S POR Klüpler Fenerbahçede şaşkınlık Saçları kısa kesilmiş, uzun yüzlü, uzun burunlu, şık gıyınmış bir genç gümrük —muayenesini yaptırdıktan sonra, muayenesi bitenlerin takip et- tiği yolu bırakıp sessizce yan taraf- taki parmaklıklardan — atlıyordu ki bir flaş parladı. Genç adam dudakla- Ti arasından "tuh" diye mırıldandı ve parmaklığı aşarak yolcu — salonuna doğru yürüdü. Hâdise geçen haftanın sonlarında Yeşilköy hava alanında cereyan edi- yordu. Sessiz sedasız sıvışmak iste- yen genç Fenerbahçe takımının as oyuncusu Can Bartu idi. Meşhur fut- bolcu Cenevre dönüşü her nedense kimseye — görünmemek — istemişti. Diğer futbolcuların yuzunde de aynı isteksizliği okumak mümkündü. Ne var ki karşılayanlara —gazetecılerle birkaç klüp idarecisi- görünmek iste meyen, ancak vücut ölçüleri bakımın— dan böyle bir işi başarması imkân- sız olan biri daha vardı: Fenerbahçe Kulübü başkanı Agâh Erozan. Cenevreye giderken pek neşeli ve ümitvar görünen, bol prim ve vaad dağıtan Erozan, konuşmayı o kadar sevdiği halde dönüşte uzun bir beya- nat verecek kuvveti kendinde bula- madı. Gazetecilere söylediği tek söz "Bizim yenilmemiz, yolda giden bir adamın başına kiremit — düşmesine benzer" cümlesi oldu. Gazeteciler şa- şırmışlardı. diyen ve galibiyetin tadını futbolcu- lardan fazla çıkaran Erozan neden susuyordu? Erozan susuyordu, çün- kü futbolda gol atmanın aya füze at- maktan daha ehemmiyetli olduğunu öğrenmişti. Fenerbahçe idarecilerinin ve ant- renörünün nuşmalarına bakılırsa bütün kabahat, sahada ve hava şart- larındaydı. Saha balçık yığınıydı. Ha- va çok kötüydü. Çocuklar onun için oynayamamışlardı. Bu sözler Mithat- paşa stadını — görmiyenlere söylense belki inanılacak sözlerdi. Ama o Fe- nerbahçe takımı ki Mithatpaşada ne maçlar oynamış, ne maçlar kazan- mıştı! Bütün, bunların yanında Nice ile yapılan ikinci maçın — arifesinde Fransız şampiyonunun idarecilerini endişeye düşüren bir husus hala ha- tırlardaydı. O sıralarda devamlı ya- ğan yağmurlar dolayısıyla Nice ant- renörü bir hayli korkmuştu. Nice ta- kımı için çamur iyi değildi. Akdenizin güneşli iklimine alışık — futbolcuları çamur ve soğuk yıldırıyordu. Demek ki en az Fenerbahçe kadar Nice için de çamur bir handikaptı. Ne var ki Nice antrenörü sene- lerdir bu işi yapıyordu. Mesleği fut- bol antrenörlüğü idi. Nitekim çamur- da verilecek en iyi taktiği vermiş ve kontrataklara neticeye gitmeğe ça- lışmıştı. Neticeye de oldukça rahat bir şekilde ulaşmıştı. Fenerbahçe ida- recileri "Biz oynadık, onlar kazandı" diyorlardı. Bu madalyonun bir yü- züydü. Öbür yüzü, Nice'in bilerek, antrenörünün taktiğine göre oynamış olmasıydı. Saha çamurdu, böyle oy- nanması İâzımdı, öyle oynamışlardı. Fenerbahçenin vaâdkâr -Erozan D.P. milletvekilidir- başkanı, işte bunları bilmiyor, onun için düşen kiremitten dem vuruyordu. Ümitler Beşiktaş maçında.. üçük bir taktik hatası neticesinde n azından yarım milyon lira kay- beden Fenerbahçe kulübünün şimdi yapacağı tek şey Milli Lige kuvvetle sarılmaktır. Esasen Erozan bunu yurda döner dönmez ifade etmiştir. Fenerbahçe onbirinin bugün Türkiye- de en kuvvetli ekip olduğu inkâr edil- memektedir. Ama futbolcularla ida- reciler — arasındaki sıkıfıkılık, aşırı samimiyet oyuncuları atalete sevket- mekte, bir çok maçlar bu yüzden ve- rilmektedir. Fenerbahçe takımının bu yılki şanssızlığından biri de genç kalecile- ri Özcanın form duşuklugudur Yeni nişanlanan Özcanın bu ani form dü- şüklüğünü —gidermesi için kendisine bir müddet istirahat verilmesi bile düşünülmektedir. Beşiktaş maçının kazanılması E- rozan ve Fenerbahçe — idarecilerine belki biraz rahat nefes aldıracaktır. Yoksa onların da Galatasaraylı Sa- dık Gizi takip etmeleri kuvvetle muh- temeldir. 34 Fenerbahçe takımı Erozan çarptı AKİS, 30 ARALIK 1959