YURTTA OLUP BİTENLER Kalkınma Meşhur çimentolar Geçen haftanın ortasında Salı gü- ttü, Eskişehir Ticaret ve Sanayi Odasının toplanı salonunda, sırtla- rındaki elbiselerin usta terzilerin e- linden çıktığı ilk bakışta — anlaşılan kişi hararetli bir münakaşaya dal- mışlardı. Münakaşanın mevzuu, Es- kişehir fabrikasının pek meşhur çiİ- mentolarıydı. O gün Ticaret ve Sa- nayi Odasında Eskışehır Çimento Fabrikası Anonim Şirketinin yıllık umumi heyet toplantısı yapılıyordu ve münakaşa eden 30 şık adam d şirketin hissedarlarıydı. Okunan İ- dare Heyeti raporundaki pek nikbin cümleleri asık suratla dinleyen his- sedarlar, düşüncelerinin — akislerini ancak iktisatçı Orhan Oğuzun ko- nuşmasında — bulmuşlardı. Etraflı tenkidler yapan Orhan Oğuz şöyle iyordu: sağlık merkezleri ve hükümet bina- larının, Çukurhisara, Aşağısöğütönü koylerındekı modern ev ve ahırların çöküşü takibetmişti. Bütün bu in- şaatta kullanılan çimento, Eskişehir Çimentosuydu. Kader Eskişehirlileri koruyor, çöküntülerden önce beliren çatlaklar, sayesinde binaların tahli- yesi mümkün oluyordu, ama, bu sil- sile halindeki yıkılışların da ardı ar- kası kesilmiyordu. Eskişehir çimentosu ile yapılan betonun zamanla kurumuş peynir gribi ufalandığı meydana çıkınca, bu çimentoyu kullanan — müteahhit ve mühendisler, teşebbüse geçtiler. Fab- rikayı kuran Alman mühendis Gü- ron'u davet edip kendisiyle konuştu- lar. Güron hiçbir şeyı saklamadan açık açık konuştu: —Fabrika ehil kimselerin elinde degıldı Lâboratu- arlar nâtamamdı. ÜUÜstelik kimya mühendisi tarafından — yürütülmesi gereken laboratuar — çalışması, bir Meşhur çımento ile yapılan bir bina yıktırılıyor Görülmemiş "Raporda, müstakil bir laboratu- ar binasının inşa ve tesisini, mali im kânlarımızın vereceği ilk fırsata bı— rakmış bulunuyoruz, deniliyor. Fab- rikamız çimentolarının bozuk olarak kötü bir isim yapmasına sebep olun- duktan sonra, hâlâ lâboratuarın inşa edilmeyişini dehşetle karşılamak i- cap eder. Zararına işleyen bu fabri- kada misafirhaneler tesis edilip lüks masraflar yapılırken, daha hangi imkândan bahsediliyor?" Orhan Oğuzun bu sözleri ortak- lara 1958 in güneşli, fakat pek ta- lihsiz bir yaz gününü hatırlattı. O gün, şehrin dışında inşa halindeki bir kolej durup dururken yerle bir oluvermişti. Koleji yapan şirketin tetkikatı, kullanılan çimentonun ev- safının bozukluğunu 'ortaya' çıkar mıştı. Daha bu hâdisenin gurultulerı devam ederken, sonbahara yetiştiril- meye çalışılan beş büyük — ilkokul çökmüş, bunu kazalarda yapılan 16 kalkınma!. lâborantın eline bırakılmıştı. Daha fenası, kullanılan kömür, yüzde 20 kül bırakması 1cabederken yüzde 24 kül bırakıyordu. Güron'u davet eden müteahhit ve mühendisler, bu izahatı bir zabıtla tespit ettiler ve kanuni teşebbüse geçtiler. Fabrikadan zarar ve ziyan 1steyeceklerdı Zaten Güron'un ifa- desini,' elde ettikleri diğer bilgiler de teyid ediyordu. Fabrikanın başında- i Umum Müdür, bu vazifeye Eski- şehir Seker Fabrikasının - başından getirilmişti. İhtisası gıda sanayii ü- zerindeydi. Çimentoculuktan — anla- mıyordu. Ancak Şirketin İdare Mec- lisi Başkanı Eskişehir Valisi Arif -Türkiyede ilk Fabrıka Ida— clisi Başkanı vali- disine güveniyor olacak ki. bu vazıfeyı 5000 lira aylık karıdığında onun uhdesi- ne vermişti. 5000 lira aylıklıı Umum Müdür, laboratuar çalışması, kömürün bı- raktığı, kül gibi mevzulardan çok misafirhane — inşasını — ehemmiyetli görüyordu, öÖyle ya, Eskişehire ge- len devlet büyüklerini misafir etmek icabederse, "Buyuru Şeker Fabri— kasının Mısafırhanesıne mi denil: cekti? Bu düşünce ile, mükellef bır misafirhane yaptırttı. Laboratuarda— ki Kimya Mühendisini de "Ne lüz varmış muhendıse bu işi laborant da yapar" diye -zam talebini kabul etmeyip- yol gösterdi. Umum Müdür çimentoların hazırlanmasında ve ter- zimde, mevzuata uymanın da fazla lüzumlu olduğuna kaani değildi. Ni- tekim, yürürlükteki Türk Normu Çimento Nizamnamesindeki şartlan bir kenara bıraktı. Nizamname, tor- baların üzerine çimentonun erken veya geç donduğunu gösterir renkli bantlarla imal tarihinin bildirilme- sini âmirdi. Böyle bir usül tatbik etmedi. Nizamname, çimento torba- larının altı kat olacağım belirtiyor- du. İki katlı torbaları kâfi buldu. Çimentoların imal edildikten sonra muayyen müddet dinlendirilmesi i- cap ediyordu. Böyle bir müddete de, herhalde müşteriyi bekletmemek i- çin, lüzum görmedi. Başlangıçta, diğer bir sahadaki masrafı karşılamak için yapılan bu kısıntılar, fazla bir zarar temin et- miyordu. Fakat, Nasrettin Hocamın günden güne arpasını azalttığı eşe- ği için "Tam açlıga ahştırıyordum Ömrü vefa etmedi" demesi gibi, bir gün işte evler, apartmanlar biribi- ri ardına çökm, başlayıverince, bütün bu kayıtsızhkların defteri, za- rar gören müteahhitler tarafından toplanıverdi. Zarar görenlerin kanuni — teşeb- büsleri devam ededursun, bu defa Eskişehirlilerin gözleri Önünde piye- sin bir başka perdesi, oynanıyordu: Şehrin ortasında yapılacak operanın kaba kısım inşaatı 1 milyon liraya bir müteahhide ihale edilmiş ve mü- teahhit işe başlamıştı. Üçüncü katin betonları atılmak üzereyken, kalfa- lar betonların zaman geçtikçe ufa- landığını ve mukavemeti arttıraca- ğına azalttığını müşahede ettiler. Çimentolar tevziden alınmıştı. Müte- ahhit bunların Eskişehir Fabrikası mamulâtı olduğunu anlayınca, der- hal vilâyete bir protesto çekti. Elin- deki malların değiştirilmesini istedi. Fakat hem Şirket İdare Meclisi Re- isi, hem de Vali olan Arif Özgen bu protestoyu dikkate almadı. Müteah- t bu sefer Bayındırlık Bakanlığına başvurdu Bakanlığın gönderdiği üç kişilik tetkik heyeti, çimentonun bo- zukluğunu bir raporla tesbit Bütün bu hâdiselerden sonra, pi- yasadaki çimentolarını toplamak zo- runda kalan fabrikanın, yeniden i- malâta geçerken eksiklerini tamam- lamak ve hatalarını düzeltmek yo- lunda ne gibi tedbirler aldığı suah geçen haftanın başında salı gün Eskişehir Ticaret ve Sanayi Odasın— da soruluyor, fakat "mali imkânla- rımızın — yereceği ilk fırsatta" başka cevap bulunamıyordu. AKİS, 11 NİSAN. 1959