aramanın telâşı içinde- telaşın ne zamana kadar arzulanan D.P. Mec- lis Grubu Başkanının ne zaman se- i ği ü İleriye sürülen çeşitli isimler arasında en şanslı gö- rüneni Akşittir. Onu az bir farkla Zeyyat Mandalinci takip et- tedir. Anca u bir siyaset işi- dır ye partinin alı menfaatleri bahis mevzuu olunca ç umulm adı ir başkasının "emz edilmesi"ni ta- bii karşılamak yerınde olacaktır. C.H.P. İktidar yaklaşınca... Başkanı dir. Bu eçen haftanın sonunda bir ak- m, geç vakit, Ankaradaki Me- busevleri mahallesinin artık meşhur olmuş Ayten sokağında 20 numaralı evin — kapısında yatan muhteşem Mercedes'i görenler kendilerini bir n 24 numaralı evin önünde sandılar. Sokak sakinlerinin gözleri böyle -ve kırmızı plâka — taşıyan- bir arabayı umumiyetle 24 numaraya yanaşmış görmeye alışmıştı. 24 numarada Ma- liye Bakanı Hasan Polatkan oturu- yordu. Fakat bir müddetten, beri 20 numaranın kapısı da Mercedes bakı- mından alışılmamış bir zengrnlık ar- zediyordu. 20 numara nel Başkanı İsmet Inonunun ev iydi. Dünya nimetlerine çoktan sırt çevir— miş olan eski Cumhurbaşkanı bir ye- re giderken köşe başındakı duraktan "Halil efendinin taksisi" ni çağırtı- yor ve ona biniyordu. Kapısını süsle- yen Mercedes'ler kendisinin değil, partisi milletvekillerinden bazısının- Cumartesi akşamı, 20 numaralı evde İsmet İnönünün onbeş kişilik bir milletvekili grubuna çayı vardı. Çayda seçimlerin öne alınıp alınma- yacağı meselesi görüşüldü. İsmet İnönü bu yıl eski bir âde- tini ihya etti. Milletvekillerini, grup- lar halinde yeniden çaya davet edip onlarla günün meselelerini daha sa- mimi bir hava içinde goruşuyordu Davetliler tabii sâdece C. letvekilleriydi. Vaktiyle Cumhurbaş— kanı İnönü Çankaya köşküne millet- vekillerini çağırırken parti farkı gö- zetmezdi, ama Muhalefet liderinin şimdi muvafık milletvekillerini — da- Veti elbette ki bahis mevzuu olamaz- . Bu bakımdan İnönü haftanın ba- zı akşamları, çay vakti, grup arka- daşlarıyla buluşuyordu. Boylece grup arkadaşları mönüyü inde, hususi hayatı içinde tanımak fırsatını bulu- yorlar, İnönü de Grup arkadaşlarının şahsi fikirlerini öğreniyordu. Ayten sokağındaki küçük — evin alt kat salonundaki, pembe koltuk ve kanâpelerin üzerinde geçen haftanın son günü oturulup seçim lâfına geçil- diğinde kesin bir tari makla beraber seçimlere pılacakmış gibi" — hazırlanılması lü- zumu üzerinde ittifak edildi. Lideri alâkadar eden bir başka mesele daha vardı. Arkadaşlarına "Önergelere ne dersiniz? Getiremiyorlar.." diye sor- AKİS, 23 ARALIK 1959 İsmet İnönü Baş çevirmekle iş bitmiyor du. Hakikaten C. H. P. liler, hatalı tahmin neticesi, —meşhur Tahkikat önergelerinin cuma günkü Meclıse gelmesini beklemişlerdi. Milletvekil- lerinden bir kısmının fikri "Adnan beyin cesaretinin kırıldığı", bir diğer kısmınınki ise "Adnan beyin Gruba meydan kuduğu" — merkezindeydi. Birinci fikre inananlar, bilhassa Uşak Nüvit Yetkin Çıban başı YURTTA OLUP BİTENLER hâdiselerine bir izah tarzı bulmanın güçlüğü üzerinde — durdular. İnönü "Jandarma onbaşısının ifadesini gör- dünüz mü?" diye sordu. Bahis mev- zuu olan, Uşak hâdiselerine dair ele geçen yeni bir vesikaydı. —Uşakta uzatmalı bir jandarma onbaşısı da hazırlık tahkikatı esnasında verdiği ifadede vali İlhan Enginin İnönü hak- kında "Vuracaksınız, ateş edeceksi- niz" dediğini bıldırmış ve İnönü gel- diği sırada valinin, arabasını geri ge- ri sürdürerek ters yüzü döndüğünü anlatmıştı. Paşa, bir kahkaha a_tarak ortadan "Maskaralar!." dedi. İkinci fikre inananlar ise Grubun, önergele- rin hasıraltı edilmesinin D. P. aley- hınde doğurduğu havayı nihayet gör- düğünü, bu yüzden idarecileri tazyik ettigını fakat Menderesin bu tazyike boyun eğmiş görünmemek için işi geciktirdiğini söylüyorlardı. İnönü, bir mütalâada bulunmaksızın bu mü- talâaları dinledi. Zâten Ayten sokak- taki çaylarda, Hariciye köşkündeki toplantılarda cereyan edenin aksine ider bir muayyen hava yaratmaya çalışmıyor, daha ziyade mesai arka- daşlarının görüşlerini öğreniyordu. Küçük sineğin marifeti... F akat geçen hafta içinde, C.H.P. için meselelerin sadece İnönünün uzerlerıne eğildiği. "büyük mesele- ler' n ibaret olmadığı, tesirleri 1nanılmayacak kadar büyük bir ta- kım dertlerin mutlaka halledilmesi gerektiği pek dramatik şekilde orta- ya çıktı. Meclis Grubunun perşembe günü öğleden sonra başlayan toplan- tısı hayli heyecanlı ve ateşli geçti, Otomobil Meselesi bır takım tortula- rı su üstüne çıkar Otomobil Meselesinin bütü yurtta C H. P. aleyhinde nasıl sert bir hava yarattığının, — aklı yüksek seviyede memleket davalarıyla meş- gul olan İsmet İnönü farkında gö- rünmüyordu -Zaten, bir yandan bü- yük talih, dıger taraftan büyük talih- sizlik : İnön daima devlet adamı kalmış, hiç bır ataman politikacı ola- mamıştır.- Lider, işte bir kanunsuz taraf bulunup bulunmadıgını Öğren- mekle yetinmiş, etrafını saran bece- rıklı otomobil sevdalıları da hâdise- nin mahiyetini — değiştirip anlatınca ihtilâfın her neviinden nefret eden İnönü meselenin Gruba getirilme- sini bile lüzumsuz bulmuştu. Üstelik, otomobil kampanyasının âlemdarlı- ğını da Malatya milletvekili Nüvit Yetkin yapıyor ve Grubun eski baş- kan vekili bu meselede pek tuhaf dav- ranıyordu. Kendisi, başka birine ait bir mükellef Mercedesı direksiyonu- na geçerek getirmiş ve arabayı bura- da satın almıştı. Böylece, onun alış- verişi zahiren Bedelsiz İthalâta gir- miyordu. Fakat Yetkin, son derece manasız şekilde, Gülekin intikamını almaya hevesli oldugu açık şekilde sezilen bir gazeteye "Ben, milletve- killerinin Bedelsiz" İthalâttan otomo- bil getirtmelerini doğru buluyorum diye telgraf çekerek siyasi hayatının en büyük gafını yaptı, ayrıca politik ideal bakımından arkadaşları okul 13