R A D YO Ankara Tevsi ve islah Teknik teçhizat bakımından dün- yada hiçbir radyo istasyonunun, Türkiyehin Devlet radyoları, kadar iptidat bir durumda olmadığı söyle- nebilir. Bu bakıma "Ankara radyosu, İstanbul radyosuna kıyasla daha da beter durumdadır. Ankara — radyo- sundan çıkan düşük kaliteli, kulak- lar tırmalayıcı sesin dünyada, ama- tör radyolarında bile, eşının buluna- bileceği tasavvur edilemez Ankara radyosu 1928 yılında, İn- giliz Marconi firması tarafından ku- rulmuştu. O zamandan beri, radyo personelinin ifadesiyle "tek bir lâm- ba bile değiştirilmemiştir". Bu gerçi sembolik bir ifadedir. Hakikatte, dı- şardan radyo yayın malzemesı itha- lindeki, döviz uyla ve kırtası guçluklerle alakalı engellere rağ- men, arada bir bozulan bir lamba- nın degıştırıldıgı belki olmuştur. Fa- kat yirmi yıldır Ankara radyosunun yayın sisteminde yapılan tamir ve ıslahat herhalde, herhangi bır radyo tamircisi dükkâ nında herg yap landan Öteye gıtmemıştır Bır pro— fesyonel radyo yayıncısı, Ankara radyosunun ne gibi şartlar — içinde yayın yaptığını görse hayretler için- de kalır Bundan iki yıl kadar önce, An- kara radyosunun yürekler parçala— yıcı durumunun nihayet farkına va- ran idareciler, bir devletin — resmi radyosuna yakışm yan teknik şart- ları ıslah için birşeyler yapma lü- zumunu hissetmişlerdi. Kaplumbağa süratiyle — ilerliyen — muamelelerden tevsi ve ıslalı işinin Marconi fırmasına 1halesı kararlaşmıştı Ta- savvurla Ankara radyosu, ıslah edılmış halryle 1961 yılı başın- da yayına girişmiş olacaktır. Tevsi ve ıslah programı yalnız radyonun, malzeme ve teçhizat bakımından 1s- lahını değil, stüdyoların genişletil- mesini ve günün şartlarına uydurul- masını, aynı zamanda Tradyoevi bi- nasının büyütülmesini de içine al- maktadır. Nitekim — radyoevinin ek binasının inşaatı bir müddettir de- vam edegelmektedir. Bu durumda iki yıla varmadan Ankara radyosunun ses kalitesi yük- selecek ve sesini duyurma gücü ar- tacaktır. Yani zarf, yenilenmiş ola- caktır. Fakat, mazruftan ne haber? Bu yolda ümit verici hiçbir belirti yoktur. Ankara radyosunun her kımdan iyiye doğru götürülmesi an- cak, radyonun teknik bakımdan tev- si ve ıslahına muvazi olarak, gerek teknik, gerekse program — personeli bakımından da "tevsi ve ıslalı"ının da sağlanmasıyla, bilhassa bu rad- yonun yayınlarına hâkim olan zih- niyetin değişmesiyle mümkün olabi- lir. Halbuki, radyo denen yayın vâ- 24 sıtasının — kütlelere faydalanmak suretiyle geri — kalmış bir cemiyetin kültürünün nasıl geliş- tirilebileceği bahsinde hiçbir müsbet fikri olmıyan, radyo — yayıncılığının en iptidait kaidelerini bilmiyen tec- rübesiz. program —müdürleriyle, rad- yonun iç idaresinde en basit disiplin kaidelerini tatbik edemiyen 1darec1 lerle, disiplini sadece rady k sına sungululer dikmek ve gıreni çı- kanı kontrol etmek sayan bir idare- cilik anlayışıyla, plâk çalmasını bi- le beceremiyen spikerlerle, daha iyi teknik malzemenin Verecegı imkân- lardan daha iyi bir yayın anlayışına varmak yolunda 1stıfade edilebilece- ği sanmak abestir. Radyo yayın- cılığının her dalında ehliyet ye söz sahibi personel yetiştirmek için he- --z hiçbir şey yapılmamıştır ve bu sahada henüz hiçbir müsbet teşebbüs yoktur. Olsaydı bile, Ankara radyo- su iki yıl sonra gerek malzeme ve teçhizat gerçekse personel bakımın- dan ıslah edilmiş olarak yeni yayın- lara başlıyabilecek duruma hazırlan- saydı bile, bugünkü devlet radyocu- luğu zihniyeti içinde gene de gerçek bir ıslahat — beklenemezdi. Devlet radyosunu, iktidardaki partinin bo- razanı, hususi propaganda — organı sayan anlayış hiçbir değişme belir- tisi göstermezken, bu layışa kar- sı koyma cesaretini — gösterebilecek radyo yayıncıları ve idarecileri mev- cut değilken, Devlet radyosunun ik- tidar partisi organı olarak kullanıl- masına karşı radyo dinleyicisinin gösterdiği tepki sadece mutedil ve tesir gücünden Ankara Radyoevi On İliraların kumbarası çekingen bir şikâyetçilik olarak ka- lırken, Türkiyenin Devlet radyoları- nın programlarında ve yayın inti- zamında bir ilerleme bir iyileşme ü- mit etmek boş bir hayalde ibaret kalır. Tatlı bir rüya Devlet radyoları halk hizmeti va- zifesini basit manasında bile oremezken, radyo alıcısı sahıplerın— den tahsil edilen radyo abon: gisinin maksadının ne oldugu sualı, her yıl Mart ayında 10 liralık ücre- ti yatırmak üzere postahane gişele- rine başvuran radyo sahibi — birçok vatandaşın aklına gelmektedir. Bir mecmuaya, bir gazeteye, abone olan, o mecmuanın, Oo gazetenizi mündere- catını beğenmedigi takdirde, yenile- me zamanı geldiğinde abonesını de- vam ettirmez, olur bite ma, Dev- let radyolarının yayınlarına, sadece bir radyo satın alma "günah"ını iş- lemiş olduğu için, zorla abone kay- dedilen bir vatandaşın, — yayınlarını tasvip etmediği bir radyo istasyonu- nu parasiyle destekleme mecburiye- tinden kurtulabilmesinin, ancak tek bir caresi vardır: Radyosunu elden çikartmak. Radyo sahiplerinden ba- zıları, dünyanın en feci yayınlarını yapan istasyonlara -cüz'i miktarda bile olsa- bir de para ödeme zorun- da katmamak için, başka istasyonla- ri dinleme ihtiyacından feragat e- dip radyolarını mühürletmeyi göze almaktadırlar. Aslında, her yıl Mart ayında ö- denen bu on İiralar, radyonun diğer gelirleri gibi, radyo kasalarına de- ğil, doğrudan doğruya hazineye gir- mektedir. ürkiye radyolarının, Devlet bütçesinden aldıkları paray- la değil de, doğrudan doğruya abo- ne ve ilân gelirleriyle mevcudiyetle- rini devam ettirmeleri, bütçelerinin abone ilân gelırlerının kıyasın- dan da anlaşılabılecegı gibi, çok da- ha büyük mali avantajlar — şağlıya- caktır. Radyoların kendi gelirlerin- den istifade edebilmeleriyse — ancak, İktisadı Devlet — Teşekkülü haline gelmeleriyle mümkün olabilecektir. Geçen kış, pek yaklaşılmış gibi gö- kt rünen bu isadi Devlet Teşekkülü olma hedefi, bir serap gibi gözden. kayboluvermıştır Radyoları İktisadi Devlet Teşekkülü haline getirme te- şebbüsünün şimdilik suya — düşmesi gibi. Basın - Yayın ve Turizm. Umum Müdürlüğünün, Basın - Yayın ve Turizm Bakanlığı haline getirilmesi tasavvurları da dosya dolaplarından dışarı henüz çıkmamakta İzmir, Adana, Dıyarbakır gibi şehirlerimizde radyo istasyonu kur- a tasavvurunun akıbeti de ayrı bir acıldı hikâyedir. Bütün bu şehirler- de istasyonların kurulacağı araziler çılmış, hattâ istimlâk edilmiş, fa- kat istimlâktan bu yana, radyoların kurulmasına doğru tek bir adım bi- le atılmamıştır. Bu hareketsiz duru- ma bakara Ankara radyosunun tevsi ve ıslâh prOJesının nıhayet ger- çekleşme yoluna girm olmasına şükretmek -ama galıba Allaha şük- retmek- gerekir. AKİS, 7 TEMMUZ 1959