Zorlunun Yerinde Olmak İstemezdim ür dünya bu hafta NATO ittifaklarının onuncu yıl- dönümünü kutlamaktadır. Üyesi bulunmak sıfatıyla Türk milletinin de böyle bir kutlamanın sevincine işti- rak etmesi tabiidir. Ancak;,. itiraf edelim ki, kendimizi zorlamamıza rağmen Dışışlerı Bakanımızın tasvir etti- ği huzur ve sevinci, maalesef hissedemedik. Amerıka_ya hareketinden ö Sayın Zorlunun kaleme aldığı "İn- sanlık idealine aşık milletler" başlıgını taşıyan makalesi bizi ister istemez bazı düşüncelere şevketti. 1950 ve hatta NATO'ya kabul edildiğimiz 1952 yıllarımn hürri- yet havasını hatırladık. NATO ittifaklarının gayesi ile memleketimizin bugün içinde bulunduğu şartların bir mukayesesini ve geçmiş olayların bir — muhasebesini yapmaktan kendimizi alamadık. Duşuncelerımızden do- layı Sayın Zorlu ve ideal arkadaşlarının bizi mazur gö- receklerini umarız. g ©ne 1952. NATO'ya katılmak için Türkiye davet edilmiştir. Dışişleri Bakanımız B. M. M. kürsüsün- de bu ittifak münasebetiyle aynen şunları söylüyordu: "NATO Birleşmiş Milletler Andlaşmasının gaye ve pren- siplerine imanı olan, demokrasi, fertlerin hürriyeti, ve adaletin hukumranlıgı prensıplerıne dayanan bütün bir medeniyetin korunması azmiyle mütehalli bulunan milletler: n eseridir... Bu andlaşmayı yapanların maksat- larını, ideallerini anlatırken Türkiye — Cumhuriyetinin maksat ve ideallerini anlatmaktan başka bir şey yapmış olmuyorum". Ayni Dışişleri Bakanımız, andlaşmanın tasdiki sıra- sında da şöyle diyordu: "Bu vesikanın hürriyet, istik- lâl ve demokrasi ideallerine, bütün hürriyet aşıkı mil- letler gibi samimiyetle baglı olan milletimizin arzu ve iradesine ve onun mümessili olan muhterem Meclisimi- zin direktiflerine tamamen uygun olduğu kanaatinde- yim". E vet, NATO herşeyden önce komünizmin yayılışını durdurmak maksadıyla, hürriyeti, demokrasiyi, in- san hak ve hürriyetlerini Savunan milletlerin bir itti- fakı olarak vücut bulmuştur. Gayesi dünya barışım ko- rumak olduğu kadar, hür insanların haysiyetlerini ve ğli bulundukları manevi değerleri de korumaktır. 50'de demokratik bir nizam içinde yaşamak azminde olduğunu ispat eden Türkiye, NATO'ya katılmak 1ç1n talip olmuş ve bu camia içinde hakkı olan mevkıı 1952 de almıştır. Kabul etmek gerektir münasebetle, Dışişleri Bakanının muhtelif Vesılelerle yaptığı konuş- malarda Türkiyenin bu manevi değerlere verdiği ehem- miyeti belirtmesi, NATO'nun diğer üyeleri üzerinde müsbet tesir uyandırmıştı Nitekim Türkiye ve Yunan- nistama NATO'ya katılmaları münasebetiyle yapılan törende Eisenhower, ittifakın — hürriyet ve demokrasi prensiplerine dayandıgını ifade etmış ve şöyle söyle- mışt' "Sulh ıstıyoruz Fakat ynı zamanda hürriyet ve bü bağlı ğu şahsi hür- rıyetlerı de istiyoruz". ATO'ya katıldığımızdan bu yana yedi sene geçti. Bu müddet içinde, bizim, NATO'nun temelini teş- kil eden felsefeye — -demokratik hak -—ve hürriyetlerin korunması fikrine, ne dereceye kadar bağlı kaldığımız, maalesef münakaşa edilir hale gelmiştir. Esefle kayda mecburuz ki 1952 de bize itibar kazandıran ve bu hür milletler topluluğuna katılmamızı kolaylaştıran pren- AKİS, 4 NİSAN 1959 Suphi BAYKAM fişlerden uzaklaşmamız bızı müttefiklerimizin önünde güç duruma düşürmüştü Aradan geçen bu yedı sene içinde, basın, adalet, üni- versite, toplanma hürriyeti, insan hakları konularında dostlarımızı endişeye düşürecek geri adımlar atılmış ve bu suretle bize bağlanan ümitler yerini, hayal kırıklı- gına terketmiştir. Öyle ki, hür dünyanın ölçülerine sığ- mayan kısıntılarla demokratik hak ve hürriyetler bahsinde, "biz bizi benzeriz"ci bir rejime vasıl olun- muştur. Sovyet Rusyadan gelecek her türlü tecavü- ze karşı koymakta ne dereceye kadar azimli olduğumu- zu ve Mehmetçikin zerre kadar korkusu bulunmadığını "herkes gibi bilen müttefiklerimiz, NATO'nun sadece bir askeri ittifak olmadığını, fikri ve manevi gayelerle kurulmuş olduğunu unutmuş olamazlar. Bunu, New York Times'da çıkan bir yazısında C. L. Sulzberger, Portekiz'in NATO içindeki durumunu gözden geçirirken Türk/iyeye de atıfta bulunarak şu cümlelerle hatırlat- mıştır: "Demokratik bir birlik olduğu söylenen NATO içinde totaliterliğini saklamıyan tek devlet Portekizdir. Öyle ki Portekiz -Türkiyeden farklı olarak bizim Jef- ferson prensipleri dedıgımız şeylere GÖRÜNÜŞTE bile iltifat etmemektedir". Bu satırların mânası açıktır Ar- tık Türkiyeye demokratik prensiplere şeklen baglı bir memleket gözüyle bakılmaya başlanmış demekt N ATO camiasına mensup memleketlerde ve bilhassa Amerikada; halk efkârı, savunulan müşterek ideal- leri, en az ıttıfaklarm askerı cephesi kadar ehemmiyet- li bulmaktadır Amerikanın askeri ittifaklar imzaladığı üney Amerika, Orta ye Uzak Doğu memleketleri to- talıterıdarelerıyuzundenAmerıkanhalkefkarın basının haklı tenkidlerine hedef teşkil etmektedirler. Bilelim ki; bir taraftan gayesi insan hak ve hürriyetle rini korumak olan bir ittifaka dahil bulunmak, diğer ta- raftan da memleket içinde bu hak ve hurrıyetlerı hiçe saymak müttefiklerimiz nezdinde bize itibar kazandır- mamaktadır. Atlantik Paktı andlaşmasının ikinci maddesinde üyelere "kendi hür müesseselerim takvıye ve bu müesseselerin istinad ettiği prensipleri müdafaa" mecburiyeti yüklenmiş bulunduğu dikkate alınırsa NA- TO ittifakının komünizmin yayılmasına karsı olduğu kadar, demokratik rejimlerin korunması hedefini güttü- ğü daha iyi anlaşılır. Bu gerçek önünde. NATO Üyesi her millet sorumluluğunu bilmek ve bunun icaplarım yerine getirmek durumundadır. ATO'nun onuncu yıldönümü münasebetiyle yapıla- cak törenlerde Türkiyeyi temsil etmek üzere Ame- rikaya giden Dışişleri Bakam Sayın Zorlu, yapacağı konuşmalarda memleketimizin komünizme karşı koy- maktaki azmini ve askeri gücünü belirten cümlelerin ötesinde söyliyecek söz bulmakta her halde büyük müş- külata uğrıyacaktır. Zorlunun elini sıkan dost adam- ları, diplomatik nezaket kaidelerini çiğnemeyi göze al- mıyacaklar ve Türkiyenin bugünkü rejiminden elbet- te söz açmıyacaklardır. Fakat basın mensupları veya konferans dinleyicileri, muhtemeldir ki. cevabı zortrol- ler sorarak kendisini arzu edilmiyen bir.«loruma düşü- recekler ve Zorlu, hareketinden önce yazdığı makalede belirttiği "NATO bir savunma paktı olduğu kadar, ay- ni manevi kıymetlere bağlı ve onlardan ilham alan mil- letlerin işbirliği yaptıgı bir teşekküldür" fikrinin tuza- ğına yakalanacaktır Fatin Rüştü Zorlunun yerinde olmayı istemezdik...