H_ârold Macmillan İknada — kabiliyet!. gözünden kaçmadı. Beyaz Saraydaki basın toplantısında konuşan İke, Macmillan'ın aylardan beri tekrarla— makta olduğu cümleleri yanyana ge- tirmekteydi. Sovyetlerle — müzakere- lerde muhatap olarak alınabilecek bir tek adam vardı, o da Krutçef'ti. Sovyet sisteminde Gromyko gibi "ikinci sınıf” adamlarla - konuşmak hiçbir fayda sağlamıyordu; — çünkü hepsi hemen telefona sarılıp "büyük patron"dan talimat almak lüzumunu hissediyorlardı. Böyle olunca, zirve toplantısına razı olmaktan başka ça- re yoktu. Yalnız, beyanatının bura- sında, Eisenhower, Krutçeften kor- karak toplantıya - Tazı olduğunun zannedilmemesi için bir iki cümle eklemekten ve Moskovanın şantajla- rına boyun eğmediğini belirtmekten de geri kalmadı. Her ihtimale karşı 1 Mayıs Cenevre toplantısında Do- ğu ve B Al a da müşahit bulunduracaklar Ve hazırlanacak Barış Andlaşması hakkında görüşle- rini bildireceklerdir. Şansölye Ade- nauer geçen hafta Moskovaya yolla- dığı bir notayla bu husustaki muva- fakatini belirtmiş, aynı zamanda da -2 Marttaki Sovyet tekliflerinin ak- sine, dörtlü konferansın muayyen mevzulara münhasır bırakılmaması- nı istemiştir. Batılılar Çekoslovakya ile Polonyanın müşahit bulundurma- sını kabul etmemektedirler. Şimdiki halde, bütün gelişmeler, 27 Mayışın Uçuncu Dünya Harbini başlatacak meşum bir gün olmıya- cağını göstermektedir. Bununla be- raber, Sovyetler, o tarihte Doğu Ber- Jinin idaresini Doğu Almanya hükü- metine terkedeceklerine dair yaptık- ları beyandan henüz dönmüş değiller- AKİS, 4 NİSAN 1959 Berlin Buhranı ve De Gaulle Fransası Paris, Nisan... Aydemir BALKAN G eneral de Gaulle geçen hafta Elysee sarayında gazetecileri kabul etti. Bayii sıkı bir kontrolden sonra şatafatlı merasim — salonuna girdiğimiz zaman Elysee sarayında da, de Gaulle'den bu yana çok şeyin değişmiş olduğunu gördük. Gerek muhafızlar gerek protokol memurları rengarenk süslü elbiseleri, yeni üniformaları ıçınde eskisinden çok daha başka çok daha magrurdular Kapıya pek şatafattı attı muhafızlar kon- muştu, nöbet değiştirme merasimleri hiç te Buckhıngam dan aşagı kal- mıyordu. Velhasıl geçen Mayıstan beri Fransada esen "yeni rüzgâr" ev- velâ Elysee'ye bambaşka, bir hava getirmişti. Yaşlı oldukça yorgun bir yüz. Heybetli, mağrur bir siluet. Yavaş ve boğuk bir ses. Ölçülü ve hesaplı bir dozaj. Elinde tek not olmayan mükemmel bir hatip, kuvvetli bir stilist£ De Gaulle konuşuyo Almanyanın mukadderatını Pankow sistemine bırakmıyacagız Bu bahtsız komşumuzu, bu enerjik ve çalışkan milleti, kendi haline terk edemeyiz. Avrupanın Almanyaya ihtiyacı vardır. Alman serveti, Alman potansiyeli, yeni Avrupanın vazgeçilmez şartıdır. Avrupanın hudutları ise bir yandan Ural dağları bir yandan Atlantiktir. Almanya olmadan ise Fransa, Urallara kadar apaçıktır. Berlin dâvasında eğer Sovyetler şiddete başvururlarsa cihan kıyametinin mesuliyetini sırtlana- caklardır. Fransızların, İngilizlerin, Amerikalıların Berlin barajım kabul etmemeleri şarttır. Stalinin ölümünden beri hayli yol aşan yeni Kremlin efendileri koştukları tehlikeyi bilmelidirler. Fakat Batılılar da kendi aralarında anlaşmalı bilhassa eşit şartlarla müttefik olmalıdırlar. NATO bugün her bakımdan birliğe muhtaçtır. NATO yaşayacaktır, çünkü Fransa İçindedir. Fakat müttefiklerimizden eşit muamele istiyoruz. Geçen hafta deniz kuvvetlerimizi NATO nun emrinden aldık. Ne İngil- tere ne de Amerika, ne deniz filolarım ne de strate]ık hava kuvvetlerini NATO emrine vermemışlerdır Biz de vermeyeceğiz. Fakat dâva, ne bu, ne de Berlindir. Bir tek dâvamız, bir tek mücadelemiz olmalıdır: İnsan'ı kurtarmak. İnsan ıstıraplarına, tezatlarına, mahrumiyetlerine bir son vermek. Bunun için daha kuvvetli ve zengin olanlar birleşmeli ve elleri- ni uzatmalıdırlar. Biz Avrupalılar Biz Atlantikten Urallara kadar ya- yılan Avrupalılar bu dâvada emeğimiz olmalıdır. Memleketimizden be- reket fışkırmaktadır. Fabrikalarımız tam randımanla çalışmakta, yol- larımız motorlu vasıtalarla, limanlarımız gemilerle, alanlarımız uçak- larla dolmaktadır. Sanayi ve zirai istihsalimiz rekor seviyeye erışmıştır Biz Avrupalılar birleşmeli, yeni Avrupayı kurmalı ve İnsan'ı kurtar- malıyız Bu kardeşçe ideale bütün Avrupa milletleri yürekten sarılma- lıdırlar * Biraz felsefe, biraz da his karıştırılan -ve bilhassa karıştırılan- bu beyanattan neler çıkarmalıyız. Bu kelimelerin gerisinde çok şeyler giz dir. Hele daha bir yıl evvel dahi tasavvur edılemıyen çizgiler vardır. De Gaulle şansölye Adenauer'i hem iç "hem dış" plânda desteklemekte, hatta şiddetle savunmaktadır. Berim buhranında ısrarının birinci sebebı udur. Macmillan'ın başkan Eisenhower üzerinde tesirlerini azaltmağ çalışmakta, Berlin için yumuşama alâmetleri gösteren Amerikan polıtı— kasını ikaz etmektedir. Bu, Berlin buhranı faslında pek te iyimser bir alâmet değildir. De Gaulle, Adenauer Almanyasının ekonomik yardı- mını daha da arttırmak ıstemekte Altılar Avrupası ve Müşterek Pa- zar içinde Ingıltereyı büsbütün terkettıgını belli etmektedir. "Yeni Av- rupa, Avrupalılar" sloganı budur ve tabiatiyle İngilizleri hiç te hoşnut etmiyecektir. De Gaulle NATO içinde An, Amerikan üstünlüğüne o e son vermek niyetindedir. Tehditler şimdiden başlamıştır. — Yarın öbürgün ne biçim kararlar alınacağı hiç bilinmez. Avrupanın orta- sında yeni bir mihver, hem iktisadi hem politik bir mihver teşekkül etmektedir. İngiltere Bu Bonn . Paris mihverinin hem çok dışında, hem de çok karşısında kalmıştır Berlın buhranı bir cihan yangınına gitme- den önlenirse hemen ondan sonraki yıllarda Avrupada çok ehemmiyetli politik gelişmeler beklenmelidir. dir. Batılılar, evvelce, şehrin idaresi bakımından, böyle bir devir muame- lesinin kendilerini Doğu Almanya hükümetini tanımak zorunda bıraka- cağından — çekinmekteydiler. Şimdi ise, devir muamelesi yapılsa bile yi- ne bir takım hukuki formüllerin bu- lunabileceğinden bahsedilmektedir. ulunan bir formüle göre, Batılılar, Doğu Almanya memurlarım Sovyet hükümetinin temsilcileri olarak ka- bul edecekler ve şehrin idaresi ba- kımından cereyan edecek muamele- ler hukuktaki vekâlet esaslarına uy- durulacaktır Aslına bakılırsa, — hâdiselerin bu safhasında Doğu Almanyanın mevcu- diyeti kendisini ister İstemez kabul 28