BASIN Gazeteciler belâ rler ki "Bir musibet, bin nasi- hatten evlâdır". Geçen hafta içinde bu sözün doğruluğu, — gazete- ciler bakımından parlak bir şekilde Kaza, ortaya çıktı. Hakikaten, eğer bir "Pulliam — musibeti" bulunmasaydı muhtemelen bir "Ho dâvas Türk basınının başı uzermde sallan— maya başlayacaktı. Hotham, dünyaca meşhur Lon- don Times gazetesinin Türkiyedeki muhabirinin adıdır. Muhabir, geçen hafta içinde bir gün, Türkiyede ce- reyan eden -ve bir İngiliz için anla- ması pek müşkül- gazete kapatmak, gazeteci hapsetmek gibi hâdiselerle alâkalı olarak — gazetesine bir yazı gönderdi. Yazı, London Times'in en muteber sütunlarında çıktı. Tabii, zehir zemberek bir şeydi. Basın re- jimi yazıda şiddetle tenkit ediliyor- du. Zâten son günlerde bütün dünya basınında Türkiyedeki — basın rejimi ve dolayısıyla demokrasi rejimi aley- hinde inanılmaz şiddette bir kampan- ya açılmış ve meşhur bir Amerikan gazetesinin belirttiği gibi bütün hür gazeteciler Türk basınının ve Türk gazetecilerinin davasını -hattâ bazı Türk gazeteleri ve — gazetecilerinden de fazla- benimsemişler, kendi dâva- ları haline getirmişlerdi. Hotham'ın yazısını Milliyet kıs- men ve ihtiyatla iktibas etti. Fakat bu bile meşhur Radyo Gazetesini hid- detlendirmeye yetti. Radyo Gazetesi Milliyeti "tahrif"” suçuyla itham edi- yordu. İddiaya göre London Times'in yazısı "kasıtlı" çevrilmişti. Fakat, haftası.. gazete, iki gün sonra, birinci sayfa- sında Milliyetin değil Radyo Gazete- sinin “kasıtlı" çevirmeler yaptığını ispat ediverdi. Yazı tekrar ele alınmış ve hakiki cümlelerle Radyo Gaze- tesinin okuduğu asılsız cümleler karşı karşıya getirilmişti. yazıda sayısız okuyucuları gayrıihtiyari güldürdü. Pulliam, her- kese ayağını denk atmasını öğret- işti! Bir kurban daha... İngiliz muhabirin barut fıçısını andıran yazısını hazırlamakta ol- duğu sırada hakikaten — İstanbulda, "Pulliam faciaları" nın yeni bir per- desi oynanıyordu. Günlerden çarşam- baydı ve saat -Pulliam'ın meşhur ya- zısını pek ziyade hatırlatır şekilde- 11.30 du. Nuruosmaniye caddesinde, Küçük Emektar hanın dördüncü ka- tında 4 genç adam bir masa etra- fında toplanmış bekliyordu. Dudak - larındaki yarılanmış sigaralar belki beşinci, belki altıncıydı. 4 genç a- dam gazeteciydi. Biri Ali ihsan Gö- ğüş, diğerleri ise Birgit, Balcıoğlu ve Ergüderdi. üçü Emektar ha- nın dördüncü katındaki oda bir hafta evvel — neşriyatını tatil etmiş bulunan Kim mecmuasının idarehane- siydi. Küçük Emektar hanın merdiven- lerinde duyulan her ayak sesi, dör- düncü kattaki odada beklıyen 4 genç adamın kulak kabartmasına yol açıyor ve ayak sesleri takibe başla- nıyordu. Tâ ki ses kapının önünden geçsin ve kaybolsun. 4 genç adamın bildikleri bir şey vardı. Pulliam adlı Amerikalı gazetecinin Türkiye hak- "Kim"e kapatma emri tebliğ ediliyor.. Baladan! Azmi Erdem Acıtmayan yara kındaki yazısını iktibas etmekten suçlu tutulmuşlardı. Mahkeme Kim mecmuasının o sayısında mesul mü- dürlük yapan Şahap Balcıoğlunu 16 ay hapse, mecmuayı da | ay kapalı kalmaya mahküm etmişti. Temyiz aynı suçtan ötürü mahküm olan Va- tan gazetesi mesullerinin mahkümi- yetlerine ait kararı tasdik etmişti. Vatan 1 ay kapatılmıştı. Vatanın ya- zı işleri müdürleri Selâmi Akpınar ve Naim Tirali şimdi hapishane için son hazırlıklarını yapıyorlardı. Yatak- ları yorganları denk edilmiş, bavul- larına 16 ay içinde lâzım olacak eş- yalar konmuştu. Bekliyorlardı. Va- tanın başyazarı Ahmet Emin Yal- man ise vazifeyle gittiği Pakistandan Tahrana geçmiş ve yurda döneceğine dair bir telgraf çekmişti. O da bek- leniyordu. İşte bütün bunlar, Nuruosmani- ye caddesinde Küçük Emektar hanın dördüncü katındaki odada bulunan 4 genç adamı her ayak sesini taki- be zorluyordu. Gelenler onlar mıy- dı? Yakaları kalkık, ister istemez yüzleri üzüntülü üç adam mı geliyor- du?.. Ayak sesleri — onların mıydı? Evet gelenler onlardı. Saat 11.30 sı- ralarında merdiveni tırmanan ayak tebliğ edecek Emniyet I. murlarıydı. Şube me- Kapı gıcırtıyla açıldı. Hakikaten yakaları kalkık, hakikaten üzgün yüzlü üç kişi içeri girdi. İçlerinden biri -Babıâlide gazetecilerin artık pek iyi tanıdığı Muzaffer Us- Kim mec- muasının umumi — neşriyat müdürü AKİS, 30 ARALIK 1959