Bu arada Ankarada Suudi Ara- bistan Elçiliği çevrelerinden sızdığı söylenen bir haber yayıldı. Habere göre Menderes, yazın hacca gitmek tasavvurundaydı Laik — Turkiyenin Başbakanının haç yolculuğu haberi- ne aklıbaşında hiç kimse inanmadı, ihtimal ki bu habere en çok şaşa- cak olan bizzat Başbakan Mende- resti. Ama P. nin aklıevvel se- çim mutehassısları haberi çok cazip buldular. "Haç dönüşü Eylülde se- çimler" fikri çabucak tuttu. tabii ki tebessüm uyandıran bir nük- te olarak kalmaya mahkümdu. Ama bu fikir seçimlerden Azrail görmüş gibi korkan, fakat bir seçim vurmayı zaruri sayan aklıevvel zevatın mu- hayyilesinin nerelere kadar gidebi- leceğini gösteren tipik bir örnekti. Tahkikat Kayıp yolcu fırtınası u haftanın başında Pazartesi ak- şamı, Radyo Gazetesini dınlıyen— ler hayret içinde kaldılar. Radyo zetesinin kelimelerin üstüne basa ba— sa konuşan spikeri -Hikmet Münir Ebcioğlu- haysiyetlerden, şereflerden ve bunlara yapılan tecavüzlerden bahsedıyor ve görünüşte bu “"teca- vüz"leri defediyordu. Radyo dinleyi- cileri, artık haysiyet ve şereflerin bekçılıgını Radyo Gazetesi uzerine aldığı için pek sevindiler ama, spi- kerin kimin ve ne şekilde haysıyet ve —şerefine tecavüz edildiğinden bahsettiğini — anlıyamadılar. yo Gazetesi, o akşamki yayının- da Londradakı ka İbrahim İmirzalıoğlu (C. H. P. - An- kara)na Ulaştırma Bakanı — vekili Muzaffer Kurbanoglu tarafından yıl- dırım süratiyle yetiştirilen cevabın- dan bahsediyordu. İmirzalıoğlu, tak- ririnde, kazayı müteakip uçakta bu- lundugu şayi olan Reyhan Seymen adındaki yirmi beşinci yolcunun hü- viyeti ve akıbeti hakkında da ma- lumat talep ediyordu. Kurbanogluna göre "takririn maksat ve hedefi" u mumi efkârı tereddüt ve şuphelere düşürmekti. Bakandan birkaç adım daha ileri sıçrıyan Radyo Gazetesine göre ise f ve haysıyetlere yapılmış bir tecavüzdü - r Ha- vadis de üstüste neşrettıgı başyazı- larla bu kanaati paylaştı. Günlerce gazeteler, feci uçak ka- zasından sonra bir yolcunun buluna- madığını yazmışlar, hattâ — İngiliz polisinin köpek kullanarak ormanlar ve çalılar arasında yaptığı araştır- maların resimlerini — neşretmişlerdi. Bir milletvekili çıkıp ta "Bu kayıp yolcu ne oldu? Bu yolcunun hüviye- ti olsun bilinmiyor mu?" diye sorar- sa bu nasıl olur da haysiyet ve şe- reflere bir bir tecavüz teşkil edebilir- di? Yoksa pek çok kimsenin Radyo Gazetesini dinledikten sonra — zan- nettikleri gibi, cevap verenlerin bil- dikleri, suali sorandan pek mı daha fazlaydı ? Var mı, yok mu? Uçakta yirmibeşinci bir yolcunun mevcut olup almadığını araştıran- lar için her iki ihtimali de teyid edici karineler bulmak zor değildir. Ama netice itibariyle bunlar bir "karine" olmaktan daha ileri bir kıymet taşı— mamaktadır. Feci kazadan on kişi- nin kurtulduğu ve enkaz arasından ondört ceset çıkarıldığına göre, u- çaktaki yolcu sayısı 24 idi demek mümkündür. Fakat bu noktanın -ya- ni uçaktaki yolcu sayısının- şimdiye kadar kazadan kurtulanlar tarafın- dan açıklanmamış olması unutulma- maktadır. Bu bakımdan yirmibeşinci yolcunun mevcudiyeti ihtimalini te- yid eden karinelerin bazı çevrelerde itibar görmesini tabii karşılamak lâ- zımdır. Esasen bu karineler, dıger— lerine nazaran daha kuvvetli görün- mektedir ve resmi bir beyanla da teyid edilmiş bulunmaktadır. Kaza- YURTTA OLUP BİTENLER n hemen ertesi günü Londra Bü- yukelçılımızde tertip edilen — ba- sın toplantısında, elçiliğin — sözcü- sü, gazetecilere kazadan 10 kişinin kurtuldugunu 14 kişinin öldüğünü ve 1 kişinin de kayıp olduğunu açık- lamıştır. Sözcü bununla da iktifa et- memiş, kayıp yolcunun İstanbuldan alınan malümata göre tesbit edilen eşkahnın İngiliz, polisine bildirildiği- i ve araştırmalara — başlanıldığım söylemiştir. Haber 19 Şubat tarihini taşıyan bütün İngiliz gazetelerinde ve New York Times'da neşredilmiş- tir. İşte bu, adının Reyhan Seymen, işinin de "basın fotoğrafçısı" ylenen ve İngiliz polis köpekleri- nın, civar ormanlarda aradığı kayıp yolcu bugüne kadar bulunamamıştır. Muzaffer Kurbanoğlunun açıkla- ması, meselenin bilinen sekline bir yenilik getirmektedir. Kurbanoğluna göre, yolcular arasında "R. Seymen" 681 bin Liralık Bina !.: Y ukarıdaki resimde görülen üç katlı bina, Süleyman Sırrı sokağın- daki 3 numaralı evdir. Parsel numarası 1039/7 Sigortaları Kurumu Umum Müdür rum tarafından tam 681 bin lıraya -evet, tam alınmıştır. İşçi Sigortalarının bu bin olan bu bina, İşçi üğü binasına bitişiktir ve bu. Ku- 1 bin liraya- satın 1 satın almak için haklı sebep- lere, hattâ zaruretlere sahip olduguna kolaylıkla inanmak mümkündür ve esasen mesele bu değildir. Fakat böyle üç katlı, ufak bir bina gü- nümüzün rayici ile hakikaten 681 bin lira edıyorsa mesken fiatların- daki bu âni yükselişin sebeplerini araştırmak icap edecektir. Fakat bin liranın bu bina için makul ve âdil bir fiyat olduğu kanaatini taşı- yan -zira binayı.bu_ fiyatla satın almıştır. İşçi Sigortaları Kurumu, hiç değilse bu evi kimden satın aldığını açıklarsa faydasız bir iş yap- mış olmıyacaktır ve böylece işçiler, ücretlerinden kesilen paraların ne kadar iyi şekilde kullanıldığını Öğreneceklerdir. İşçi Sıgortaları Kurumunun bu binayı kimden satın aldığını Şimdi açıklamasını bekliyo