larının önüne bu mesele kadar mühim bir başka mesele daha uzanmaktadır. da Alman filmlerinin yabancı pa- zarlara gitmelerine mani olan engel- leri ortadan kaldırmaktır. Alman- lar filmlerinin bilhassa bol kazanç sağlayan Amerikan sinemalarında oynamasını arzu etmektedirler. Bü- yük ve ehemmiyetli meselelerin so- nuncusu da Alman film stüdyolarının çok gelir sağlıyarak dünya film piyasa- sında hatırı sayılır bir yer işgal etmek için uğraşmasından ileri gelmektedir. unich'in güneyinde Geiselgas- telg'de Bavaria Filmkun ad- lı bir film şirketi vardır. Uç sene ön- ce hususi sermaye ile çalışmaya baş- layan bu şirket ilk iki sene içinde aşağı yukarı bir buçuk milyon dolar açık vermiştir. Halbuki Bavaria şir- ketinin Avrupanın en büyük film stüd yolarına sahip olduğu söylenmekte- dir. Şirketin idarecileri bu sene açık faslını kapayacaklarını ummaktadır- lar. Bavaria film şirketinin memurla- rından birinin dediğine bakılırsa Batı Almanyada halen işleyen 7336 sinema binası mevcuttur. B akam —Hitler Almanya- sından beri sinema bina sayısının iki misli yükseldiğini gösterir. Bu- günkü Batı Almanyada bulunan 7336 sinemanın ihtiyacını karşılamak üze- re geçen sene Federal Almanya Cum- huriyeti tarafından — 600 film ithal edilmiştir. Aynı — müddet içinde de muhtelif Batı Almanya — stüdyoları 109 tane film ortaya çıkarmış bulun- maktadır. 1939 senesinde ise bütün Alman studyolarının çevirdiği film- lerin sayısı 118 i Dengesizlik Geçenlerde yaptığı bir basın toplan tısında Bavaria şirketinin sözcüsü Karl - Heinz Kaesbach bu dengesizli- ğin sebeplerini Alman film çevrelerini sarsan mali buhranda aramıştır. Bun- dan sonra da sözlerine, "Başka bir sebep de var", diyerek devam etmiş- tir: "Ne yazık ki bazı prodüktörleri- miz iyi film yapmak için iyi senaryo- ya ihtiyaç olduğunu anlayamamışlar Yanlız Alman seyircisinin — zevkin göre değil, biraz da yabancı memle— ketlerdekı sevıyeye göre film çev mek lazı Kaesbach daha sonra da Alman televızyonunun film seyircisi- nin ekseriyetini sinemalardan alıp evlere kapadığını itiraf etmek mec- buriyetinde — olduğunu — söylemiştir. Sözcünün dediğine bakılırsa Alman sineması bu sebepte her ay hemen hemen 100 bin seyirci kaybetmekte- dir. Geçen seneye nazaran içinde bu- lunduğumuz sene sinemaya gidenle- rin sayısı yüzde 30 düşmüştür. Tele- vizyon alıcılarının 1959un sonlarına doğru milyona yukselecegını tah- min ettıgını söyleyen Kaesbach. "Her şeye rağmen — televizyon bizim için büyük bir tehlike değil, ama ne de ol- sa bir baş belâsı" demiştir. Sözcü- nün dediğine bakılırsa asıl tehlike bü- tün bu meseler karşısında filmcile- AKİS, 23 ARALIK 1959 rin birleşmek istememelerinden doğ- maktadır. Çünkü hiçbir filmci yalnız başına işin altından kalkacak bir du- ruma sahip değildir Prodüktörlerin şıkayetı Kaesbach yaptığı basın nda en acı tenkitlerini dakı Federal toplantı- Bonn'- Almanya hükümetine ayırmıştır. Hukumetın sinemalardan ağır — vergi alması ve tele- Vizyon için de bizzat yatı- lara teşebbüs etmesi film- cılerın çok güç durumlara düşmele- rine sebep olmuştur. Almanyanın dışa rıya gönderdiği filmler konusunda da Bavaria şirketinin satış bürosu müdü- rü Karl F. De Vogt da Alman film dagıtım bürolarının daha çok şeyler öğrenmeye ihtiyaçları olduğunu söy- lemiştir. Alman ticaret bultenlerıne bakılırsa 1958 içinde A. D de gös terilen Alman filmleri 509 200 dolar kazanmış, buna mukabil Alm anyada oynayan Amerikan filmleri 25 mil- yon dolar yapmışlardır. "Yabancı seyirci tutmak için çok iyi fîlmler çevirmek mecburiyetinde olduğumuzu ben de biliyorum. Ne v ki, çevırdıgımız filmleri tanıtmak 1çın Holl baş vurduğu reklâm usullerını bizim de kullanmamız im- kânsız. Elimizde ancak film çevire- cek para mevcut, çevirdiğimiz film- lerin reklâmını , Yapaca ak — gelirimiz şimdilik çok az" diyen De Vogt, işin en nazik tarafına temas etmiştir Amerikaya film sokmak isteyen ya— bancı firmaların New York'tan işe başlamak — mecburiyetinde olduğunu gayet iyi bilen De Vogt Alman film prodüksiyonunun daha iyi bir yola sap masının icabettiğini de sözlerine ilâ- ve etmiştir. Bunun da ancak filmlerin SİNEMA kalitesini yükseltmekle ve daha geniş konuları ele almakla mümkün olabi- leceğine şüphe yoktur. Almanyadaki bütün film stüd- yoları Bavarıa tarafından çevrilen "Arms and The Man - Silahlar ve İn- sanlar" adlı filmin gösterisinden sonra Alman filmlerinin dünya piyasasında daha iyi seviyeye çıkacağına inan- maktadı lar Bilindiği gibi bu film George Bernard Shaw'un aynı isim- deki pıyesınden alınmış ve bu sene de Berlin Film Festivalinde başarı ka- zanmıştı. Yukarıda bahsedilen bütün şikâ- yetlere Tağmen — Göüeiselgasteig'daki yedı stüdyo durmadan çalışmaktadır. alnız Bavaria stüdyoları seneli f'ılm çekiminin yüzde 25 ini karşıla- maktadır. Diğer film şirketleri — de çeşitli stüdyolar kiralayarak her se- ne belli, sayıda filmler ortaya çıkar- maktadırlar. Alman filmciliğinin 48 yaşındaki verimli rejisörü Kurt Hoff- man dertlerini ortaya dökerken, "Ben ıkı şeyden nefret edıyorum diyor. "Biri parasızlık, öbürü de senaryo yazarlarının cahilliği. Senarıstın her- şeyden önce sinema seyiri yazması icabeder. Halbukı bızımkıler daha bunu bilmiyorlar." Senaryo yazarlarının bunu öğren- melerini bekliyemiyeceği — anlaşılan Hoffman, eskiden yaptıgı gıbı genç aktorlerle az parayla ve "yalnız Al- man duşunuşunu belırten" filmlerle çalışmaya devam edeceğini de ihmal etmiyor. Bu şartlar altında daha uzun müddet çalışmaya mecbur ka— lınsa bile Hoffman "biraz akıl, bir da espri sayesinde Alman fîlmcıhgı— nin yükseleceğine inanmakta Bir Alman filminden sahne İşin başı para... 33