Batista Peron Somoza Yuvarlanıp — gidenler Diktatörlüğe elveda bazı şehirlerin valileri — merasimler (Kapaktakı ıhtılalcı) ünü Paraguay Teşrii Mec- Ilısının açılış merasiminde — bulu- nanlar, devlet başkanı Alfredo Ströss- ner'in nutkunu dinledikten sonra, soğuk bir "Nisan Balığı" şakasıyla karşı karşıya olup olmadıklarını an- lamakta güçlük çektiler. Kulaklarına ınanamıyorlardı Beş yıldan beri bu ney Amerika memleketini kendi çıftlıgı gibi idare eden 46 yaşındaki diktatör, birdenbire, demokratik bir idareye dogru gitmenin lüzumlu ol- duğundan ve tedrici bir hürriyet re- jiminin milleti saadete götüreceğin- den bahsetmeğe başlamıştı. Topçu subaylığından yetişen ve ucun müddet Paraguay Orduları Başkumandanlığı mevkiinde bulunan General Strössner, kışlada işsiz güç- süz oturmaktan sıkılmış olacak ki, 1954 yılının Mayısında bir hükümet darbesi yapıp iktidarı ele geçirmiş- ti. Bu darbeyi müteakip yapılan se- çimlerde, ihtilâlci general, — devlet başkanlığı için tek aday olarak or- taya çıkmış ve tabii, arkasındaki or- dunun desteğiyle, garantili seçimle- ri kazanmıştı. Aradan beş yıl geçıp te anayasaya göre tekrar seçim yap mak gerekince, "halkın resmi sev- gilisi" yine tek başına aday olmuş ve böylece oturmayı tasarladığı kol- tuğun 1964 yılına kadar meşruiye- tini sağlama bağlam Amalifini saglam tutmas ını se- ven kurt General Strössner'i son ay- larda bir tasadır almıştı. Artık mem- leket içindeki memnuniyetsizliği zor kullanarak bastıramıyacağını anla- mıştı. Komşu memleketlere sürgün edilenler ve memleketin ücra köşe- lerinde çalışan muhalifler, diktatö- rün zaten korku içinde geçen haya- tım büsbütün zehir etmeğe başlamış- lardı. Halkın gizli mukavemeti artık açıktan açığa belli oluyordu. Bazı eyaletlerde devlet memurlarına kar- şı toplu bir şekilde itiraz ediliyor ve 18 sırasında halk tarafından yuhalanı- yordu. Böyle bir hareketi durdura- mıyacağını ve eninde sonunda bir hükümet darbesine kurban gideceği- ni bilen dıktator, yine en salım yol olarak demokrasiye dönmeyi kirlerin serbestçe ifadesine vermeyi uygun görmüştü. Başkan Strössner'i asıl korkutan şey, mem- leketteki tek partinin, yani Colora- o Partisinin içinde beliren bölün- meler ve memnuniyetsizliklerdi. Par- ti başkanlıgını elinde bulunduran 67 yaşındaki T omero Pereira ve İçişleri Bakanı Edgar Isfan gibi nis- beten yaşlı kimseler karşısında ya- vaş yavaş bir gençler grupu belir- mişti. Başkan Alfredo Strössner bu genç grupun baskısına daha fazla dayanamayacağının farkındaydı. Düş- mek mukadderdi. Bütün mesele pa- ra sütlü veya para sütsüz düşmekti. Şimdiye kadar Güney — Amerikada düşmekten korkan Strössner — gibi diktatörler eninde sonunda düşmüş- ler ve düşünce hurdahaş olmuşlardı Emniyet içinde mek ve ha tekrar yukselmek 1mkan1m Veren yegâne Tej demokrasiydi. —Onun ıçındır ki, akıllı diktatör tek partili meclisi açış nutkunda ve bu hafta başında verdiği beyanatta şu husus- ları tatbik mevkiine koyacağına dair millete karşı taahhüde — girmiştir: Millet hakimiyetini "daha — müessir hâle getırecek müesseselerin kurul- ması için anayasa değiştirilecektir, büyük şehırlerdekı örfi idare kaldı rılacaktır. ve nihayet siyasi suçlular ıçın af ilân — edilecektir. — Böylec "muhalefet suçu"ndan dolayı hapse atılmış olan ve türlü işkencelere ma- ruz bırakılan seksen beş kadar siya- si lider hürriyetlerine tekrar kavu- şacaklardır. İnadın sona Dikatör Strössner'i Güney Ameri- kanın tarihinde pek nadir görü- len böyle bir demokratik iniş tâlimi- ne zorlayan şey, koltuk hastalarının Jimenez Pinilla başına ne gibi felâketlerin gelebile- ceğini gösteren misallerin son ay- larda çoğalmış olmasıydı. Bu hadi- selerin en manalısı ve en tesirlisi da- ha üç ay önce Kübada cereyan et- mişti. Amerikan şeker şirketleriyle uzlaşarak memleketi soyup soğana çeviren, yabancı — memleketlerdeki servetini, milyonlara çıkaran ye ik- tidar hırsıyla muhaliflerinin tırnak- larını sökerek akla gelmedik işken- celer yapan diktatör Batista — otuz üç yaşındaki bir genç adam tarafın- dan mağlüp edilmişti. Bir uçağa at- layıp Dominik Cumhuriyetine kaça- rak canım kurtaran Başkan Batista, tabii, suç ortaklarının hepsini de be- raberinde götürememiştir. — Bunlar kurulan, ihtilââ mahkemeleri önünde birer 'birer hesap vermişler, — sonra açılan derin çukurlar kenarında kur- şuna dizilmişlerdir. Bu intikam dev- resinde kurunun yanında yaş da yan- mıştır. ama, bütün bunlar Ba- tistanın gerıde bıraktığı müthiş hın- cın müthiş tezahürleridir. Ölüm e- kenler, ölüm biçmişlerdir. Ihtılalcı— lerin kurşuna dizdikleri beş yüz ka- dar Kübalı umumiyetle Batısta Or- dusunun en azgın — mensuplarından ibarettir ve bunlar, şehirlerdeki po- lis müdürlerinin de yardımıyla, yüz- lerce kişi öldürdüklerini, gençlere ve kadınlara ifade — verdirebilmek için tırnak söktüklerini itiraf etmişlerdir. Karşısındaki tank, top ve bom- bardıman uçaklarına rağmen, âciz içinde sıkılan yumrukların intikamı- nı alan ve diktatörlüğü mağlüp e- den adam İspanya muhacirlerinden Angel Castro'nun oğlu Fidel Cast- ro'ydu. Çocukluğunu Küba şehirle- rinden Santiago'daki Katolik mekte- binin disiplinli havası içinde geçir- miştir. Soma Havanaya gelmiş, cez- vitlerin Belen Kolejine yazılmıştır. Castro, buradaki ve. Havana Univer- sitesindeki talebelik yılları sırasın- da siyasi faaliyetlere katılmış ve hâttâ- bir kaç defa polis tarafından tevkif edilmiştir. Bir ara, aralarına AKİS, 11 NİSAN 1959