vetli kıldığı bütün çıplaklığı ile his- sedilir. İnsanlar birbiri içindir. K ranlık çocuklar için değildir. Inge eserinde söylemek istediğini basit, günlük olaylarla o kadar iyi başarmıştır ki sahnede gördüğünüz Plood'ların hikâyesi midir, yoksa si- zin hikâyeniz, veya Ur başka seyir» cinin hikâyesi mi, farkedemezsiniz. "Come Back Little Sheba"sıyla In- ge'e Amerikanın en ümit verici pi- yes yazarı ünvanının, "Picnic"i ile ise 1952 - 53 yılı Pulitzer Armağa- nının verilmiş olması boşuna değil- dir. İInge'in ustalığı karakterleri iyi çizmesinden, tiyatro tekniğini kusur- suz kurmasından, yahut diyalogları yerli yerine oturtmasından da çok i- leri geçmektedir. Inge bütün bu tek- nik üstünlüklerinin yanı sıra hiç bir zaman bir tiyatro eserini seyreden- lerle o eserde yaşayanların farklı ol- madıklarını aklından çıkarmaz. İn- Saim Giray - soldaki - san ruhunu anlamış ve bunu ifade etmesini daima başarmıştır. Yalnız Inge'in şanslı bir piyes yazarı ol- duğunu da kabul etmek — gerekir. New York'un meşhur kritiği Atkin- son'un da dediği gibi "The Dark at the Top of the Stairs"e fevkalâde olmak vasfını kazandıran amillerden biri de şüphesiz ki Elia Kazan'ın e- serin rejisindeki ustalığıdır. Elia Kazan ın sanatım bizim gibi şimdi- kadar sadece beyaz perdede ta- kıp edebilmişler için bu eserde reji- sini yakından görmek gerçekten bü- yük bir kazançtır. Players Club'da bir Türk S aroyan ın "Cavre Dwellers" isim- li piyesinin temsili bitip te perde kapandığında Amerikalı seyirciler- den biri sahne gerisine koştu ve önü- ne ilk-rastlayan birine "Piyeste oy- AKİS, 11 NİSAN 1959. nayan Türk oyuncu kim? kendisiyle tanışmak ve başarısından dolayı teb- rik etmek istiyorum" dedi. Ameri- kalı seyircinin bu heyecanı ve Ur Türk oyuncuya karşı gösterdiği bu hususi alâka boşuna değildi. "Cave Dwellers" temsilin tebrike şayan tek tarafı hiç şüphe yok ki bu Türk o- yuncunun sahnede bütün diğer oyun- cuları geride bırakacak — derecede gösterdiği başarıydı ve bu salonda bulunan hiçbir seyircinin gözünden kaçmamıştı. — Amerikalı seyircinin tebrik için koştuğu bu Türk oyun- cunun adı Saim Giraydı. İki yıldır Columbus'un Players Club isimli ti- yatro topluluğunda âza bulunuyor, topluluğun faaliyetlerine — katılıyor- du. "Cave Dwellers"te sahneye çık— madan önce "The Sleeping Prince" in aynı topluluk temsilinde piyesin sahne müdürlüğünü yapmıştı. Saim Giray adı İstanbullu tiaytroseverler- "Cave Dwellers"te Amerikada bir Türk ce meçhul olmamalıydı. Saim Giray bir müddet İstanbul Şehir Tiyatro- sunda, daha sonra da Küçük Sahne- de oynamıştı. İstanbullu — seyirciler kendisini "Fareler ve İnsanlar", "Karakolda", "Yarış" piyeslerindeki rolleriyle hatırlayacaklardı. Kendisi tiyatro (çalışmalarının yanı sıra İs- anbul Üniversitesinde Tıp tahsil et- mış ve Psişiatri üstünde ihtisas yap- mak üzere Amerıkaya gelmişti. Fa- kat sahne sevgisi onu memleketinde olduğu gibi burada da daima bir ti- yatro topluluğu içine itmişti. Saim Giray kısa zamanda Players Club'- da da dikkati çe miş bulunuyordu. "Cave Dwellers"dekl rolü için ya- pılan denemede yirmi oyuncu ara- sında bu rolü oynamak üzere seçil- miş bulunuyordu. Netice gerçekten tiyatro oyunculuğumuz namına ifti- har vericiydi. Aslında "Cave Dwel- TİYATRO lers" Amerikada büyük bir seyirci toplayamamıştı. Saroyan'ın ese- rinin Zzayıf olmasından ziyade Ame- rikalıların üstü kapalı lâflarla pek tatmin olmamalarından ileri geliyor- du. Hele felsefeye kaçan oyunlara zerrece tahammülleri yoktu. Bu yüz- dendir ki eser ilk defa 1957 yılında New York'ta temsil edildiğinde güç belâ 97 gece halka takdim edilebil- miş -ki temsili yıllar süren eserler yanında bu gerçekten düşük bir ra- kamdı- ve mevsim sonunda yılın fi- yasko eserleri arasında ilân edilmiş- ti. Bu Saroyan için, bilhassa maddi bakımdan bir darbe oldu. Zira yazar Amerikan hükümetine karşı biriken vergilerini ödeyememiş, bütün ümi- dini "Cave Dwellers"e — bağlamıştı. Eser umduğunu vermeyince — Saro- yan'ın Amerikayı terkedecegini ve vergi borçlarını uzaktan yazıp bu- raya göndereceği yeni eserlerle öde- meğe çalışacağım söyleyenler dahi vardı. Amerikanın bir Columbus şeh- rinde Players Club namı altında tam 36 yıllık bir mazisi olan ve şimdiye kadar gerçekten seyircilerini mem- nun etmesini bilen bir topluluk bü- tün bu malüm hikâyeye rağmen ese- ri sahneye koymağı göze almışsa bu dire şayan bir düşünceydi. Ancak bu inanç müdafaa edilirken en mühim taraf ihmal edilmiş ve eserin sahne- ye konulması işi gerçekten bu işten zerrece anlamadığı görülen Ur reji- söre teslim edilmişti. "Cave Dwel- lers" için bilhassa lüzumlu olan ha- reket eserde mevcut hareket dahi bertaraf edilerek tam Ur yokluğa gömülmüştü. Oyuncuların çoğu söz- leri bitince — duruyor ve hareketsi2 karşılarındakinin replik — vermesini bekliyorlardı. Players Club'da şim- diye kadar pek çok oyun seyretmiş olanlar emindiler ki temsilde hata namına ne varsa hepsi rejisöre ait- ti. Bu ağır aksak gidiş yanında sa- dece genç bir oyuncu, programda is- mi Saim Giray olarak yazılan ve yanına Türk olduğu işaret — edilen oyuncu, sahneye girdiği andan iti- baren hemen seyircilerin — dikkatini üstüne çekme , canlı, dinamik bir oyun vermeğe başlamıştı. Onun bu- lunduğu sahnelerde gerçekten göz- le görülür bir yükselme, bir tampe- raman hâkimdi. Onun bir yabancı olduğunu bilmeyen seyırcılerden ba- zıları ise sadece rolünü neden ak- sanlı oynadığına takılıyorlardı. Per- de arasında Giray'ın Amerikalı bir oyuncu değil de bir Türk olduğunu Ööğrenince bu seyircilerin de takdir- leri bir misli artmış — bulunuyordu. Son perde gerçekten de bu Türk o- yuncunun sahnede temin —etmeğe muvaffak olduğu bir canlılık içinde bitmişti. İşte bu sebeptendir ki Ame- rikalı seyırcılerden biri ovun biter bitmez sahne gerisine koşmaktan ve Saim Girayı bütün — samimiyetiyle tebrikten hattâ ona — teşekkürden kendim alamamıştı 31