YURTTA OLUP BİTENLER Kazalar Mucize Bu haftanın başında Pazartesi gü- nü Eskişehir — Stadyumundaki Ordu maçını seyredenler, sahaya 90 metre uçaklıktaki, tayyare — biçimi hastanenin geniş balkonuna oturup kendileri gibi oyunu takip eden bir seyirciyi biri birlerine gösterdiler. Or- du takımı, Havagücü kargısında 6-0 lık neticeyi alıncaya kadar yerinden ayrılmayan bu meraklı seyirci, Türk Hava Kuvvetleri Merkez Grupunun başına takdırı ilâhi ile" gelen a- amdı aradan onu koruduğunu millete açıkça bıldırmıştı " Daha bir kaç gün ünce, uçağı Diyarbakır Ha- ya Alanı yakınında parça parça ol- muş, kendisi "maverai bir kavs ü- zerinde ölüm ve cinnet hududunu deldirip. geriye döndüren böyle biz imtihandan" sapasağlam kurtulmuş- t İşte simdi de Eskişehirde neşe içinde maç seyrediyordu. Eskişehirliler, o gün "âdi ve mis- insan"ı, Tuğgeneral Cemal Gökeri doya do- ya .seyrettiler: Cemal Göker, - geçen haftanın ortasında, Çarşamba günü, yapılacak bir hava tatbikatı için Diyarbakır Hava Alanına inecekti. İniş sırasında motorun durduğunu farketti. O dakikadan sonra yapıla- cak bir şey yoktu Kollarını kavuş- turup bekledi. F - 84 jet uçağı bütün agırhgıyla pıstın gerisinde yere sap landı; parça parça oldu. Ama "fen le 1zah1 kabil olmıyacak mucizevi" bir şekilde -bazı uzmanlar iniş sıra- sında koltuk ve kuyruk — kısmının sarsıntıdan en az zarar göreceğini ileri sürerek neticeyi fenle izaha bu baştan — sona bir görüştür, onun oturdu- ğu kısma bir şey olmadı. Tuğgene- ral şöyle bir silkindi, kemerlerinden kurtuldu, ileriye dogru yürümeğe başladı. Koşuşanlar kendisini buldu- lar; bir arabaya bindirdiler ve has- taheneye götürdüler. Generalin sa- dece göğüs kemiğinde ve bel kemi- ğinde arızalar vardı. Saçının bir kıs- mı yanmış, başından da çok ehem- miyetsiz bir yara almıştı, Hafif bir' şok geçiriyordu. Bu şokun geçmesi ve moral tedavi için, aynı zamanda da bel kemiğindeki -röntgenle tes- pit edilen- arızaların tedavisi mak- sadıyla, Eskişehire nakledildi. "Allanın hususi bir nazarına kar- şı olduğu" anlaşılan ve "Allahın em- riyle Hava Kuvvetlerinin — başına "kaydı hayat şartıyla gelen Tuğge- neral Cem sene önce Kibrisin Lımasol kazasında doğmuş- tu Genç yaşta subaylığa intisap et- çok sevdiği havacılık sınıfında muhtelıf rütbelerle çalışmış, son va- zifesinden önce de Balıkesir Doku- zuncu ava ssü Kumandanlığına tayin edilmişti. Albaylıktan Tuğge- nerallıge yükselişi 1968 deydi. Ev- liydi: 19 yaşında bir kızı vardı. 4 Tuğgeneral Gökerin en büyük zevki uçağa binmekti. Uçuşa hazır- lanırken, bütün vaktini şarkılar söy- liyerek geçirir, gideceği yeri soran- lara şaka yollu "Ankaraya kahvaltı etmeğe gidiyorum", yahut "Biraz denizi göreceğim geldi de, yarım sa- atliğine İstanbula uçacagım" derdi. Cemal Göker, Diyarbakır uçuşundan önce Istanbuldaydı Kimse bilmiyor ama, herhalde Eyüp Sultan türbesi- ni ziyaret etmiş ve kurban kestir- miş olacaktı. Kazanın neticesi bunu açıkça gösteriyordu. Bir başka büyük insan Bu haftanın başında Fransız Ek- vator Afrikasından gelen haber— ler, dünyanın başka tarafında ba a bir "kahraman"ı, bir "evliya"yı haber veriyordu. Afrika Federasyo- nuna bağlı Oubangui - Chari Devle- tinin Başbakanı Boganda'yı taşıyan uçak, başkent Bangui'nin 50 m - tesindeki tepelere düşerek parçalan— mış, fakat çocukluk arkadaşı Mil- letvekili Fayama ve yanından ayır- madığı Basın Yayın Müdürü Sonem- le beraber seyahat eden Başbakan kurtulmuştu. Haberi işitenler bunun Aubangı - Chari devleti sakinleri i- çin "tüyler ürpertici bir üslüp içinde aşikâr ilâhi bir beyan" — olduğuna hükmettiler ve hâdiseyi "günler ve geceler dolusu haşyet, — gözyaşı ve hamd sayhalarıyla andılar". Fakat iki gün sonra Boganda'dan ses çık- madığı anlaşıldı. Tespit — edildiğine göre Oubangui - Chari Devleti Baş- bakanı, arkadaşlarıyla beraber öl- müş, cesedinin parçaları geniş bir sahaya dağılmıştı. Hiç şüphe yok, İsmet İnönü İstikamet... Yaradan, onun ölümünü Oubangilile- rin başına "topyekün evlerinin çök- mesi gıbı bir felâket" telâkki etmı— yor, "onu koruduğunu Oubangi mü- letine tek ümit halinde bıldırmekA istemiyordu. C.H.P. "Kumandan" işbaşında u haftanın ortasında Çarşamba günü, Bayındır sokaktaki C. H. P. Genel Merkez binasının meşhur yeşil çuhalı masası etrafında — yüz kadar genç toplanmıştı. Salonda ti- ne atılsa yere düşmiyecekti. Herkes biribirinin omuzuna yuklenerek,,tek ayak üzerinde yükselerek, gözünü ve kulagını bir istikamete çevrik tut- mağa çalışıyordu. Bu istikamet, kah- verengi, çizgili elbisesi ve beyaz be- nekli kahverengi kravatıyla her za- mankinden daha dinç, daha genç du- ran beyaz saçlı adamın, İsmet. İnö- nünün, dirseklerini masaya dayıya- rak oturdugu koşeydı İnönü o gün 38 yıl öncesinin 38 yaşındaki Garp Cephesi Kumandanı idi. İkinci İnönü Zaferının yıldönümü —münasebetiyle kendisini ziyaret eden gençlere, iki misli sayıdaki düşman — ordularına karşı Milli Kuvvetlerin nasıl galebe çaldığını anlatıyordu. Salonda onun sesinden — başka çıt duyulmuyordu. Gözlerde okunan, o günlerin heye- canıydı. Gençler, Eskişehir önünde süngülerin takıldığı ani yaşar gibiy- diler. İnönünün anlatacaklarını an- lattıktan sonra söylediği gibi, "geç- miş seferler için gösterilen bu alâ- ka, gelecek seferlerin mücahitleri i- çin teşvik edici bir misal" halindey- di. Gençlerin, konuşmasını — şiddetle alkışladıkları muzaffer Garp Cephe- si Kumandam, şimdi başka bir ku- manda mevkiinde başka bir teşeb- büsün idaresini, 38 yıl önceki aynı azimle ifa edıyordu. Bu teşebbüs, Türk milletinin..medeni — milletlerin hak ettiği şartlara kavuşmasını sağ- lıyacak demokrasi mücadelesini ka- zanma teşebbüsüydü. Mücadeleyi ya- pacak kuvvetleri tek bir vücut ha- lıne getirerek, — sistemli ve neticeli bin taarruz teşebbüsüydü. C. H. P. Genel Başkanı, bayram sonrası için hazırlanıyordu. Bayramdan sonra muhalefetin yurt içi kampanyasını bir Ege, gezisiyle açacaktı. Bu gezi- yi diğerleri takip edecek ve memle- ket, C. H. P. ekipleri tarafından baş- tan başa kat olunarak seçmenlerle temas edilecekti. Mahalli — seçimler ve belki de ara seçımlerı anfesınde böyle bir çalışmanın C. H. ye fayda getireceği şuphesızdı Inonu— nün "Eskişehir gezisindenberi merkez- deki çalışmalara inhisar eden Parti faaliyetinin vatan sathına intikal et- tirilmesinin tam Zamanıydı Durgun aylar, C. H. P. için hiç te hayırlı ol- mamıştı. Parti İçinden gelen ve ü- midini C. H. P. ye bağlıyan çevre- AKİS 4 NİSAN 1959