Bir Tevkif Hakkında u' ecip Fazıl Kısakürek, İstanbul — Toplu L | N Basın Mahkemesinin aldığı, bir karar h üzerine 60 saat 61 dakıka mevkuf kal- dıktan — sonra, İkinci Ağır Ceza Mahke- mesi nezdmdekı itirazının yerinde görül- mesiyle - tahliye edılmış bükmüyor. Hadisenin, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun tevkıf hakkındaki hükümleri- nin kesinleşmemiş basın suçlarında tat- biki bakımından büyük ehemmiyeti — âşi- kardır. Bu sebeple İkinci kemesinin yapılan itirazları yerimde bula- rak Necip Fazılın mevkufiyet halini kal- kararıra — memnuniyetle — karşılama- imkânsızdır. Eğer Ağır Ceza Mahkemesi itirazı reddederek Necip — Fazılın — mevkufiyetin vam — ettirseydi, bu halin, kesinleşmemiş suçlarında tevkif — müessesesinin İşlemesi gibi, cidden son derece üzücü bir tatbikatın — adli - hayatımıza yerleşmesine sebep olacağı — muhakkaktı. Esasen şikâ- yet mevzuu olmakta devam eden hapıste— ki gazeteciler ve Basın Kanununun ağır hükümleri - yont — başında de kesin Ieş— kararlarda - tevkif müessesesinin — yer L.! düşünmek Kısakürek — hakkındaki — tevkif kararının kaldırılmasına bu zaviyeden bakılınca, el- bette memnun olmak, elbette yarın her gazetecinin - başına gelebı'lecek, bir - tehli- keden kurtulmanın sevincini duymak lâ- zımdır. N. F. Kısakurek duktan sonra tok bir kelline söyleme- den yerinden kalktı, karşısındaki do- laptan Cumhuriyet koleksiyonunu çıkararak 20 Aralık tarihli nüshayı uldu. Bir gün evvel, C. H. P. Genel Başkanı İsmet Inonunun Ankara İl Kongresinde söylediği nutku bir da- okudu, sonra kaleme ve parmak hesabına başvurarak uzun hesaplar yaptı ve "Daha dört gün geçseydi, bu dâva zaman aşımı dolayısiyle açıla- mıyacaktı." dedi. Evet Cumhuriyet ve diğer dört büyük İstanbul gazete- si hakkında yeni bir dâva acılıyordu. Başbakan Adnan Menderesin muva- fakatini istihsal eden İstanbul Sav- cısı, İnönünün Ankara İl Kongresin- de soyledıgı nutku neşreden Cumhu- rıyet Milliyet, Hürriyet, Yenisabah kşam gazetelerinin mesullerine gonderılen zarfların içinde iki kağıt vardı. Bunlardan birincisinde İnönü- nün Ankarada verdiği nutku gazete- ye kimin bildirdiği soruluyor diğerin- de ise mesuller ayn art Perşembe - öğleden sonra Basın Sav- cılığına davet ediliyordu. Zaman aşımına uğramasına dört gün kala açılan bu dâvalar Bâbıalide bır hayret havası esmesine sebep ol- du. Fakat rüzgârın nereden estiğini ilk anda anlayamayanların bile, er- tesi gün hâdiseyi haber veren mute- ber Havadisi okuduklarında ayakları suya erdi Havadis, İnönünün Ankara İl Kon gresinde söylediği nutku ele alarak bir makale -muharriri Mümtaz Fa- ik Fenik . nesretmişti. Bu makalede İnönüye ve . ye hakaret gören İstanbul Basın Savcısı, C. H. P. Ge- nel başkanından muvafakat istemişti. Muvafakat verilmiş ve Mümtaz Faik Fenik ile Havadisin mesul müdürü Hami Tezkan hakkında takibata gi- rişilmişti. İnönünün nutkunu neşre- den beş gazete hakkında dâva açılın- ca, Havadis, bu hâdiseyi kendı aley- hine açılan dâvaya bir "mukabelei bılmısıl olarak — göstermekte Yayda görüyor ve şu başlığı itina ile habe- rin üstüne yerleştiriyordu: "İnönünün nutkundaki hakaretli cümleleri yazan beş gazete aleyhine hakaret dâvası açıldı. İnönünün bu ağır nutkunu tenkid eden başmuhar- ririmiz Mümtaz Faik Fenik ve yazı işleri müdürümüz Hâmi Tezkan aley- hine acılan dâvaya 15 Nisanda baş- lanacak". O gün bu nazik davete icabet e- denler Milliyet yazı işleri müdürü Apti İpekçi, Akşam yazı işleri mü- dürü . ca, Cumhuriyet yazı işleri müdürü Nuyan Yiğit ve Yenısabah sahibi Sefa Kılıçlıoğlu ol- du. Yiğit ve Karacanın ifadelerini Havadisin bu işareti üzerine bir Basın savcııarın,dan_ Müfit Birsen, başka ehemmiyet kazanan bu basın Kılıçlıoğlu ile İpekin ifadelerini de — dâvalarının alâka ile takip edileceği Cemal Dirik aldı. AKİS, 4 NİSAN 1959 şüphesizdir, ' YURTTA OLUP BİTENLER Kıbrıs EFOKA'nın gölgesinde u haftanın ortasında Çarşamba günü. Ada Rumları, EOKA'nın kuruluşunun beşinci yıldönümünü, 26 Marttaki Yunan milli bayramın- dan daha büyük bir coşkunlukla kut- ladılar. Başta Makarios olmak üzere, a Rumlarının FFOKA zihniyetin- den kurtulamadıkları aşikârdı. Hal- buki Londrada imzalanan anlaşma- nın tok muvaffakiyet şartı, EOKA'"- nın ve temsil ettiği zihniyetin hafıza- lardan Bilinmesiydi. BOKA ruhu can- h kaldıkça ucube cumhuriyetin ayak- ta durabilmesi için zaruri işbirliğinin tahakkukuna imkân yoktu Bu zaruri işbirliğinin tesisinin ne kadar güç olduğu geçen haftanın or- tasında bakanlık koltuklarının tak- siminde müşahhas bir şekilde ortaya çıktı. Koltukların paylaşılması Ma- karios ve Küçük arasındaki ilk ça- tışmaya sebebiyet verdi ve bu çatış- a yüzünden netice bir gün geç ilân edildi. Fazıl Küçük, Savunma, Ziraat, Ticaret ve Endüstri bakanlıklarının Türklere verilmesini istiyordu. Maka- rios buna şiddetle itiraz etti. İki ik- tisadi bakanlığın Türklere gitmesi- nin aleyhindeydi. Küçük, bu iddia- dan vaz geçerse, mukabilinde mali- ye bakanlığı müsteşarlığım vermeğe razı oluyordu. İhtilâf ancak Vali Foot'un arabuluculuğu sayesinde or- talama bir hal —şekline — bağlandı. Türkler Sağlık, Savunma ve Ziraat bakanlıklarını alacaklardı. Geri ka- lan yedi kot Rumlara gidiyordu. Netıce bızım ıçın hiç te parlak değil- Adanın Savunma Bakanlığı bir susten ibaretti, pratik hiç bır kıy- meti yoktu. Asıl mesele Adanın ikti- sadiyatına taallük eden koltuklardan bazılarını ve — emniyet bakımından mühim İçişleri Bakanlığını ele geçi- rebilmekti. İktisadi bakımdan da esas koltuğun para — kesesini elinde tutan Maliye Bakanlığı olduğu aşi- kârdı. Maliye Bakanlığı — Rumlarda olduğu müddetçe, ısterlerse Ziraat Bakanlığının rolünü hemen hemen sıfıra indirebilirlerdi. Makarios, bu mevzularda Türk- lere tâviz vermek suretiyle iyi niye- tinin delilini verebilir ve müsait bir ışbırhgı hayası — yaratabilirdi. Ama Makarios bu en ufak bir ıyınıyet gosterisi yapmadı ve en te- sirsiz bakanlıkları Türklere verme- ğe çalıştı Müstakbel Kıbrıs Cumhurbaşkanı en ufak bir iyi niyet tezahürünü Be- lediye — hudutlarının — tesbitinde de göstermedi. yüzde yüz Türk olan Tahtakale, Kızılbaş semt- lerinin Türk Belediyesi hudutları içinde kalmasına Makarios itiraz et- ti. İyi niyetle böyle bir itirazın ya- pılmasına imkan yoktu. İhtilâf şim- dilik hukuk komisyonuna havale edi- lerek örtbas edildi. Pek yakında aynı 11