DÜNYADA OLUP BİTENLER ların bir gün daha yüksek kademe- de de tekra rı ve iki blokun liderle- rinin Doğu - Batı meşelelerini hal için en realist hal şeklinin başbaşa temnîsklard_ olduğunu — düşünmeleri m Akdeniz Paktın yeni sahipleri! merika ve İngiltere gibi büyük- lerle en tesirli şekilde büyüklük yarışı yapmak — için, küçüklerin ve or- tancaların temsilcisi hâline gelmeye çalışan oransız Cumhurbaşkanı Ge- neral De Gaulle, İtalyada, bir Akde- niz Güvenlik Paktı, fikrini — ortaya attı. Bir hayli eski olan bu fikri, İ- talyan liderleri en sen Cumhu rba aş- kanı Celâl Bayarın İtalya ziyaretimle işitmişlerdi. Fransa gibi Türkiye de Akdeniz Paktının — şampiyonluğunu yapıyordu. —Yalnız iki memleketin Akdeniz Paktı üzerinde coğrafi ba- kımdan farklar vardı. Türkiye bü- tün Akdenizi kaplayan geniş bir gü- venlik Paktına taraftardı. General de Gavlle-, Fransa, —İspanya, İtalya ve Fası içine alan bir Batı Akdeniz Paktından bahsedıyordu Yani Gene- ral Akdeniz Paktın en hararetli taraftarlarından Turkıyeyı ilk ağız- da, saf dışı tutmakta mahzur görme- mişti. Halbuki bu Akdeniz Paktı- nın gayelerinden biri de, pakt vasıta- sıyla, İspanyayı. NATO'ya fiilen da- hil etme endişesiydi ve bu balkımdan Fransa ve Türkiye arasında bir g rüş birliği yoktu. Esasen De Gaulle ün şımdılık bir fikir olarak ortaya attı- ğı Batı Akdeniz Paktı gerçekleşirse, bunun Doğuya doğru genişletilmesin de kimse mahzur görmiyecektir. Fransanın Akdeniz filosunu NATO kumandasından çıkaran De Gaulle, Akdenizdeki ütün — küçüklerin ve ortancaların ağabeyliği rolünü zevk- le oynayacaktır. Yalnız mukabilinde küçük kardeşlerinden hiç değilse ağabeylerini Cezayir meselesinde ka- yıtsız şartsız desteklemelerini istiye- cektir. Almanya Din ve politika Geçen haftanın ortasında yapılan Cumhurbaşkanlığı — seçimi, 1954 yılının 18 Temmuzundaki seçimlerden çok farklı oldu: Theoder Heuss'ün başkanlığa — gelmesiyle — neticelenen Berlmdekı 1954 seçimi, bir Cumhur- seçimine yaraşır vakar ve içinde geçmişti. Halbuki şimdi, Ruslar, işgal altında bir şe- hir statüsü taşıyan Berlinde — Batı Almanya Cumhurbaşkanının — seçil- mesine itiraz etmektedirler. Adena- uver'in. bir ara benimsediği Cumhur- başkanlığını elinin tersiyle itiverme- si, mevkiin itibarını sarsmıştır. Ada- neuer — Erhard arasındaki mücade- le politik havayı bulandırmıştır. 22 u kötü havaya rağmen Cumhur- başkanlığı mücadelesi hiç de çetin olmadı. Ortada üç aday vardı. Hıris- tiyan demokratların (C. D. U.) a- dayı Tarım Bakanı Luebke, — sosya- listlerin (S. P. D.) adayı Carlo Sc- hmid ve Liberallerin adayı Max Bec- ker. Cumhurbaşkanlığına seçilmek için ilk iki turda mutlak çoğunluğu sağlamak lazımdı. Üçüncü turda ba- sit çoğunluk kâfiydi. Mutlak çoğun- luk 520 oydan ibaretti. — Hıristiyan Demokratların 518 reyi vardı. Diğer partilerde 4 rey elde edilirse, Lueb- ke'nin seçilmesine bir mâni kalmıya- caktı; Yalnız Luebke parti — içinde tanınmış kuvvetli bir şahsiyet değil- di. Bu yüzden bazı Hıristiyan De- mokratların, oylamanın gizli olma- sından da faydalanarak Prof. Carlo Schmid'i desteklemelerinden korku- tan Erhard'a başkanlık yolunun ka- panmasını önlemektedir. Zira Pro- testanların hafiften çoğunlukta bu- lunduğu Batı Almanyada Cumhur- başkanı ve başbakanın ayni mezhep- ten seçilmesine imkân yoktur. 'Eğer bir protestan, Cumhurbaşkanı Seçil- seydi, Erhard başbakanlık hayalle- rin> uzun müddet için kaybedecekti- Mamafih Adenauer'in koltuğunu kimseye vermeye niyeti yoktur. Hâ- len "başbakanlıktan ayrılmam, zira 1961 seçim kampanyası fiilen bağla- mıştır. Seçimi kazanayım, çekilece- ğim" diyerek yerinde kalan Adena- uer'in 1961 de zaferi kazanırsa "Hal- kın itimat ettiği adam, çekilip gide- diyeceği şüphesizdir. Yalnız bu hareketinin halk efkâ- rında ona karşı beslenen itimadı Dr. Max Becker - Dr. Heinrich Luebke - Prof. Carlo Schmid Üç aday bir arada luyordu. Bu ihtimal gerçekleşmedi, disiplinli Hıristiyan — Demokratlar, partilerinin adayı lehine oy kullan- dılar. Nit_çkim ilk turda Luebke, 517 oy aldı. U y daha olsa. ilk turda başkan seçilecektı İkinci turda 9 iL- tihakla kuvvetlenen Luebke 526 oy- la rahatça Cumhurbaşkanlığına se- çildi. Batı Almanyanın bir numaralı a- damının seçimi, ilk bakışta hiç bir politik mâna taşımıyordu. Cumhur- başkanının politik hayatta hiç bir rolü ve nüfuzu yoktu. Hele uebke gibi, kuvvetli şahsiyeti olmıyan bir kimse tamamiyle gölgede kalacaktı. Ama Almanyayı yakından tanıyan- lar için, Luebke'nin seçilmesinin po- littik bakımdan büyük — ehemmiyeti vardı. Buna sebep, Luebke'nin Ka- tolik olmasıydı. Bir Katoliğin Cum- hurbaşkanlığına getirilmesi, Protes- sarstığı şüphesizdir. Hele Erhard a- leyhine New York Times'a, Macmil- lan, hattâ Herter aleyhine Scripps - Howard gazetelerine verdiği beya- nat Alman basınını Adenâuer'den so- ğutmuştur. Basın, Adenauer'e, Güuil- laume 1II. nin de "Daily Telegraph"a verdiği hemen hemen ayni derecede mesuliyetsiz bir beyanat — yüzünden tahtını kaybetmesine ramak kaldığı- nı hatırlatmaktadır. Belçika Onlar ermiş muradına G eride bıraktığımız haftanın orta- sında Perşembe günü, Prenses Paola'nın Prens Albert ile evlenmesi dünya çapında bir hâdise oldu. Bun- da hiç. şüphesiz, güzellik, masumiyet AKİS, 7 TEMMUZ 1959