sonlarında bir gün Ankaranın kokteyl salonlarından birinde genç bir adam elindeki gaze- teyi sıkıntıyla katladı ve telâşla ka- pıdan giren arkadaşına serzenişte bulundu: "— Bu kadar gecikilir (birader? AKİS, 20 NİSAN 1960 S ' Ahmet Enliin Yalman Hep aynı Yalman Gazeteyi yanarına kadar iki defa okuttun Genç adam doğru söylememişti. Gerçi gazeteyi sıkıntıdan iki defa okumuş hattâ bir kere de tersinden okumaya çalışmıştı ama gene de ar- kadaşına doğru söylemiş sayılmazdı. Zira elindeki gazete Dünya gazete- sizdi. Geçen hafta ise Dünya gaze- tesinde resmi ilân bulmak çölde su bulmak kadar güçtü. Genç adam "ilâhlarına kadar" derken yanılmış, bir ağız alışkanlığıyla o cümleyi söy lemisti. Senelik 350 bin lira resmi ilân ve reklam alan Dünya gazetesinin bu geliri I nisan tarihinden itibaren ke- silmişti. Gazetenin sahipleri o gün Resmi İlânlar Şirketinden ilân ve reklâm gelmeyişini, sonu münasebetiyle hazırlanan bilân- çoların tamamlanmamış olmasına verdiler. En ufak bir endişe duyma- dan beklemeğe koyuldular. Aradan bir kaç gün geçti. Resmi İlân ve rek- lamlardan ses çıkmadı. Dünya gaze- tiesi rsahipleri gecikmeye sebeb bula- madıkları için biraz telâşlanır gibi oldular. Ama gene de yüreklerini fe- rah tuttular. Gecikmenin müddeti artınca gaze- tenin sahiplerinden Bedii Faik Res- mi İlânlar Şirketine telefon edip du- rumu anlamak lüzumunu duydu. Kendisine verilen cevap oldukça eğ- lenceliydi. Dünya gazetesinin resmi ilân ve reklâmları kesilmişti! Bu meseleyle ilgili olarak da Umum Mü- dür Naşit Hakkı Uluğ Ankarada te- maslar yapmaktaydı. İlânların kesil- mesi için sebeb gösterilmiyordu. Bir önce Martayı. kararname filan da bahis konusu de- gildi. Dünya gazetesi bu İşte yalnız de- ğildi. Vatan için de aynı muamele tatbik ediliyordu. bu Babıâlide bom- ba gibi patladı ve pek çok kişiyi ka- ra kara düşünmeye sevketti. Zira Vatan gazetesi üç genç fıkra yaza- rının gazeteyi tevilinden sonra da- ha munis, muhalefet yapmaya baş- lamıştı. Hattâ gazete içinde, hisse senetlerine dayanan bir "İktidar de- -işikliği" bile düşünülür hale gelmiş- ti. Gerçi gazetenin havasının tadili pek ihtiyatlı, pek çekingen tarzda gelişiyordu. o Okuyucuyu Oo kaçırma- mak da yeni ekibin dikkat ettiği bir husustu. Ama gene de, üç genç fik- ra yazarının ayrılması üzerine gaze- telerinde bir farkın meydana geldiği- ni anlayan okuyucu daha az sempa- tik hale gelmişti. Demek ki buna rağmen İktidar, Vatandan memnun değildi! Tıpkı, bütün "tekrar yanaş- ma manevraları "na rağmen Yeni Sabahtan memnun olmadığı gibi İktidar Yalmanın, Oo gazetesine (de, Kılıçoğlunun Oo gazetesine de boykot ilân etmişti ve Yalman da. Kılıçıoğ- luda eski dostlukları ihya için ne kadar gayret o sarfederlerse etsinler Menderesin kendilerine yüz o verme- yeçeği anlaşılıyordu. Buna mukabil, Dünyanın başına gelen pek az kimseyi şaşırttı. Gaze- tenin sahiplerinin, meşhur ve talih- siz pazarlık omanevrasından sonra ayaklan suya ermişti. Bunun hem maddi, hem manevi tahribat yapan bir hata teşkil ettiğini anlamışlar ve bilhassa Bedii Faik belki de hayatın- da ilk defa hisleriyle hareket etmek âdetinden yaz geçerek gazetenin ha- vasına eski şeklini vermişti. Nitekim Dünya, son aylarda Bedii Faikin im- zasıyla hiçbirinden güzel bir kaç ya- zı neşretti, D.P. nin gidişine karşı ciddi Vaziyet aldı ve bunu yaparken alaturka bir takım açıkgözlülüklere tenezzül etmedi. Gerçi bu, gazete mesullerinin başına dert açmadı de- gil. Aleyhleridekii oOdavaların adedi derhal yükseldi. Fakat böylece, bas- ta kendi okuyucuları, pek çok kim- senin gözünden feci şekilde düşen gazete derhal iade-i itibar etti. Bu, elbette ki senede 330 bin liradan da- ha büyük bir kazançtı. Resmi Hânlar Şirketi Umum Mü- dürü bir zamanların münferit Halk- çışj Naşit Hakkı Uluğun -Ulus ga- zetesinin eski idare müdürü- Anka- karadaki temasları pek parlak Başbakanın da katıldığı ve uzun sür- Yenigün gazetelerinin ilân ve reklâmlarının kesilmesi ka- rarlaştırıldı ve bunun hemen tatbiki- ne geçildi. Ayrıca diğer gazetelere verilecek resmi ilân ve reklâmların da Başbakanlığa her gün bildirilme- 19