Derdin ilâcı K ötü yayınları tam mâhasile etmek mümkün değildir.. Bunun en faydalı, en müessir ilâcı bol bol faydalı yayın, iyi yayın yapabılmek ve çocuğu olsun buyuğu olsun iyiye alıştırmaktır. İyi ve faydalı yayına alışan kötüye iltifat etmiyecek, onu okusa da — kapılmıyacaktır. — Aksine kötü yayınlara alışanlar, gün geç- tikçe daha kötüsünü, daha bayağısı- nı arıyacaklardır. Deme i da bir eğitmi meselesidir ama herşey— den evvel anne ve babaların, öğret- menlerin — meselenin ehemmıyetını kavramaları, çocuklara faydalı iyi kitap ve yaşlarına uygun ruhu ve zevki yükseltecek film. ve temsil zevkini aşılamaları lâzımdır. Okul - Aile Birliklerinin bu mevzuda çalış - maları ve tert bat almaları mümkün dür. Birçok memleketlerde gibi bizde de insanımızın sağlığını hem koruyucu hem de yük- seltici bir teşkilââ kurmamız da pek âlâ yanılabilir işler arasındadır. Ma- halle okuma odaları, çocuk kulüple- ri, çocuk sinemaları, okul dışı Za- manı kıymetlendirme yurtları fay- dalı telkin merkezleridir. Bu arada gene en çok üzerinde durulacak bir mesele, meselâ belediyelerin yasak- larını bile nazarı itibare almıyarak zorla çocuklarını sinemalara sokmak istiyen, bunun 1çın kapılarda memur- larla münakaşa eden anne ve baba- ların kâfi derecede aydınlatılma me- selesidir. Ailelerin de fedakârlık e- derek çocuklarını artık memleketi- mizde mevcut olan çocuk sinemala- rına, götürmeleri ye ancak müsaa- deli filmlere sokmaları lâzımdır. Bu nihâyet kendi menfaatlerine olan bir şeydir. Moda Sadelik ihtiyacı odanın bir şekli olduğu gibi 'bir de vardır. Bir devrin yaşa- yışı| yeni fikirler, tepkiler, sıkıntılar, eskiye hasret daima modada tesirini gostermış, ona bir ruh vermiştir. U- zun süren kapalı ve pasif bir hayat— tan sonra çıkan bir "âlagarson" mo- dası Kadının baskıdan — kurtulmak, fâal hayata atılmak, — hür yaşamak arzusundan başka neyi ifade edebi- lir? Bir harp sonrasında, birdenbire, uzayıveren — etekleri, — ortaya çıkan dantelaları da harp senelerınde erke— ğin yaptığı işleri yapmaktan, mesuliyetler yüklenmekten kadının bir eskiye hasreti olarak ka— bul etmek mümkündür : içindir ki bir modayı tatbik edebılmek için, şekli kadar ruhunu anlamak ta şarttır İki ruhla kadın 959 modasının en bariz hususiye- ti devrimizin kadınının ruh hâleti- ni meydana koymasıdır. Bu kadın hayatta becerikli, pratik; sade enerjik akıllı olmak, kendi kendisini kurtara- bilmek aileye yardımcı olmak kay- gusundadır. Bu kadın içerde ve di- şarda — çalışacak, artık her derdini 28 Kör döğüşü kadar zevkli ve F ikir tartışması etmek faydalı birşey tasavvur cidden pek güçtür. Bunu bir zihin jimnastiği olarak kabul edenlere hak vermemek imkânsızdır. Bir düşünce başka bir düşünceye, yol bazan ikna olur rahatlatırız Bazan en umulmadık bir anda fikirleri- mizin karşı fikirlerle birleştiğini görürüz, mesele kalmaz. Herhalde bu sayede der cerçevelerden kur- hafifler, hâdiselere inebil- veya çıkabılmek olgunluğu- na erişiriz. Ama fikir tartışması- nın bazı şartları vardır: Esasları muhafaza edip, — onlar — üzerinde cambazlık yapmamak ve böylece de hakikatleri tahriften kaçınmak, bir de hakiki fikirlerimizi, hiçbir surette gizlemeyip, samımıyetle onları Savunmak... Şimdi bizdeki fikir tartışmala- rına bir göz atalım: — Senelerden beri henüz "demokrasi nedir" hal- ledemedık Şu kırk yıllık demok- asiyi, mânâsım İlügatten çıkarıp ezberlıyecegımız demokrasiyi ta- rif edemedik. Kavuştuk dedik, ka- vuşuyoruz dedik, var dedik, yok dedik, ama işin içinden bir türlü çıkamadık Samimi fikirlerimizi, ona yeni formüller kalmaya çalı- şarak gizlemeğe uğraştık. Demok- rasinin mânası üzerinde fikir tar- tışması olur mu? Böyle bir tar- tışmadan müsbet bir neticeye var- mak, demagojiden kurtulmak, i- nanmış ve inandırmış olarak, çık- mak mümkün mudur" Bir kımse "demokrasi hakikaten en iyi jim midir" diye tartışabılır. Aksi kendi. halledecektir. Otobüse — atlar- ken, büroya yetişirken — çarşıda alış verişini yaparken seri ve rahat adım- larla hareket etmesi bir erkeğin yar- dımına muhtaç olmaması İlâzımdır. Ama bu kadının en büyük, korkusu, kâbusu da erkekleşmek, kadınlık ca- zibesini kaybetmek, günlük hayatına kendini fazla kaptırmaktır İste bu iki ruhlu kadın için 1959 senesinde yaratılan moda iki Truhlu bir moda- ır. Gündüzleri bu kadın oldukça sert ve ciddi, adeta kuru kumaşlardan, ya- pılmış çok sade, dümdüz klâsiğe ya- kın tayyörleri, döpiyesleri, sokak elbiseleri ile gezecek, küçük kanotiye şapkalar taşıyacaktır. Gündüz kıya- fetlerinde etek mübalâğasız şekilde kısa. mübalâğasız şekilde dardır. Ke- mer yerindedir Bu ciddiyeti bozan şey yalnızca bir çiçek, bir mendil, bir iğnedir. Geceleri bu kadın ikinci hayatını, hakiki kadın hayatını yaşıyacak, et- rafa bu hissi vermeğe — çalışacaktır. Sert ve kuru kumaşlara gece ve ak Jale CANDAN tezi savunur. Etrafım ikna eder veya etmez, ama nihayet bu bir tartışma mevzuu olabilir. Ama de- mokrasi tarifi üzerinde bir tartış- mayı anlamala imkân — yoktur. Haydi diyelim ki bu hissim için ol- dukça yeni bir kelimedir. Ya se- nelerden beri, memlekette pahalı- lık var mı, yok mu, bunu da haile- demedik ya. Halbuki bunun için lü- gata değil, mutfağa bakmak ye- terdi. İşte Ramazan ayında frene böyle pek Üzücü ve nisbette de esassız bir tartışmaya şahit olduk. Vicdani kanaatlerimiz — yüzünden birbirimizi itham ecek kadar geriye dönmekle kalmadık, din ve müslümanlık hakkında pek tuhaf görüşler ileriye sürdük. Hele bir İstanbul gazetesınde bir muhalif partiyi ve bu tiye mensup ba- zı şahısları dınsızhkle itham eden bir yazarın, bu münasebetle, lâik- lik hakkında ileri sürdüğü fikirler cidden okunmağa değerdi. Yazar lâiklik şart mı demek cesaretini gösterememiş de bu kelimeyi is- tediği gibi — mânalandırabileceğini sanmış! Güler geçer misin, ağlar mısın, yoksa üstada bir lügat mı hediye edersin? Bana öyle geliyor ki, fikir tar- tışmalarına girişmeden evvel bazı esaslar üzerinde anlaşmak lâzım- dır. Demokrasi nedir, lâiklik ne- dir, müslümanlık nedır din nedir, siyaset nedir, fikir tartışması ne- dir? Evvelâ bunları tesbit edelim. Aksi halde tartışmalar bir kör dö- ğüşüne donuyor ve hepimize üzün- tü veriyor şam üzerleri artık yer yoktur. Uçu- cu, hafif tüy gibi organzalar, batist, muslin bilhassa — modadır. Juponlar danteller, çiçekler ve gündüzün ka- rınca kadınlarını eski devrin nazlı güzellerine çeviren romantik biçim- ler, "dantel anglez"ler, ince işler de aynı şekilde modadır. Gece için pem- be en çok sevilen renktir. Kısa ve or- ta boylular daha ziyade kısa gece el- biselerini tercih etmektedirler. Daha uzun boylular için, ayak bileklerinin hemen üstünde biten bir uzunluk ta pek revaçtadır. Bu kadın gece otomo- bile binerken, yürürken ve hatta ko- nuşurken daima bir erkeğin yardımı- mı bekliyecektir. MURTAFA GÜLLÜOĞLU | Tatanhul Kitaheci . Urfa Kitahevi iMatkaer) (Şutet) Her Dilden Kitap ve Roman || alırır aatilir Merker * Bulvar Pnsaji Yeklşetl Sube: Kocabeyoağla Paaajı No, 61 Yenlşehir - Ankara AKİS, 11 NİSAN 1959