kası İnşaatı emanet usulü ile yap- mak arzusundadır. Yani banka, ""ben arsayı alayım, blok aparmanlar inşa edeyim, hepsi tamamlanınca da be- her ortağın hissesine kaç lira düşe- cek hesaplıyalım" demektedir. Hal- buki Kooperatif ortakları bir meç- hule saplanmak istememektedirler.. İstiyorlar ki teşebbüse — girişmeden önce, her ortağın kaç para Ödeyece- ği belli olsun. Peşin olarak ödene- cek miktar ve taksitler tespit edil- sin. Sağlam bir mukavele yapılsın. Kısaca binalar tamamlanmadan sa- tış, yapılsın. Ortaklar endışelerınde haklıdır- lar. Zira eldeki proje 25 - 30 milyon liralıktır. Bir doçentın veya profe- ferün hissesine düşecek olan 200 - 250 bin, lirayı öÖdeyebilmesi elbette imkânsızdır. Kooperatif — idarecileri tek başlarına mesken işini hallede- miyeceklerini bildikleri için, Emlâk Kredi Bankasının daha müsait şart- larla mukavele yapmasını temine çalışmaktadırlar. İdareciler İmar Bakanı Medeni Berk vs Emlâk ve Kredi Bankası Umum —Müdürü ile yakın temastadırlar. Ama ortakların bu temaslardan — müsbet bir netice çıkacağı hususunda ümitleri kalma- mıştır. Ortaklardan çoğu kooperatı— fin feshine taraftardırlar. Son mit olarak Kooperatif Umumi Heye— ti, İdare Kuruluna iki aylık mühlet tanımıştır. Bu müddet zarfında İda- re Kurulu, Emlâk Kredi Bankasının satış vaadini, borçlar için yüzde 5 faiz yurutulmesını inşaatın — âzami bitim Müddetinin açıklanmasını, pe- şin ödenecek miktarın bildirilmesini ve taksitlerin tesbit edilmesini temi- ne çalışacaktır. Bunlar temin edile- mezse kooperatif feshedilecek veya yeni bir formül bulunacaktır Halen kooperatif ıdarecılerı son Ümit olarak. Medeni Berkin Londra- dan dönüşünü beklemektedirler. Hem de bu sefer bazı yeni tecrübelerle mücehhez olarak... Basın Büyükler ile küçükler Geçen haftanın sonunda, cuma gü- nü, belli başlı İstanbul gazetele- rinin birinci sayfalarının en göste- rişli yerlerinde çift sütun üzerine si- yah çerçeve içinde oturtulmuş ilân- ları görenler, bir meraka kapıldılar. Beş Büyükler olarak bilinen Cum- huriyet. Dünya Hürriyet, Milliyet ve Yeni Sabah ile Mütevazı akşam ga- zetesi İstanbul Ekspres, yaygın ve meşhur "görülen lüzum üzerine" se- bebini ılerı sürerek, o güne kadar âzası bulundukları Türkiye Gazete Sahipleri Sendikasından, istifa, ettik- lerini efkârı umumiyeye açıklıyor— lardı. Biribirinin tıpatıp eşı ılanlar— da ki "görülen lüzum üzerine" iba- resinin mahiyetini öğrenmek istiyen müteeessis okuyucular, çıkar — yolu telefonlara sarılmakta buldular, ida- rehaneleri aradılar, fakat tatmin o- lamadılar. Zira patronlar arasındaki gürültüsüz ihtilâftan, Babiâli ecirle- rinin dahi malumatı yoktu — Anlaşı- AKİS, 11 NİSAN 1959 seye alâka duymuşlardı ki U S I S vasıtasıyla sorgu suale girişmişler- şında kalan bazı gazetelerin -başta Akşam, Havadis ve Zafer olmak ü- zere- meşhur tekzipleri andıran bir üslüpla, Gazete Sahipleri Sendikası- Türk Basın Birliği Resmi ve Ticari nın gazete kâğıdı tevziini deruhte etmek maksadıyla hükümete yaptığı esseseden geçir müracaatın tetkik edildiğinin, ayni şekilde bildirilmesi tecessüsü büsbü- — keti, tevzi ettiği her hususi ve resmi tün arttırdı. Kumarın Faziletleri! M. M de çok iyi temsil edilen spor kulüpleri, sabırsızlıkla bir ka- çıkmasını beklemektedirler: Bu, futbolda kumarı kanunileş- tırecek olan Futbol müsabakalarında muşterek bahisler tertibi hak- kında kanun" tasarısıdır. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan tasarı, çok alâka çekıcı bir gerekçeyle Meclise getirilmişti. Gerek, çeye göre bu ka- nun "yeni bir iş hayatının doğmasına imkân verecek"tir. Daha açık bir Türkçeyle kumar endüstrisi gelişecektir. O halde iş hayatının geliş- tirilmesinde bu derece hassas davranan hükümetin, evlerde, dernekler- de kumar sahasında icrai faaliyet eden hususi teşebbusu takıpten vaz- geçip bilâkis teşvik etmesi lâzımdır. Hattâ ve hattâ, bu mantıkla çok kârlı bir iş sahası olan randevuculuğun serbest bırakılmamasını anla- maya imkân yoktur. Gerekçede futbolde kumarın kanunileştirilmesi için ileri sürülen ikinci bir sebep, "seyircilerin kendi aralarında zaten bahse tutuştukları, bu tasarıyla esasen mevcut bir halin nizam altına alındığı"dır. Bu iddia da birincisinden kuvvetli değildir: Bir halin mevcudiyeti, kanunen kabu- lü için bir sebep ise, afyon ticareti derhal serbest bırakılmalıdır. Madem ki afyon kaçakçılıgı ve afyonkeşler mevcuttur, o halde bu işi -gerek- çenin ıfadesıyle— "bir nizam altına alarak, faydalı ve verimli bir hale getirmek zaruridir"! Maamafih gerekçenin dayandığı en kuvvetli nokta, "memleketimiz- de yok denecek kadar a bulunan spor saha ve tesıslerının ancak fut- bol maçlarında oynatı lacak "ganyot'la kurulacağı ve gelışecegı Iddıa sıdır. Sabık bir öğretmen olan Hilâl Ülmanın (Bur - P.) kalemin- den çıkan Maarif Encümeni mazbatasında da " vatandaşlarımızın bu sa- hada malüm ve müsellem olan alâkalarından istifade ederek bu milli ve içtimai problemin halli zamanı çoktan gelmiştir" denilerek, ganyotla "milli ve içtimai dertlerin hallinin" hararetli bir müdafaası yapılmakta- dır. Sonra da bu dâvaların Batıda ganyotla çoktan halledildiği soylen— mektedir. Bunu söyliyenlere Batıda Milli Piyango tertibinin bile, tin kumarda para kazanması şeklinde anlaşıldığını hatırlatalım Bu yüzden Amerika ve İngilterede Milli Piyango yoktur. Hiç bir hükümet oralarda devletin piyangoculuk yanmasını Meclise teklife cür'et edemi- yecektir. Fransada, da bu yüzden, Milli Piyango bir tenkid mevzuudur. Hele hususi teşebbusun bahsi müşterek tertiplediği Ingilterede bile, spor tesisleri dâvası ganyotla halledilmiş değildir. Spor tesisleri yeter- sizse. Devlet pekâlâ normal gelırlerıyle bu işi yapabıhr gelırı yetişmi- yorsa yeni gelir kaynakları teminine gidebilir. Mesele, Devletin her çe- şit gelir kaynağına başvurup vurmuyacağının târihidir.. Meselâ Devlet İlkokullar inşası için gerekli parayı, randımanı yüksek bir gelir kayna- ğı olan sefahat yuvaları işleterek temin edebilir mi? Bunun gibi kanu- nen kumana yasak sayıldığı bir memlekette, Devletin kumar oynatma- sı ve ondan hisse alarak bazı amme işlerini ıfaya kalkışması tasvip olu- nabilir mi? O halde spor sahası için mutlaka paraya, ihtiyaç, varsa, sa- yın, milletvekilleri, kumardan hisse almayı derpiş eden bir kanuna par- kaldırmaya luzum kalmadan, Hükümeti pek âlâ gerekli tahsisatı bulmaya mecbur edebilirler. Kaldı ki tasarı, ganyotun münhasıran spor tesislerine gideceğini bi- le garanti etmem tır "Her türlü spor malzemesi tedârik etmek ve her çeşit spor faalıyetlerınde bulunmak gibi Türk sporunun gelişmesine ya- rarlı işlere sarfedilmesi" hususu da maddeye ilâve edilerek, bahsimüş- terekten alman hissenin kullanılmasında celâhiyetli kılınan Beden Ter- biyesi Umum Müdürlüğünün emrine hemen hemen tamamiyle istediği gibi sarfedeceği bir hazine verilmektedir. akat asıl mühim mesele, bir devletin üzerine düşen vazifelerin ifası için kumardan medet ummasının asla caiz olmadığının, akıldan çıkarıl- mamasıdır. Dıkkatlerı üzerine çeken hâdise- nin sebebi, ara, nara para!" şek- linde haykıran Napolyondan çok Önce büyük rolü kavranmış bulunan paraydı. Turkıyede 1958 başında yürürlüğe "iren bir kararname ile, bütün resmi ye ticari ilânlar, ancak Amerikalı dostlarımız da hâdi- Ertesi gün Beş Büyüklerin dı- İlânlar Limited Şirketi adlı bir mü- ilmek suretiyle gaze- telere verilebiliyordu. İlâncılık Şir- i]ândan 9 5 komisyon alıyor. İlân- 9