KADIN Aile Sofrada huzur unan filozoflarından birinin " san yaşamak ıçın yer, mek için yaşamaz" sözü çok yerin- de ve doğrudur ama bir — kadının sofrasına ve hazırladığı — yemeklere titiz olması da yaşamanın gayesini değiştirmez. Bütçesi çok dar, har- cayacağı para az olan bir ev kadı- nının ortaya çıkaracağı basit bir ye- meğin bile özenilerek pişirilmesi, sofraya konusundaki itina, bol para harcıyarak zevksızce pışırılmış ye- mekten daha fazla iştah — açıcıdır Sofra başı bütün aıle fertlerının bir araya geldiği yerdir. Temiz mun- ve azam bir sofra bu insanlara huzur Sofra terbiyesi çocuklukta kazanılır İtiyadı verir, neşe içinde yenen — yemekten sonra İiyi çalışılabılır tatlı tatlı soh- bet edilir, çi dinlenilir. Anlayışlı ev kadını, sofrada herkesin müşterek olarak sevdiği yiyecekleri bulundurmağa gayret eder. imsiz hazır olmalıdır. Temek ara- sında sık sık kalkıp — eksikleri ta- mamlamak sofrada bulunanları Ta- hatsız eder. Çocuklar usulüyle yemek yemeğe alıştırılmalıdır. Tabağına konan ye- mek didiklendikten sonra yağlı eti babasının yahut başka birinin taba- ğına koymıya kalkan, bu arada dö- küp saçan, ya da ben önce meyva yiyeceğim sonra yemek d ye tuttu- ran bir çocuk sofrada ne intizamı bı- rakır ne de neşe. Bazı çocuklar dar yemek yemenin mutlaka bir oyunla AKİS, 7 TEMMUZ 1959 Başkalarının Haklarına Saygıl!. ecen hafta gazetelerde bir kö- şeye sıkıştırılmış Çarşa ı ka- dın dekolte kızı dövdü" başlıklı haberi bilmem okudunuz mu? İstanbulda Yeldeğirmeni sem- tinde, mevsime göre kolsuz, açık yakalı elbise giyen genç kız çar- şaflı bır kadının tecavüzüne uğ- ramış. "Utanmıyor musun? Allah- tan korkmuyor musun? — Hepiniz cehennemde yanacaksınız" diyen kadın kızcağızı adamakıllı — döv- müş. Çarşıdaki kahvede — oturan gençler "Elin dert görmesin tey- ze" diye bağırıp çarşaflı kadın- dan yana olmuşlar. Son yıllarda çarşafla, takkeyle gezen bir takım insanların hu ti üzücü hâdiseler çıkardıklarını sık sık gazetelerde okuyoruz, ağızdan ağıza bir çok hikâyeler dinliyoruz. Bence bu hâdise hepsinden acıdır. Kara düşünceden yana, birliktte genç görmek, sayıları az da olsa, gerçekten üzücüdür. Alelade olmıyan bu hâdise, is- ter istemez bizi bazı cemiyet me- üzerinde durmaya sevke- Çarşafla gelen, büyük şer birlerimize kadar girip, kendi an- layışının — dışındakilere — saldırma cesaretini gösteren bu grup, kara düşüncenin sözcülüğünü — yapıyor. Seyirci kaldığımız müddetçe, bu hâlin önlenmesi imkânsızdır. Kül- türü, evinin dışında hiç bir işi gü- cü olmıyan bunun için cemiyetin inkişafına uyamıyan, çevresinden uzak, evine kapalı kadının bağla- narak mânevi bir kuvvet aradığı zaman, dinciliği yalan yanlış olan hocaların önderliğinde beyni uyu- şuyor, cehennem korkuları içinde kara bir kuvvet olarak karşımıza bir hokkabazlıkla olacağını sanırlar. Ev halkını bu cümbüşe seferber e- derler. Bütün bu hallerde mesul ço- cuk değil annedir. İlk zam nlarda çocuk karnı doyduktan sonra sofra başında alıkonursa yiyeceğe — karşı ilgisi azaldığı için oyun arar. İskem- e tırmanır, çatalla bardağı devi- rir, bunun gibi akla — gelmedik bir çok şeyler icat eder. Böyle yaptığı zaman annenin daha fazla yemek yedirmek için zorlamaması gerekir. Azarlamak da fayda vermez. Çün- kü alâka çekmek çocuğun hoşuna gider. En basit iş, çocuğu sofradan uzaklaştırmak, yemeği yavaşça kal- dırmaktır. öfkeyle yapılma- alı çok normalmiş gıbı hareket e- dilmelidir. Eğer uysal bir tarzda ye- mek istediğini soylerse bir defa da- ha denenebilir. mek niyetinde de- ğilse, yemeği kaldırılmalıdır Bütün bu halleri önlemek annenin elinde- onunla . Fatma ÖZCAN çıkıyor. Fakat eğitim meselesini halledemezsek, dini kötüye kulla- nanların sarfettıgı tesir gücünü kullanamazsak sadece kızmakla bir şeyin halledılemıyecegı de aşıkardır Tek Bu savaş elbirliğiyle her aydının başlıca dâvası olmalı- 1r. Kahveden "Ellerin dert görme- sin teyze" diye seslenenlere ge- lince; bunlar elbette gençliği tem- sil etmiyor. Öyle, sanıyorum ki kara dinci de değillerdir. Bunların meselesi daha başka. Yanlış ter- biye! — Yaptıkları şey ahlâksızlık- tır, başkalarının haklarını ciğni- yorlar. Onları bu şekilde — yanlış hareket etmeğe iten psikolojik ve cinsi muvazenesizlik olsa gerek. Batının yaşayışını — benimsiye- rek, akılla ayak uyduranlarda de ğil de. taklıtten öte gidemiyen ya- lancı bir hevesle taklit edenlerdi, hazmedemediklerine kabaca karşı koyma meyli goruluyor Sırada yanyana oturduğu, iş yerinde bü- tün bir gününü beraber geçirdiği kız arkadaşından çalışma saatinin dışında yasaklarla ayrı kalan gen- cin, geliştiği içtimat muhite karşı geldiği inkâr edilemez. Bu lâf makla başlayıp, kız kaçırmak der- ken, kara kuvvetle bir olmaya ka- dar varıyor. Gençlik bilgiyle beslenirse boş zamanlarım faydalı şgalelerle değerlendirirse iyinin, yeninin, i- lerinin önderliğini, yapabılır Kah- ve köşelerinde gün öldürmek, bir takım aşağılık duyguların, bayagı komplekslerin üremesi için vasat hazırlamaktan başka neye yarar? dir. Ev kadını bu gibi ufak şeylere dikkat ederse sofra huzuru kolayca temin edilmiş o Güzellik Güzelliğin sırrı.. S ıcağın alabildıgıne hüküm sürdü- ğü bu yaz günlerinde — sağlığın, güzelliğin ve neşenin ilk şartı vücut temizliğidir. Temizliğini ihmal eden kadın ne kadar güzel ve iyi giyimli olsa cazip olamaz. Her gün banyo yapma una imkân yoksa en az haftada iki defa vücudu bol su ve sabunla temizlemek icap eder. Te- mizlikten başka cildin beslenmesi ve korunması da üzerindi — durulmağa değer. Terli cildi tozdan — korumak pek kolay degıldır Sabun ve su sa- dece teki tozu ve kiri alır, me- samat arasına sızıp yağ birikintile-