kan, konuşsa da, konuşmasa da önü- müzdeki günlerde Fransada Debre'yi çok zor duruma düşürecek bazı açık- lamalar yapılmasını beklemek lazım- dı. Pariste "Merkezi Umumi" bür taraftan, Mitterrand'a yapı- lan suikast meselesinin tahkikatı devam edıyordu 25 Kasım 1959 günü Sorgu imi Braunschweig müte- vazı bir şahıt dinledi. Şahidin adı Dr. Dolfuşş'tü ve arkadaşı Robert Jung'- un teype alınmış sözlerini Sorgu ha- kimine anlatmıştı. Jung ile araların- da şu konuşmanın geçtiğini iddia e- diyordu: Jung — Ortada çok vahim şeyler dönüyor. Başbakan Yardımcısı So- ustelle'in kaleminde Delbecgue -bir müfrit sağcı — meb'us- ile Soustelle arasında bir muhavereye şahit ol- dum. İçlerinden biri bir aralık diğe- rine şöyle dedi: "Şimdi tasfıyesı ge— reken en mühim herif Mıtte dır." Diğeri şu cevabı verdi: Şu ve- ya bu şekilde nasıl olsa tasfiye edi- lecek, merak etme!' Tasfıye den maksat kaza mı, yoksa siya- setten mi tasfıye etmek ıstıyorlar') suikast, ya kaza veya bir skan- dal: Dides -vazife — suiistimalinden Mitterrand'ın İçişleri Bakanlığı za- manında kovulmuş bir komıser— bu işlerle meşgülmüş." İki arkadaş beş gün sonra Sorgu hâkiminin önünde — yüzleştirildikleri Jung sözlerini inkâr et- ti. Fakat, iki saat sonra, Dolfuss'un yanında, sözlerinin Dolfuss tarafın- dan teype alındığını gazetecilere itiraf etti. Jung'a bakılırsa böyle şeyleri gidip Sorgu hakımıne anlatmak arkadaşlığa sığmazdı! İki arkadaş geçen hafta tekrar Sorgu hâkiminin karşısına çıktılar. Dol- fuss, iki teyp getirmişti. Bu teypler Dolfuss'un otomobilinde ve evinde Jung'la arasında geçen münakaşala- rı ihtiva ediyordu. Demokrasi bu mu?.. Bütün bunlar Fransız halkına yeni rejimin insanları ve hakiki mahi- yeti hakkında çok şeyler öğretti. Ta- bü, Başbakan Yardımcısı Soustelle, derhal, kendisine hakaret — su- çundan tahkikat açılmasını di. Tahkikat açılacak ve belki de Jung, Soustelle'in hususi kaleminde duyduklarını isbat edemeyecektir. Fakat, Jung bütün bunların niçin uy- durmuş olabilir? Hususi Kaleminde- kiler elbette ki Soustelle'e bağlıdır- lar. Onun aleyhinde şehadet etmeye- ceklerdir. Fakat, Fransada demokrasi, her- şeye rağmen, iktidar — koltuklarına kurulup oradan suikast tertibine gi- riştikleri iddia olunan kimselere rağmen yaşayacaktır. Zira orada gazeteciler hiçbir şeyden yılmayan vardır. AKİS, 30 ARALIK 1959 KADIN Ev İşleri Eldivenlere dair v kadınının hünerlisi her işini bizzat yapan, yaptırıyorsa yol gösterip kendi tertibini yürütendir Yalnız, bugünün kadını eski zaman kadınından, yani sadece evinde çalı şıp bütün gününü ev işleriyle geçi- ren kadından farklı olduğuna, ev dı- şı çalışma ve meşgaleleri de bulun- duğuna göre — pratik ev bilgileriyle az zamana sığdırılan çalışma tarzı- nı denemek zorundadır. Çünkü bu- günün ev kadını ev işlerinin dışında kocasına arkadaşlık etmek, çocukla- rına yardımcı olmak, bilgisini taze- lemek için okumak, neşe ve verimli- liğini muhafaza edebilmek için de eğ- lenmek mecburiyetindedir. Hepsinden mühimi zor hayat şartları ve müca- delesinde akıl ve gayretle aile düze- nini yürütmeye çalışmaktadır. Şu halde bu kadar yüklü bir faaliyet içinde bulunan kadının, az zaman a- lan ve kolayı bulunan işleri seçmesi icap edecektir. Eski Türk mutfakla- zına göre hazırlanmış yemekler, mut- fak ışlerım nısbeten kolaylaştırmak— veren modeller, her kadının biçimi, küçük bir çalışmayla dikip ortaya çıkarma imkanını sağlamak- Bilgi Yarışmalarını Dinlerken R eklâm büroları tarafından tertiplenen Okullararası Bilgi- Yarış- malarını radyolarda sık sık duyuyoruz. Okullar, seçtikleri en bilgili öğrencileriyle bu bilgi yarışına katılıyorlar. Bilgili diye ortaya çıkarı- lan gençler, okul kitaplarında mevcut bilgilerle alakalı sualleri cevap- landırabiliyorlar. Fakat bu suallerden farklı olarak, okulda edinilmiye- cek, ancak okul dışı çalışma ve öğrenme gayretiyle elde edilecek bilgile- re dayanan sualleri cevaplandıramamakla, Öğrencilerde okul dışı araştırma ve öğrenme gay- ortaya koyuyorlar. kültür kifayetsizliklerini reti yok. Böyle bir gayretin yokluğu yüzünden gençleri suçlamak her halde haksızlık olur. Çünkü bu zevki okulun ve ailenin aşılaması icap eder. Ancak, okur yazar nisbetinin azlığı ve millet olarak boş zamanla- rı okumak, öğrenmek, araştırmakla değerlendirme alışkanlığımız olma- dığından, yetişen gençlere bu zevki tattırmak pek çok aileler için müm- kün olmuyor. Bu bakımdan gençlere düzenli okuma ve bilgi edinme he- vesini vermeyi gene okullar üzerine almalı ve sistemli okuma zevkini öğretmenler aşılıyabilmelidirler. Okul kitaplıkları, okuma odaları öğ- rencilerin en ziyade vaktini alan yerler haline gelmelidir. Öğretmenler kendi zevklerine göre kitap değil, gerçek değerlerin eserlerini tavsiye etmelidirler İlkokul çağlarında okul dışı okuma hevesine ve çocuk ede- biyatına alıştırılan öğrenci yıllar geçtikçe okuma alışkanlığını, şuurunu farkında olmadan edinecek ve sonraki faaliyetlerinde ne aradığını bilen, varmak ıstedıgı bilgiye ulaşacağı yolu bulan bir nisan haline gelecektir. ün için öğrencilerin okul dışı faaliyetleri duydukları spor futbol, eğlence ise sinema ve dans gösterenlerin ellerinde adi piyasa romanları, hevesi kontrolsüzdür. İlgi müziğidir. Okuma aynı zevke hitap eden bol resimli mecmualar görülüyor. Daha küçüklerin itibar etlikleri ise kovboy veya gangster hikayeleri anlatan resimli mecmualardır. Bu bilgisizlik ve zevksizlik sürüp gittikçe diploması bulunan, fakat kültü- rü ve görüşü eksik yarı münevverlerin günden güne Halbuki, gerçek münevverlerin şüphe yoktur. çogalacagına hiç yapacağı hamlelerle bir an önce ileri memleketlerin seviyesine ulaşmak zorundayız. Batı âlemi- nin ilerleme yolundaki hızı o kadar fazla ki boşuna geçen her gün, her yıl bizi gayeden biraz daha uzaklaştırıyor. Hâlâ en basit hak ve hürri- yetlerin münakaşasını yapıyoruz. Kültürü seçen memleketler için bu gi- bi meseleler çoktan halledilip aşıldığına göre, bizi geride bırakan şe- yin sadece kültürsüzlük olduğunda hiç şüphe yok. Hiç değilse yeni yeti- şenlere önderlik edip, memleketimizin bilgisizlik yüzünden geri kaldı- ğını, yüksek okullardan mezun olup, sadece diploma elde etmenin iste- diğimiz manâda kültür olmadığını, okulda edindiği bilgiyi genişletip de- rinleştiren, düşünce ve görüş sahibi gerçek münevverlere ihtiyacımız bulunduğuna, eğer memleketimizin hayrına hareket etmek istiyorlarsa gençlere bu yolu seçmenin icap ettiğini anlatalım. 31