Koraltanın ve D. P. Grupu başkan - vekili Mazlum Kayaların beyanatla— rını okumak bile işin içinde bir iş bulunduğunu düşündürmeğe kâfiydi. Mazlum Kayalar o gün — Mecliste 186 D. P.I 134C P. li mill Vekılı bulundugunu ıddıa etmekte- dir ki, bu iddia hiç bir güvenilir e- sasa dayanmamakt dır Hattâ bir an için bu iddia kabul edilse ve bir kısım C. H. P. lilerin Grup adayları Ecevıt ve Gülek yerine Dr. Halil Gü- ş C. H P.) ve Fethi Ülkü P.) ye rey verdikleri doğru olsa bıle bütün P. P. lilerin ittifakla Ecevit ve Gulek isimlerini çizerek yerine Gürün ve Ülküyü yaz- malarını sadece “tesadüf” ile izah etmeye imkân var adıdır? Neticenin akla getirdiği ilk D. P. ekseri- yetinin hiç hoşlanmadıkları Gülek ve Ecevite Strasbourg yolunu kapamak için bir "tedbir" almış olmalarıdır. l(asım Gülek Aforoza kadar yolu var!.. Nitekim, Mazlum Kayaların "Hâdi- sede D. P Grupunun ve Grup İdare Heyetinin veya idarecilerinin hiç bir kararı ve hattâ müzakeresi bulun- madığını belirtme"si şüpheleri dağıt- maya yetmiyecek kadar zZayıftır. A- caba D. P. milletvekilleri hangi si- yasi barometreye kendile- rine dağıtılan matbu oy pusulaların— dan Ecevit ve Gülek ismini silmiş- ler -şu tesadüfün büyüklüğüne ba- kın- ve ittifakla yerine Gürün ve Ülküyü yazabilmişlerdir! Ne hoş bir tesadüf! Hâdise geçen haftanın sonunda Cu- ünü, Başkanvekili İbrahim Kirazoğlunun Meclisin Şeker Bay- ramı dolayısile 10 günlük tatile gir- diğini bildirip kürsüden indiği cel- sede oldu. İbrahim Kirazoğlu kürsü- en iner inmez C. H. P. li milletve- AKİS, 11 NİSAN 1959 killeri birer ikişer Grup odasının yo- lunu tuttular. O celsede olup biten- ler bir beklenmedik grup toplantı- sını hakikaten zaruri kılmıştı. D. P. kâr ekseriyetinin, Muhalefet grupundakı arkadaşlarına — ki bu istifalar meselenin halline kâ- Tatlısu Kurnazlıkları e I nsanın olup bitenler karşısında nerdeyse aklı duracak.. Yarabbı Demokrat propagandacılar acaba "herkesi kör, Alemi sersem mi sa— nıyorlar diye düşünmemek imkânsızdır. Şu Zafere bir bakın, bir fiskede sönecek balonları nasıl da zevkle şişiriyor ve en inkâr edilmez hakikat- larmış gibi kemali iftihar ile vitrinine koyuyor! Mecliste, Avrupa Kon- seyi üyeliği için yapılan seçimlerde, teamül çiğneniyor ve D. P. Grupu faydasının ne olduğunun anlaşılması cidden pek müşkül bir tertibe baş- vurarak C. H. P. Grubunun adayları Bülent Ecevit ve Kasım Gülek ye- rine diğer iki C. H. P. li milletvekiline oy veriyor. Mademki ekserıyet ellerindedir - D. P. Genel Başkanının ifadesiyle hilâfeti hile geri getir- meğe muktedir bır ekseriyeti -, Meclisten diledikleri bir yoldaki kavşak geçirmek D. pu için daima mümkündür. Arzu ettikten sonra, D.P. Grupunun Ecevıt ve Gülek yerine başka iki C. H. P. liyi, hatta 'D. P liyi seçmesini izah etmek mümkündür. Aklın kabul etmıyecegı husu hâdiseyi umumi efkâra - Zaferin yaptığı gibi . "C. H. P. mılletvekıllerı Kasım Güleki seçmedi" diye yutturmağa kalkışmıştır; umumi efkârı her söylenene inanacak kadar safdil, her küçük oyuna düşecek kadar ga- fil farzetmekte gösterilen inattır. D. P. propagandası, tam fiyaskoyla neticelenen diğer tecrübelerine rağmen, memlekette, aklı selimin iflâs ettiği kaziyesine dayanan bu yeni icadını "temcit pılavı gibi ısıtıp ısı- tıp -kimse yutmadığı halde- sofraya sürmekten vazgeçememektedir. Ay- ni mağşuş yaglı pilav, milletvekilleri ödeneklerine yapılan zam dolayı- sıyla da umumi efkârın önüne çıkarılmıştır. C. H. P. nin ödeneklerin in- dırılmesı maksadıyla yaptıkları teklif "bir İki küçük tadil" sayesinde mı temin etmiş ve seçimlerde uyanacağı önceden bilinen şimşeklere hedef olarak C. yi göstermek kurnazlığı icat edilmiştir. Kurnazlık demek bile caiz olmıyan bu neviden tatlısu açıkgözlüklerinin, başları- nı kuma sokmakla gözden nihan olduğunu sanan devekuşlarını bile gülmekten öldürebileceği nedense akla getirilmemektedir. eki" bu- luşların n cazibesine kendilerini kaptıranlar, hakikaten aklıselime sahip olanları da beraber sürükliyebilmektedirler! Işler buraya kadar geldik- ten sonra herşeyi yapmak, herşeyi söylemek mümkün C. H. P. teklifi ile milletvekili ödeneklerine zam yapıldı.,. C. H P liler Kasım Güleki seçmedi... Evet ama, bir de bu sözlere acaba biç inanan çıkar mı diye düşünmek lazım değil midir? Herkesı budala farzettıkten sonra, bir kulp uydurulmıyacak ne vardır ki? C. H. P. basın hur— riyetini genişletmeye matuf bir teklifi, iki kelıme ılavesıyle pek âlâ ba- sın hürriyetini yok edic ı bir hale getırılebılır ve Zaferde basın hürriye- tinin düşmanı Muhalefetin bu marifeti ibret nazarlarına arzedilir! Hattâ Kasım Gülekin dokurıulmazlıgını bile bizzat C. H. P.. lilere kaldırtmak, bu usullerle imkânsız değildir Ama bunun sonu neye Varır? Bütün bunlara kim inanır? Hangi de- vekuşu başını kuma sokmakla avcısını aldatmağa muvaffak olmuştur? Şu halde D. P. propagandası neden kurnazlık sıfatına bile lâyık olmıyan bu tatlısu açıkgözlüklerinden medet ummaktadır? D. P. bu özenti cam- bazlıklara kendini muhtaç sayacak kadar mı acze düşmüştür? Camı kır- dıktan sonra suçüstü yakalanan çocuklar gibi "Vallahi ben yapmadım, Ahmet kırdı" demeye muhtaç mıdır ve bu neviden kurnazlıkların geçe- ceğine hakikaten inanılmakta mıdır? Hele liderler, bu küçük oyunların sadece ye değil kırık kanatlı demokrasimize de zarar verdiğinin ne zaman farkına Varacaklard ır? Ülkü, kendılerıne gösterilen bu "te- veccüh"e teşekkür ettiler, ancak grupların yekdiğerine karşı hürmet- maları zaruretine de işaretle istifalarını açıkladılar. Ama ne var teammülleri — aşarak, yaptıkları "Nisan azizliği" karşısın- da ne şekilde davranılacağının tes- biti gerekiyordu. C. H. P. Grupu, gösterdiği adayların yerine başkala rının seçilmesi karşısında — öfkeden çok hayret duyuyorlardı. Avrupa Konseyi için Mecliste — yapılan se- çimlerde — Bülent Ecevit ve Kasım Gülek yerine ODr. Halil Gurun ile Fethi Ulkuye rey verilmesi iki "sevil- meyen" C. H. P. 11 milletvekiline Av- rupa Konseyi yolunu kapatıyordu Tasnifin neticesi alınıp bu "sürpriz" anlaşıldığı zaman, derhal söz alarak kürsüye çıkan Halil Gürün ve Feth fi gelmiyordu. Grup toplantısından sonra neşredilen tebliğde ve bir gün sonra Nüvit Yetkinin yaptıgı basın toplantısında C. H. P. ir "ter- tip" karşısında bırakıldığı efkâra duyuruldu. ülek ve Ecevıtın Avrupa Kün- yesinde iyi çalıştıgı ve bu yüzden üzerlerine hiddet Şımşeklerını çek- tikleri biliniyordu. Nitekim Avrupa Konseyi seçimleri munasebetıyle kürsüye gelen ve bu arada çok gay- retli çalışmalarıyla göze batan, Ha- lıl İmre baklayı ağzından k Ana İmrenin Gülekten şıkayetlerı 11 umumi