nın üçüncü gelinine nihayet Pariste rastladı. Ferah Diba Prenses Şehna- zın arkadaşıydı. İranın müstakbel kraliçesi Fe- rah Diba 15 Ekim 1938 de Tahranda dünyaya geldi. Babası Muharrem Sahrap Diba bankacılıkla — meşgul, hali vakti yerinde bir insandı. Babası Azeri Türklerindendir. Annesi Feride Hanım Geylanılerdendır Ailenin, uzaktan -Türk- Kaçar Hanedanıyla ve eski Başvezir Musaddıkla akraba- lığı vardır. Babasını küçükken kay- beden Ferah, çok iyi bir tahsil gör- müş ve Tahrandaki Jeanne d'Arc Fransız Kız Lisesini bitirmiştir. Bu lise Fransız Trahibeleri tarafından idare edilmektedir. FFerah çok iyi fransızca bilir, ingilizcesi de vardır. Tahran — gazeteleri Ferahın ayrıca Türkçe bildiğini yazmışlarsa da, İran da yükselmiş bütün şii i Türkler gibi Ferah da kendisini Zziyarete gelen Türk gazetecileriyle Türkçe konuş- mak istememiştir. Müstakbel kraliçe, klasik Batı musikisine vakıftır. İyi piyano çalar. Bu bakımdan, Şehin- şahla zevkleri uyuşmaktadır. Ferah spor yapmaktan da çok zevk alır. Lisedeyken ve Pariste Cite Universi- taire'de Hollanda Pavyonunda kalır- ken basketbol takımlarında oynamış- tır. Ferah halen Sarayın bahçesinde kocasıyla — voleybol oynamakta ve Tahran sayfiyelerinde kayak öğren- mektedir. Ferah, liseyi bitirdikten sonra dayısı Kutbi gibi mimar olmak istemiş ve Paristeki -124. Boulevard Raspaıl— Ecole Nationale d'Architec- ture'ün giriş imtihanlarını 127 kişi içinde 27. inci olarak kazanmaya mu- vaffak olmuştur. Geçen yaz tatil için Tahrana döndüğü zaman Ferah, mil- letvekili olan amcası İsfendiyar Diba -aynı zamanda Şahın yâverlerinden- dir- tarafından Hükümdara takdim edilmiştir. Şah, müstakbel karısını, daha sonra, kızı Prenses Şehnazın geçen 12 Ekimde evinde verdiği bir çayda görmüştür. Ferahın yakın ar- kadaşı olan Şehnazın bu evlenmede önemli bir rol oynadığı bilinmekte- dir. Gayet modern bir kız olan Fera- hın yanında daima bir Kuranı Kerim beş vakit namazında olduğu niyor. Şahın evlenme teklifi- nin, kızının evindeki çayın ertesi gü- nü lmparatorluk helikopterinde vuku bulduğu da söylentiler — arasındadır. Şehinşah böylelikle, Fera Dibayı, Emire Teymur Gelaliye, Behçet Sad- re, Nina Tasariana, iye Afganiye, Leyla Fellaha, Mira Manura ve da- ha 28 genç kıza tercih etmiş olmak- tadır Hikâyenin son perdesinde, Mer- mer Saraydaki düğünde Ana İmpa- ratoriçe Tacımülk guzel gelininin bz_ı— şına altınlar ve inciler serperken İ- ran Petrollerinden hissesine bu ka- dar düşmeyen basit "İran vatandaşı" huzur içinde olmaktan uzaktı. Belki Sarayın kapılarını amıyordu ama, komünist temayüllü fısıltılar ve tah- rikkar propagandalar sefil zümreleri üzerinde mütemadiyen işliyordu. AKİS, 23 ARALIK 1959 Mübalağa merakı akikaten memleket bu halde bu- lunurken, İran dünya basınına, hemen daima ve bilhassa son yıllarda hep bir"Binbir gece memleketi" ola- rak geçti. Gazeteler, mecmualar Tah- randaki işitilmemiş ihtişamdan, Sa- ray hayatından, lüksten ve şatafat- tan bahsettiler. İran Şehinşahı, ya- ni nihayet bir Devletin başkanı umu- miyetle sinema aktörlerine veya "play - boy"lara ayrılan sütunları Onasıs veya Ali Hanlar, Eddie Fisher rol — Flynn' ler ile paylaştı. Bunun sebebi, Rıza Şahın oğlunun ya- şadığı hayat dolayısıyla buna vesile vermesidir. İranda hüküm süren ve geniş kütleleri kavrayan koyu sefa- letin yanında Şahla alâkalı herşeyde- ki mübalağalı pırıltı korkunç — bir tezat teşkil etmektedir. Nitekim A- merikanın, dünyanın bu en zengin ve müreffeh —memleketinin Başkanı Eisenhower son seyahatinde genç hü- kümdara ince bir ders vermekten kendisini alamadı. haftanın başında, Şahla birlikte bindiği arabanın en kıymet li İran halılarıyla döşeli Tahran so- kaklarından geçtiğini — gördüğü za- man İke hayretler içinde kalmıştı. Evet, sokaklara nefis halılar döşe- mışle rdi ve otomobiller onların üze- rinden gidiyordu! Saraya geldikleri vakit Şah, Ikea muhtelif hediyeler arasında kırmızı - mavi — fevkalâde kıymetli bir halı verdi. Ike nasıl te- şekkür edeceğini bilemiyordu. $ mıştı. Gayri ihtiyari dudaklarından şu cümle döküldü: "Majeste, muhak- kak ki İran halılarına ne kadar hay- ran olduğumu biliyorsunuz. Bu sa- bah, onların üzerinden arabayla geç- tiğimizi düşündükçe ıstırap duyuyor- dum Biz, bu nefis halılara Amerika- da aynı muameleyi — göstermeyiz." Islahatın yolunun israfı kaldırmak olduğu, bundan daha güzel anla- tılamazdı. Bundan sonra umulurdu ki İranlı güzel sözlüler, çeyizlerini Paristen getirirken, sırf şapka kutu- ları gözlerinin ünde dursun diye 600 bin franklık ilâve bilet parası ö- demiyecekler ve artık Gülistan Sa- rayı, veya Mermer saray havyarın ve şampanyanın su gıb aktığı, paha biçilmez mücevherlerin — pırıldadığı, en nadide kumaşların yerleri süpür- düğü düğünleri görmiyecektir. Şaşaadan fedakârlık o kadar zor değildir. Ike'ın dediği yapılsa yeter. Zor olan iş, şaşaadan fedakârlık et- me teşebbüsüne engel olmak istiye- cek derebeylere karşı cahil ve sefil halkın dâvasını -çok şeyleri kaybet- mek pahasına da olsa- benimsemek cesaretini gösterebilmektir. Ferah Diba, İran tahtına bir veliahd ka- zandıramazsa -ve h ona verdiği boşanmama sözünü tutarsa-Pehlevi Hanedanı belki son bulacaktır. Fakat, İran tahtı bir veliahd kazansa bıle onun bu tahtta rahatça hüküm süre- bilmesi, bu fedakârlığın ve bu cesa- retin gösterilmesine bağlıdır. KADIN Güzellik Makyaj yapan kadın İşin başı temizlik... Makyaj.. Adi pudralar yüz derisini bozduğu gibi, alelade rujlar da dudakların bütün güzelliğini harap eder. Ru- jun rengine olduğu kadar, hatta da- ha fazla bir itina ile markasına dik- kat edilmelidir. Sıhhatli, düzgün ve çatlaksız bir ağıza malik olmak için tıpkı yüze yapılan tedavı şekıllerı gı— bi dudaklara da ihtimam göster icap eder. Dudakların duzgun ve çat— lak olmaması için ıslatmaktan ve diş- ler arasında ezmekten kaçınılmalı- dır. Çatlayan ve kabuklaşarak pürüz- lenen dudakların sıhhatini ve güzel görünüşünü iade etmek pek kolay de- ğildir. Fakat şöyle basit bir formül tatbik edilmek suretiyle kısa bir za- manda eski güzellik iade edilebilir. Beurre de cacao 10 gram, Huile d'- amande douces 10 gram, Oxyde de zinc 2 gram, Teinture de vanille 0,2 gram. Böyle bir kremle çatlaklar gideri- lirken, dudak masajı da asla ihmal edılmemelıdır Dudaklar genişliğine, uzunluğuna ve aşağıdan — yukarıya doğru açılarak ve büzülerek hareketi ettirilmelidir. Her gün beş dakikalık bir tedavi ile dudaklar hem güzelleş- miş, hem de eski sıhhatine kavuşmuş olacaktır. 25