SİNEMA Festivaller Moskova festivali Geçen ayın ortasında Cannes Film Festivalinde sıra Sovyet filminin gösterilmesine geldiği vakit edilen bir kokteylde Sovyet tertip resmi şahsiyetleri dunya film — festivalleri anısına bir yenisinin — katılacağını haber verdiler: Moskova Film Fes- Böylelikle savasın sona erme- sinden beri Doğu Avrupanın en bü- yük film festivali sayılan Çekoslo- vakyadakı Karlovy - Vary'nin pa- bucu dama atılmış oluyordu. — Zira resmi açıklamadan sonra gelen ha- berler Sovyetlerin işi ciddi tuttuk- larını göstermektedir. Meselâ bu mevzudaki an büyük güçlük halledil- miş, yani Moskova Festivalinin bi- rinci sınıf festivaller arasında sayıl- ması hususu, "Milletlerarası Film Prodüktörleri Federasyonu" tarafın- dan kabul edilmiştir. — Halbuki bu hususun epey münakaşalara yol a- sanılmaktaydı. Zira Sovyet- ler, Moskova Festivalinin tarihi ola rak 3-17 Ağustosu seçmişlerdi, bu duruma göre Venedik Festivali, Mos- kova festivalinin sona- - ermesinden bir hafta sonra başlıyacaktı ki, bu da Venedik ıçm büyük bir darbe sa- yılabilirdi. Fakat Mılletlerarası Film Prodüktörleri Federasyonu" bu yoldaki şikâyetlere kulak asmamış ve Moskova Festivalinin A sınıfı festivaller arasına alınmasına karar vermiştir Festivalin — mahiyeti hakkında şimdiye kadar verilen malumata gö- re Moskova Film Festivali "sinema sanatında hümanizmayı, milletler arasında barış ve dostluğu" şiar e- dinen bir festival olacaktır. Şimdiye kadar festivale katılmak için elli memleket davet — edilmiştir. Her memleket ancak bir uzun, iki de kı- sa filmle festivale gırebılecektır rıca her memleket üç kişilik resmi temsilci yollıyabılecektır Festivalde bir buyu altın armağan, üç altın armağan, armaganlar ile dıplomalar dağıtılacaktır. Büyük al- tta armağan, en başarılı filme. Öbür altın armağanlar çeşitli yönlerden üstün başarı erosteren filmlere veri- şarılı Treji, oyun, dokümanter, çocuk filmleri... — gibi kollarda — dağıtılacaktır. Bu arma- ğanları dağıtacak olan jüri onbeş kişiden meydana gelen — milletlera- rası bir jüri. olacak ve çeşitli mem- leketlerin ileri gelen sinemacıların- dan teşekkül edecektir Fransız yıldız namzedi Nathalie Nattier'nin gazetecıler tarafından çıplak resminin çekılmesınden bir- kaç gün sonra açığa vurulan Mos- kova Festivali haber karşısında gazetecilerin sordukları ilk sual, Ba- tının tanınmış kadın — yıldızlarının festivale davet edilip edilmiyeceği olmuştu. Sovyet temsilcisinin verdi- 32 ği cevaba göre, Moskova Festivali tıpkı Cannes veya Venedik Festivali gibi tertiplenecek, yalnız — soyunup dökünme gibi hâdiselerin yer alma- sına müsaade edilmiyecektir. Millet- lerarası siyaset bakımından festiva- lin tutumuna gelince, Sovyetler, gös- terilecek filmler için şimdiden bir şart koşmuşlardır: Festıvale katıla- cak filmlerden hiçbiri, festivale ka- tılan öbür temsilcileri rencide ede- cek cinsten olmıyacaktı Festival haberıyle bırlıkte Sov- yet sinemasının bugünkü durumu hakkında bazı rakamlar da a mıştır. Buna göre, Sovyetler Bırlıgı geçen yıl 105 uzun film — meydana getirmiştir. Bunların yarıya yakını renklidir, içlerinden tanesi de geniş perde usulüyle çekilmiştir. Ti- sinema salonlarının — sayısı 05 ğitim salonlarının sayısı ise 35 bin- dir. Şehirliler ortalama olarak yılda 28 kere, köylüler ise ortalama ola- rak yılda 11 kere sinemaya gitmek- tedir. Sinemacılar Bildiğini okuyan rejisör S on Cannes Festivaline gönderile- cek filmlerin seçimiyle uğrasan komisyon, namzetler arasında Alain Resnais'nin de bir filmi — olduğunu duyunca her halde "yine işimiz var" demiş olacaktır. Nitekim böyle bir "iş" de çıktı. Fransız Dışişleri Ba- kanlığının işgüzarları, — Resnais'nin son filmi "Hiroshima, mon amour - Hiroşima, aşkım"ın festivale katıl- masını istemiyorlardı. Buna sebep de filmin Hiroshima'yla ılgılı bir ad ve bazı sahneler taşımasıydı. Sonra, Hiroshima'yı bombalıyan Amerikalı- lar ne derlerdi? Aslında "Hiroshima, mon amour'da, doğrudan — doğruya atom bombasınınn patlatıldığını gös- teren bir sahne yoktu. Sadece yıllar sonra, bu feci hâdisenin tesirlerini taşıyan bazı insanlar görünüyordu. Ama kraldan fazla kral taraftan o- lanlar, Amerikalılar gücenir korku- suyla 'filmin Cannes Festivaline gön- derilmesini istemiyorlardı. Hem de, Amerikalıların en ufak bir şikâyet- te bulunmamasına rağmen. Bereket versin, kültür işlerine bakan Devlet Bakam Andre" Malraux, - filmi gör- müş, üstelik de beğenmişti; hem de eski bir rejisör olarak Malraux'nun filmlerin yasaklanmasına pek taraf- tar olmıyacagı beklenıldı Nitekim onun ağır basmasıyle .Hiroshima, n amour", Festıvalınde gösterilecek Fransız filmleri arası- na katıldı. Yalnız film, yarışma dışı oynatılacaktı. Yarışma dışı oynıyan filmler ise, festivalin cereyan ettiği salonda değil ikinci derecede yerde gösterilirdi. Bu defa da Rusların bir jesti ile -festivale katılan iki film- den birini geri almışlardı- 'festival salonunda gösterildi. Gerçi, — yarış- maya resmen katılmadığı için resmi armağanlardan her hangi birini ala- madı, fakat festivalin en İyi filmle- rinden biri, hattâ bazılarına göre en iyisi, oldugunda herkes müttefikti. itekim, Fransız Sinema ve Televiz- yon yazarları armağanı bu filme ve- rildiği gibi, "Milletlerarası - Sinema Yazarları Federasyonu" da armaga— nını yine Venezüella filmi "Araya" ile ortaklaşa olarak "Hiroshima, mon amour" a vermişti. Böylelikle, şahsıyetlerın adını ışıttıklerı yine işimiz var" dedikler Resnaıs filmlerinin hemen he ağan kazanan, fakat yine fîlmlerı— nin hemen hepsi sansürün şu veya bu bakımdan hışmına uğrayan bir rejisör olarak ortaya çıkıyordu n Gogh'tan Picaeso lain Resnais, Fransızlarm meşhur sinema okulu "Institut des Hau- tes Etudes Cinematographigues"in ilk kuruluş yılında bir sömestr tale- belik yaptıktan sonra, 1946-47 yılın- da Nicole es'in "Paris 1900" filminin hazırlanmasına yardım et- mişti. "Paris 1900", ,bir montaj - fil- miydi, yani zamanında çekilmiş eski filin parçalarını birleştirerek FHran- sızların "la epogue" dedikleri çağı canlandırıyordu. Aynı yıllarda, sanat üzerine filmlerin iki tanınmış rejisörü Gaston Diehl ile Robert Hes- sens, Alain Resnais'yi birlikte çalış- mağa davet ettiler. Böylelikle 1947 - 48 yılları içinde Resnais, bu i jisörle birliktte Hans Hartung Goetz. Malfrav gibi sanatçıların eserlerini tanıtan 16 milimetrelik kısa filmler çevirdi. Bunlardan sonuncusu "Van Gogh"tu Resnais, "Van Gogh" başarısı ü- zerine, ertesi yıl, Picasso'nun meş- hur tablosu Guernica'ya döndü. İs- panya iç savaşında insafsızca bom- bardımana uğrıyan bir İspanyol kö- yünü canlandıran Picasso'nun bu tablosu, ressamın en büyük eserle- rinden biri sayılıyordu. Resnais, bu büyük tabloyu esas alarak, aynı Za- manda meşhur Fransız şairi — Paul Eluard'ın aynı adlı — şiirini,ve film için özel olarak hazırladığı bir açık- lamayı kullanarak 11 dakika süren, fakat seyircileri bu 11 dakika için- de korku, dehşet ve isyan içinde bı- rakan küçük bir şaheser meydana getirdi. 1952 Punta del Este Festi- valinde kısa fılmler büyük armağa- nını kazanan "Guernica". aynı Za- manda Resnais'nin sansürle — mace- rasının başlangıcını da teşkil ediyor- du. Afrikadan Ausohwitz'e 1952 den itibaren bir yandan çeşit- li filmlerde montajcı olarak çalış- mağa başlıyan Resnais, bir yandan da Chris Marker ile bırlıkte mana kadarki en uzun filmini -30 dakika- hazırlamaga başladı. ferki fîlm "Les statues meurent aus- si - eller de ölür" adım taşı- yordu Ve Afrikadaki zenci sanatının kaynaklardan bugüne kadarki geliş- mesini inceliyordu. Filmin tezi belir- liydi: Başlangıçta büyük bir geliş- me gösteren zenci sanatı. Batılı müs- temlekecilerle” birlikte Batı medeni- AKİS, 7 TEMMUZ 1959